2025’te konuştuğumuz şeye bak!
2025’te konuştuğumuz şeye bak!
MUHAMMET SEYFULLAH MADEN
Allah’ın adıyla...
*
Bu yazı, 2024’ün son gününde kaleme alınıyor. Siz, 2025’in ilk gününde okuyor olacaksınız. Ve bu devirde bile Türkiye, Adıyaman’da, 6 yaşındaki Ahmet Uçar isimli çocukcağızın, başıboş sokak köpeğinin saldırısında ağır yaralandığı hazin olayı konuşuyor.
Üstelik köpek kuduz çıktı.
Başıboş sokak köpeği konusunu, “Bir şey yapmazsanız saldırmaz” diyerek sulandıran, çözümü engelleyen, her sahipsiz köpeğin Lassie ayarında olduğunu ileri sürerek yaralanmaları hatta ölümleri bile insanlara bağlayan, köpeklerde asla ama asla suç olamayacağını savunan sözde aydın bir zümre var bu ülkede.
Üstelik sokak köpekleri konusunda çözüm isteyenlere, “Allah belanızı versin, çocuklarınız gebersin” diyerek saldıran, hedef gösteren bir kendini bilmez, zabıta memurlarını hizaya çekip, karşılarında komutan gibi nutuk atıyor. Kimse de, “Bu kadın ne hakla devletin memurunu hizaya çekebilir?” diye sormuyor!.. Delirmemek işten bile değil!..
Kafalarına göre barınak basıyor, jandarmanın gözü önünde köpekleri tek tek serbest bırakıyorlar. (Bu olayda CHP’li Mamak Belediyesi de en az bunlar kadar suçlu. Zira köpekleri aç bırakıp barınakta akılalmaz görüntülere neden oldular.)
Eylemler, mitingler düzenliyor, başıboş köpekler yüzünden evlatları ölmüş insanları tehdit ediyor, devlete bile utanmadan, çekinmeden, kimseden korkmadan mafya gibi sopa sallıyorlar.
Bir iradeden bahsediyoruz; Esed rejimini devirdiğini, 61 yıllık Baas diktasını yerle bir ettiğini söylediğimiz bir irade. Başta kahraman Türk ordusu ve bürokrasi olmak üzere kemalist vesayeti yuvalandığı her alandan sildiğini savunduğumuz bir irade. Türkiye’yi özellikle savunma sanayisinde çığır atlatıp muasır medeniyetler seviyesine yükselttiğini, gördüğümüz, bildiğimiz ve bununla övündüğümüz bir irade. Peki bu irade, bu bir avuç şımarığa söz geçirmeyecek mi?
“Muasır medeniyet seviyesi”nde başıboş, kuduz sokak köpeklerinin yeri var mıdır?
Bu konudaki düzenleme Meclis’ten geçti. Ancak bir kesim sırf oy kaygısıyla bunu uygulamaktan geri duruyor. Diğer kesimse muhalefet etmeyi her şeye karşı çıkmak sanıyor, akıl terazisini çoktandır bir kenara bırakarak, “İktidar en doğru icraatı bile yapsa kimse bizim onları desteklememizi beklemesin” diyorlar.
Söylenebilecek en sert sözleri, yazılabilecek en aşağılayıcı yazıyı yazmak istiyorum ama değmeyeceğini biliyorum. Yalnızca utanın, diyorum. Utanın, Ahmet’ten, ailesinden utanın. Mustafa Erçetin’den utanın. Korku dolu gözleriyle gazetecilere baktığı meşhur görüntüsü hiçbir zaman gözünüzün önünden gitmesin. Muhammed Muaz’dan utanın, Suriye uyruklu olduğu için gündeme bile gelmeyen bir çocuk, 9 yaşında kuduzdan öldü.
Utanın, utanabilirseniz...
Ve minellâhit-Tevfîk!