Trump’ın Barış Planı tiyatrosunda son perde…
Trump’ın Barış Planı tiyatrosunda son perde…
MEHMET KOÇAK
ABD’nin Ortadoğu politikaları New York’taki BM Genel Kurulu koridorlarından tekrar başkent Washington’a taşındı.
ABD Başkanı Trump, Siyonist İsrail’in başbakanı katil Netanyahu ile Beyaz Saray’da gerçekleştirdiği görüşme sonrasındaki ortak basın toplantısında önce 20 maddeden oluşan ‘Gazze Planı’ tanıtıldı sonra ise planı Netanyahu’nun da kabul ettiği Trump tarafından açıklandı.
Başka bir seçenek bırakılmadığı için Türkiye, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Pakistan, Suudi Arabistan, Katar ve Mısır dışişleri bakanları, ateşkes planını kabul ettiklerini bildirmiş oldular.
Şimdi asıl soru şu:
“Bu plan Gazze için gerçekten bir umut ışığı mı yoksa ‘Garantisi olmayan tuzak’ mı?”
Hamas ve Filistinliler, hiçbir Amerikan planına güvenmiyor.
Çünkü Washington yalnızca Siyonistlerin çıkarlarını gözetiyor. Bu nedenle Filistin tarafı, ABD’nin ortaya koyacağı her plan karşısında azami ihtiyatla hareket etmesi gerektiğine inanıyor.
Hamas’ın planı kabul etmemesi halinde nasıl cezalandırılacağı ancak İsrail tarafının planı reddetmesi halinde hiçbir cezalandırmanın planda yer almaması ABD’nin ne derece taraf olduğunu göstermektedir.
Hamas’ın Gazze planına ilişkin “Maddeler İsrail’in bakış açısını yansıtıyor” şeklindeki ilk tepkisi de bundandır.
Bu barış değil, Gazze’nin Sevr’idir.
Devletler, aralarındaki anlaşmazlıklar nedeniyle, siyasal ilişkilerini keserek, birbirlerine karşı ordularıyla giriştikleri silahlı eylemdir savaş.
Antlaşma ise BM ve ona bağlı Lahey Adalet Divanı gibi uluslararası kuruluşlar ile tarafların güven duyduğu ülkelerin de gözetiminde; tarafların masada olduğu ve arasında görüşmelerde itirazların değerlendirilerek yapılan pazarlıklar ve varılan uzlaşmayla yapılır.
Bu gerçekten hareketle ifade etmek isterim ki; Gazze’de savaş değil, bir işgal ve soykırım kısacası bir ‘Siyonist vahşeti’ yaşandığı gibi açıklanan sözde ‘Gazze planı’ da asla bir barış antlaşması değildir.
‘Gerçek barış antlaşması’ olarak takdim edilen plan, kapalı kapılar ardında işgalci Siyonist İsrail’in katil başbakanı Netanyahu ile onun suç ortağı ABD Başkanı Trump tarafından hazırlanan tuzaklarla dolu yeni bir ihanet planıdır.
Bu plan, Hamas ve Filistinlilere hiçbir itiraz hakkı tanımadığı gibi sadece Filistin topraklarını değil; aynı zamanda Filistin halkının kendi geleceğini tayın etme yani ‘devlet olma’ haklarını da toptan ortadan kaldırmaktadır.
ABD ve İsrail’in çizdiği sınırlar içinde ve onların tanıyacağı haklar ölçüsünde yaşamaya Filistinlileri mahkûm eden bir plandır.
Kısacası bu plan ile yapılmak istenen veya gidilmeye çalışılan yol, Batılı emperyalist ülkelerin14 Nisan 1920’de San Remo’da Villa Devachan’daki konferansta gizlice toplanarak, Osmanlı’nın paylaşımını ve Osmanlı sonrası Orta Doğu’nun mandater statüyle yeniden şekillendirilmesi kararına göre Osmanlıya dayatılan ‘Sevr ihanet planı’nın bir benzeridir.
“Eşkıya dünyaya hükümran oldu” sadece bir türkü değilmiş…
Anlaşılan o ki, son anda işler ters gitmez ise bu ihanet planı gerçekleştirilecek.
Böylece katil Netanyahu, Yahudilere verdiği ‘rehinelerinin tamamını geri alma ve Hamas’ı yok etme’ sözünü Hamas’ı yenerek değil, ABD’nin ‘Barış Planı’ tiyatrosu oyunuyla yerine getirmiş olacak.
Ayrıca, Gazze vahşetinin failleri Siyonist çetelerin işledikleri suçları meşrulaştırmış olacağı gibi, katil Netanyahu masum, suç ortağı Trump ise savaş durduran kahraman olarak Nobel barış ödülüne layık görülecek.
Ne diyelim.
“Eşkıya dünyaya hükümran oldu” sadece bir türkü değilmiş…
Dünyayı güce tapanlar yönetiyor ve bizler de haklının değil, güçlünün haklı olduğu bir dünyada yaşıyoruz.