“Ya uzlaşı, Ya da büyük bir savaş”
“Ya uzlaşı, Ya da büyük bir savaş”
Mehmet Koçak
Dünyanın gözü ABD Başkanı Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Alaska’da yapacağı tarihi zirvede!
Bu zirve, diğer zirvelerden çok faklı ve sadece ABD, Rusya ve Ukrayna’yı değil, aynı zamanda tüm dünya milletlerini ve ülkelerini de yakinen ilgilendiren bir zirvedir.
Saat farkı nedeniyle zirve sonuçları üzerindeki değerlendirmeyi bir sonraki yazımda ele almış olacağım, ancak, karşılıklı beklentiler ve açık – gizli tehditler gölgesinde başlayan zirvede talepler ve zorlu pazarlıklar olacağı kesin.
Başkan Trump’un hedefi hegemonik mücadelede dünya siyasetine yön veren Azerbaycan ile Ermenistan arasında barışa giden yolu açan lider olarak Rusya’nın Ukrayna krizini sonlandırarak ‘Nobel barış ödülü’ sahibi olmayı hedefliyor.
Putin ise Rusya’nın Doğu Ukrayna bölgeleri üzerindeki egemenliğini teyit etmek, bu bölgeleri NATO’nun dışında tutmak, Batı’nın eski Rus cumhuriyetlerine yayılmasını engellemek, Ukrayna ordusunun büyüklüğünü sınırlamak ve Ukrayna hükümetinin Moskova’ya dostça davranmasını sağlamak.
II. Dünya Savaşı’nda galip ülkeler adına ‘üç liderin konferansı’, ‘Kırım’daki Yalta’da (4-11 Şubat 1945), nihai yenilgiyi planlamak için bir araya gelmiş, aldıkları kararlarla dünyayı şekillendirmişlerdi.
Alaska zirvesi, Yalta üçlü Konferansının bir benzeri olmayacak, ancak dünya siyasi, ekonomik ve stratejik dengeleri sarsacak tarihi bir zirve olabileceği ise ihtimal dâhilindedir.
İki lider arasındaki bu görüşme, Ukrayna savaşı, enerji krizi ve küresel güvenlik konularında yeni bir diyalog kapısı açabilir.
Ancak Trump’ın Ukrayna konusundaki sert tutumu ve Putin’in Çin ile yakın teması, müzakerelerin gidişatını belirsiz kılıyor.
Avrupalı liderler ve Zelenski devre dışı bırakıldı
Bu zirvede ilginç olan Ukrayna’sız Ukrayna pazarlığının yapılacak olmasıdır. ABD Başkanı Trump, 15 Ağustos’ta Alaska’da gerçekleşecek Putin görüşmesinin ardından üçlü bir zirve düzenlemeyi önerdi, ancak Kremlin’in reddetmesiyle üçlü zirve iptal edildi.
Aslında ikili zirvenin nasıl sonuçlanacağı üzerinde çok farklı görüşler ve çeşitli senaryolar seslendiriliyor.
Daha başlamadan karşılıklı suçlamalar, meydan okumaların zirveye nasıl yansıyacağı ise merak ediliyor.
Nitekim Trump’ın Putin’den istediği cevapları almaması hâlinde toplantıyı anında bitireceği ve ikinci bir zirvenin olmayacağı bildirmesi, Rusya Devlet Başkanı Putin ise Alaska’da ABD Başkanı Trump ile yapılacak önemli zirve öncesinde alışık olmadık bir diplomatik hamle yaparak, Çin lideri Şi›yi arayarak zirve hakkında görüş alışverişinde bulunması stratejik bir mesaj mahiyetindeydi.
Çünkü Trump’ın tehditkâr açıklaması ve ardından ona cevap mahiyetinde Putin’in Çin Devlet başkanı ile görüşmesi zirveden “Ya bir uzlaşı, ya da büyük bir savaş” çıkacağı anlamına geldiği için dünya başkentlerinde endişelere sebep oldu.
Trump-Putin görüşmesi üzerinde olumlu ve olumsuz olmak üzere çeşitli yorumlar yapılıyor olsa da diplomatik kaynaklar, zirveden somut adımlar çıkmasa da taraflar arasındaki iletişim kanallarının canlandırılmasının bile kritik bir kazanım olacağını ifade ediyor.
Ancak, Avrupa resmen ekarte edilirken, Siyonist İsrail’in Gazze vahşeti ve Orta Doğu’yu kaosa sürükleyen saldırı ve işgal savaşlarını durdurma konusunda bir girişim başlatılmayacağı şimdiden belli.
Suriye’nin bölünmesini önleyecek bir kararın da çıkması beklenmiyor. İran, Lübnan ve Yemen’e yönelik saldırıların durdurulması gündemde bile yok.
Çünkü buralarda yakılan yıkılan İslam coğrafyası ve ölenler ise Müslümanlar.
Demek ki, Alaska zirvesi, kendi aralarındaki savaşları sonlandırma ve sömürgeci bir paylaşım zirvesi olacağa benziyor.
Anlaşılan, olan Ukrayna’ya olacak.
Bekleyelim görelim…