Trump ve Netanyahu’yu ateşkese mecbur eden sebepler…
Trump ve Netanyahu’yu ateşkese mecbur eden sebepler…
Mehmet Koçak
Siyonistler ve destekçilerinin itiraf etmekten kaçındıkları gerçek şu ki, katil Netanyahu ve suç ortağı Trump’ı ateşkesi hızla kabul etmeye iten birçok sebep var.
Netanyahu ile Trump’ın hazırladıkları sözde ‘Barış’, gerçekte ise ‘İhanet Planı’nın ilk aşaması olan 3 maddelik ‘Ateşkes’ anlaşmasını kabul etmelerinin asıl sebebi asla barış değil, rehineleri kurtarma amaçlıdır.
Çünkü katil Netanyahu, İsrail halkına “Hamas’ı yok edeceğim, rehinelerin tamamını kurtaracağım” sözünü vermişti.
Nitekim ABD öncülüğündeki Batı emperyalist ülkelerin tüm desteğine rağmen iki yıl gibi bir sürede Gazze yakıp yıkıldı ama ne Hamas’ı yok edilebildi ne de rehineler kurtarılabildi.
Şimdi, suç ortağı Trump’ın ‘Barış Planı’ oyunuyla rehineleri kurtarmış oldu, Hamas ise zamana bırakıldı.
Trump ve Netanyahu, ateşkesi kabul etmelerinin bir diğer sebebi ise Uluslararası Lahey Savaş Suçluları Mahkemesi (UCM)’nin insanlığa karşı suç işledikleri tescillenen katil Netanyahu ve diğer İsrailli katil bakanlar hakkında çıkarılan tutuklama emrini geçersiz kılmaktır.
Ayrıca, dünya kamuoyunda artarak devam eden protestoların bir vicdan uyanışına dönüşmesiyle milletler camiasında Filistin’i devlet olarak tanıyan ülke sayısı 157’ye yükselmesinden duyulan endişedir.
Ateşkes’in neden kabul edildiği gerçeğini ise İsrail Parlamentosu’nda konuşan ABD Başkanı Trump aşırı sağcı Siyonist siyasileri ikna etmek için itiraf etmeye mecbur kaldı.
Trump’ın itirafları
Trump, Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde düzenlenen “Ortadoğu’da Barış” zirvesi öncesi İsrail parlamentosunda yaptığı konuşmada ve daha sonra düzenlediği basın toplantısında Gazze vahşeti ve bölgede yaşanan insanlık faciasının faili Netanyahu’nun suç ortağı olduğunu ve ateşkese ise mecbur kalındığını itiraf etti.
“ABD, dünya tarihinin en büyük ve en güçlü ordusuna sahip. Sahip olduğumuz silahlar, kimsenin hayal bile edemeyeceği silahlar. Bunların çoğunu İsrail’e verdik. İsrail’in “silah zoruyla kazanabileceği her şeyi desteğimizle kazanmış oldu. İsrail, Ortadoğu’nun en güçlü ülkesi oldu artık savaşın ötesine bakılmalı ve kazanımları korumalı” şeklindeki konuşmasıyla Trump, aslında Siyonist İsrail’in bölgede insanlığa karşı suç işlediğini ve verdikleri sınırsız destekle işlenen suçların ortağı olduğu gerçeğini ifşa etmiş oldu.
İsrail ordunun Gazze Şeridi’nden kısmi çekilmesine ve esir takasına yol açan gerçek sebebin, ABD Başkanı Trump’ın “Netanyahu’ya, İsrail’in artık kendisine karşı birleşmiş olan tüm dünya ile savaşamayacağını söyledim.” şeklindeki sözlerinde özetlendi.
Bu açıklama, hem açık bir uyarı hem de İsrail’in artık bu savaşı sürdürme gücüne sahip olmadığının itirafıydı.
Ayrıca Trump, Netanyahu’ya ABD öncülüğündeki Batılı müttefiklerin de tüm dünyaya karşı 7 Ekim 2023 itibarıyla verdiği desteği Gazze’de sürdürülen vahşet karşısında devam ettirmediği gibi karşı cepheye bir geçişin devam ettiğini ima etmiş oldu.
Başkan Trump’ın bu itirafı seslendirmeye mecbur kalması ise dünya genelinde İsrail ve ona sınırsız destek veren ABD’ye karşı artarak devam eden protestoların, kin ve nefrete dönüşmesinden duyulan endişenin bir sonucudur.
İtiraflar, ihanet ve aldatmacalar
Kendilerinin itiraf ettikleri gerçekler, planın bir ihanet olduğunu ve hiçbir garantisi olmayan ateşkes’in tekrar bir yıkım ve soykırıma dönüşmesi için bahaneler arandığını göstermektedir.
Zira Siyonist İsrail, saldırı, işgal, yıkım ve soykırımdan oluşan insanlık suçlarını işlemekten vazgeçmediği gibi suç ortağı ABD’de de ondan desteğini kesme niyetinde değil.
Şimdi, ateşkes ile zaman kazanma ve dünya insanlığının vicdanında mahkûm olan Netanyahu ile Trump, ‘Barış Planı’ tiyatrosuyla kaybolan itibarını geri kazanmaya çalışıyorlar.
Nihai hedefleri ise Hamas ve Filistin davasını bitirmektir.