‘Barış planı’ adı altında ihanet, oyun ve tuzak…
‘Barış planı’ adı altında ihanet, oyun ve tuzak…
MEHMET KOÇAK
Antlaşmalar ve planlar işin hikâyesi, Siyonist İsrail, Filistin devlet fikrini ve Filistin halkını yok etme adına başlattığı saldırıları, işgal, yıkım ve soykırıma varan toplu katliamlarını sürdürüyor.
Bir yanda Gazze’de ateşkesi ihlal eden işgalci ve soykırımcı İsrail, diğer yandan ise, Batı Şeria’yı ilhak etme yönünde karar üstüne karar alıyor.
İki haftayı aşkın süredir Gazze’deki ateşkesin başlamasına rağmen Siyonist İsrail, farklı yollarla bu anlaşmayı 43 kere ihlal etti ve de ediyor. Ayrıca bu süre zarfında Gazze’nin çeşitli bölgelerinde 100’den fazla Filistinliyi katletti.
Hamas, “tüm saldırıların durdurulması, rehinelerin teslimi ve belirtilen sayıda tutuklu mahkûmların serbest bırakılması, işgal güçlerinin Gazze Şeridi’nden çekilmesi, geçiş noktalarının tam açılması ve insani yardımların girişinin sağlanması…” şartlarından oluşan ateşkes anlaşmasına kararlılıkla uyarken, işgalci İsrail ise anlaşmaları sürekli ihlal etmesi, işgal ve soykırım savaşını devam ettirme niyetinde olduğu gerçeğinin bir işaretidir.
Siyonist İsrail, ateşkes yükümlülüklerini yerine getirmediği için maalesef şimdiye kadar hiçbir yaptırımla cezalandırılmaması ABD Başkanı Trump’ın planının İsrail’i koruma ve kanlı saldırılarına destek olmaya devam edeceğinin en bariz örneğidir.
Kısacası, ‘Ortadoğu Barışı’ adı altında sunulan planın gerçekte bir tiyatro olduğu; amacın barış değil, Hamas’ın elinde kalan rehineleri kurtarmak ve Hamas’ı silahsızlandırmak suretiyle yok etmek olduğu anlaşılmaktadır.
Nitekim rehinelerin tesliminden sonra işgalci İsrail, ateşkesi bozmak ve savaşa yeniden başlamak için çeşitli hile oyunlarına ve bahanelere başvurmaktadır.
Sözün özü şu; Gazze’de ‘ateşkes’in adı var ama kendi yok.
Direnişin Silahları ve Gazze Yönetimi.
Silahsızlandırılma girişimleri aslında bir ihanet planıdır.
Bu ihanet daha önce Bosna Hersek savaşı sırasında Srebrenica’da yaşandı.
1995 yazına gelindiğinde, doğu Bosna’daki üç kasaba -Srebrenitsa, Zepa ve Gorazde- hâlâ Bosna hükümetinin kontrolü altındaydı. BM, 1993 yılında bu bölgeleri “güvenli bölge” ilan etmiş; silahsızlandırılıp uluslararası barış gücü tarafından korunacaktı.
Bu plana inanan Müslüman Boşnaklar, Srebrenica’da silahlarını BM’ye teslim etmişti. Ancak BM, ‘güvenli bölge’ ilan ettiği Srebrenica’ya Sırp Çetniklerinin girmesine göz yumması sonucu 8372 sivil halk çeşitli işkencelerden geçirilerek katledildi.
Müslüman Boşnaklar, BM’ye güvenip silahlarını teslim etmenin ağır bedelini canlarıyla ödediler.
Şimdi ise benzer oyun Gazze’de tezgâhlanıyor.
Direnişin silahsızlandırılması ile Gazze’nin yönetimi konusunun yalnızca Filistin ulusal çerçevesinde ele alınabilinir. Emperyalist güçlerin planları ise ihanet tuzaklarıyla dolu.
Önemle ifade etmek isterim ki: Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugaylarının elindeki silahlar, Filistin halkını savunmak için meşru ve hukuka uygun bir silahtır; esas problem, Filistinli çocukları katleden ve Gazze’yi yerle bir eden Siyonist rejimin silahıdır.
Zira yakıp yıkan soykırıma varan toplu katliamalar gerçekleştiren Hamas değil, Siyonist İsrail’dir.
Şu bir gerçek; saldırılar, yıkım ve katliamlar devam ettikçe direnişte devam edecektir. İsrail durdurulmadan silahsızlanma söz konusu değildir ve de olamaz.
Direnişin silahları ve Gazze Yönetimi ise Filistin halkının egemenlik alanıdır, bu iki konu her millet için olduğu gibi Filistinliler için de pazarlık konusu edilemez.
Ancak, Filistin yalnız bırakıldı. İhanet planı Arap despot yönetimleri tarafından da benimseniştir.
Hamas, ya teslim olacak ya da son nefes ve son damla kana kadar direnecek…
Acı ama maalesef bu bir gerçek.
Tüm bu gerçekler gösteriyor ki, Siyonist İsrail durdurulmadan Orta Doğu’da huzur ve güven olmadı olmayacak.
Hatta savaşlar, işgaller ve saldırılar artarak devam edeceğe benziyor.