Millet iradesi ve darbeciler!.. (1)
“27 Mayıs 1960 kanlı darbesi”nin üzerinden 64 yıl geçmiş, hâlâ “Millet İradesi”ne saygısızlık ediyorlar ve hâlâ darbelerden medet ummaya devam ediyorlar!..
Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın katıldığı Kara Harp Okulu mezuniyet töreninin ardından kılıçlarını havaya kaldırıp; “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye korsan yemin edip, slogan atan Teğmenler darbeci değil, ilericiymiş! Bu slogandan rahatsız olup, karşı çıkanlar ise dinci ve gerici zihniyet mensuplarıymış!..
Millet İradesine, demokrasiye ve Hukuka aykırı 27 Mayıs kanlı darbesini “Bayram” olarak ilan eden ve kutlayan Ortaçağ engizisyon zihniyetine göre, o sloganı atan Teğmenler; darbe hevesiyle değil vatan aşkıyla bağırıyormuş!..
Peki Türkiye’de “darbe yapmak, darbeciliği teşvik etmek ve darbeyi övmek v.s.” Türk Ceza Kanunu’na göre “suç” değil mi?.. Türkiye’de “Türk Ordusu”nun dışında başka bir ordu var mı? Yok. Öyleyse bu Teğmenler ne diye “darbeciliği” çağrıştıran sloganlar atıyorlar?.. Bu ve benzeri sloganlar, Millet İradesine saygısızlık, disiplinsizlik ve suç teşkil etmiyor mu?..
Yine bu sloganları “doğruymuş” gibi savunan, darbe kışkırtıcılığı yapan bazı Basın Yayın organlarının yayınları da Millet İradesine, demokrasiye saygısızlık ve suç değil midir?..
Türkiye’nin, birliğe, barışa, kalkınmaya, maddi ve manevi huzura, kardeşliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacı varken, Türkiye başta “27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980” darbeleri olmak üzere bütün darbelerden zarar görmüş, Millî birlik ve beraberliğimiz zedelenmiş, her darbede Türkiye ekonomik olarak elli yıl, yüz yıl geriye gitmiş, ancak bazı “aydın” ve siyasetçi geçinenler hâlâ darbelerden “ders” almamış, aksine “darbelerden” medet umuyorlar!.. Vah Türkiyem, vâh!..
Bugünü anlamak için dünü bilmek, hatırlamak ve yaşanan acı olaylardan ibret almak gerekir! Milletin hür iradesi ve 1950 Demokratik Seçimi sonucunda Demokrat Parti’nin tek başına iktidarı elde etmesiyle Başbakan olan Adnan Menderes; Türkiye’ye 1950-1960 yılları arasında sayısız faydalı, hayırlı, başarılı hizmetler yapmış, Türkiye sevdalısı, çalışkan, sevilen bir millet ve devlet adamıdır.
27 Mayıs gayr-i meşru, hukuk dışı darbesiyle İktidar’dan düşürülen “Başbakan Menderes”, Yassıada Darbe Mahkemesi’nde işkence edilerek yargılanmış (!), Anayasa’yı ihlâl(?) v.b. uydurma isnad ve suçlar sonucunda 17 Eylül 1961 yılında İdam’a mahkûm edilmiş ve cezası infaz edilmiştir!..
Menderes’i hukuka aykırı olarak idam edenler lânetle anılırken, Menderes, Zorlu ve Polatkan rahmet ve dualarla anılmaktadır.. O devrin Solcu Basın’ının uydurma ve yalan haberlerine değil, TBMM resmî kayıtlarına göre Başbakan Menderes diyor ki:
“Arkadaşlarım; Matbuat hürriyetini hattâ bütün hürriyetlerin teminatı saymak çok yerinde olur. Bu itibarla matbuat hürriyetinin büyük bir hürmet ve hassasiyetle muhafazasına çalışılacağını hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak katiyetle ifade etmek isteriz. (Soldan, bravo sesleri alkışlar).
Ancak, hiçbirimizin gözünden kaçmadığına ve bütün vatandaşları ve hakikî matbuat hürriyetine samimî olarak bağlı bulunan matbuat müntesiplerini mustarip ettiğine eminiz ki, şahsa hakaret, iftira, teşhir ve hattâ şantaj mahiyetini taşıyan birtakım neşriyat alıp yürümüştür. Bu kabil neşriyatın fikir, tenkid ve matbuat hürriyetiyle ve âmme menfaatinin müdafaasiyle bir alâkası olmadığını söylemeye lüzum yoktur...
DEVAM EDECEK