Katil Netanyahu’nun ‘Büyük İsrail vizyonu’
Katil Netanyahu’nun ‘Büyük İsrail vizyonu’
Mehmet Koçak
Ortadoğu’da ABD destekli Siyonist İsrail’in sebep olduğu büyük yıkımlar, soykırıma varan toplu katliamlar, işgal amaçlı saldırı ve savaşlar devam ederken; Siyonist İsrail’in başbakanı katil Netanyahu’nun ‘Büyük İsrail vizyonu’ açıklaması, yeni tartışmalara sebep oldu.
‘Büyük İsrail vizyonu’ Siyonistlerin ideali olmakla beraber bu dönemdegündeme taşınması, ülkesinde yolsuzluk davalarıyla köşeye sıkışan ve ciddi anlamda halk desteğini kaybetmeye başlayan katil Netanyahu’nun seçim yatırımı olduğu bir gerçektir.
Siyonistlerin babalarından ve dedelerinden miras aldığı “ilahi bir yetki”ye Netanyahu’nun sahip olduğunu iddia etmesi ise sebep olduğu büyük yıkım ve soykırıma varan toplu katliamlara kutsiyet kazandırmanın yanında İsrail ve ABD ile dünya genelinde güçlü finans kaynaklarına sahip Siyonist baronların desteğini kazanma amaçlıdır.
Büyük İsrail hayali ve Netanyahu
‘Büyük İsrail’ hayali Siyonist ideolojinin temel dayanağı bir projedir. Yani, Siyonizm’in bölgeyi tehdit eden yayılmacı planıdır.
Bu planı ‘Vizyon’ olarak takdim eden Netanyahu’nun kendini ilahi gücün günümüzdeki temsilcisi ve öncüsü olarak takdim etmesi, işlediği suçları gizleme ve halkının gözünde bir kahraman olarak kutsiyet kazanmayı hedeflemektedir.
Zira, ‘Birinci Siyonist Kongresi’nde sınırlarının Nil’den, Fırat’a kadar uzanacak ‘Büyük İsrail Devleti’nin gerçekleşmesi için kurulan Dünya Siyonist Teşkilâtı’nın amaçlarından biri olarak “Siyonizm’i sahiplenme ve ona öncülük etmek kutsal bir görevdir” ibaresi yer almaktadır.
Netanyahu’nun ilan ettiği ‘vizyona’ kendi halkını inandırmak ve gelecek seçimleri kazanabilmek için masum insanların kadın ve çocukların katledildiği yeni savaşa hazırlandığı ise bir diğer gerçektir.
Bugün İsrail’in Ortadoğu’yu cehenneme çevirme adına saldırıları ve işgal savaşlarına bir yandan devam ederken, diğer yandan Gazze Şeridi’ni yeniden işgale yönelmesi o ihanet planının bir sonucudur.
Çünkü, katil Netanyahu ve katiller sürüsünden oluşan ‘Savaş Kabinesi’ iktidarda kalabilmek için barıştan değil, savaş ve kandan besleniyor oldukları ise bir diğer gerçektir.
‘Büyük İsrail vizyonu’nu sahiplenen Netanyahu başbakanlığındaki İsrail yönetimi; Batı Yaka, Gazze, Lübnan, Irak ve Suriye’ye uzanan işgalleriyle mevcut İsrail’in artık “ilahi yetkiyi” somutlaştırmakta yetersiz kaldığını, vaat edilen topraklara ulaşmak için Filistin ve Lübnan’dan sonra Ürdün, Mısır, Suriye ve Türkiye’nin de kısmen içinde olduğu vaad edilmiş toprakları kapsayan sınırlar içindeki komşu ülkelerin topraklarına ihtiyaç olduğu için başlatılan saldırı ve işgal savaşlarına yenileri ilave edilerek, hedefe yönelmenin zamanı geldiğine inanmaktadır.
Barış, huzur ve güven ortamı yok edildi.
Savaştan ve savaş kaygısından kurtaracak bir istikrarın hakim olacağı yeni bir Ortadoğu maalesef artık hayal oldu.
Çünkü ABD öncülüğündeki Batı’nın sınırsız desteğiyle Siyonist İsrail tarafından ‘farklılıklara rağmen barış, huzur ve güven içinde bir arada yaşama kültürü’ yok edilmiştir.
Halbuki; her şeye rağmen Türkiye, Pakistan, İran ve Endonezya başta olmak üzere İslam ülkelerinin desteklediği “Arap Barış Girişimi” ve “New York Konferansı” temelinde İsrail Devleti ile yan yana yaşayan bir Filistin devletinin kuruluşuyla özlenen barış kısmen de olsa sağlanabilirdi.
Ancak, katil Netanyahu ve onun kabinesi Filistin devletinin varlığını kabul etmemesi ve Gazze’ye yönelik vahşet ile Batı Yaka’yı ilhak girişimleri ile bölge ülkelerine yönelik işgal saldırıları bu fırsatın hayat bulmasına maalesef engel oldu.
Gelinen noktada; Ortadoğu’da normalleşmeyle sağlanan barış şemsiyesi altında, birbirinin inanç ve kültürel değerlerine saygılı kalmak şartıyla yaşayabilecek bir ortak yaşamın yeniden inşasına hiçbir şans bırakılmamıştır.
Kısacası, ABD ve emperyal güç odaklarının Siyonist İsrail’e sınırsız desteği devam ettikçe, Ortadoğu’da barış, güven ve huzurdan söz edilemeyecek.