Kötülüğün kodları
Kötülüğün binbir çeşidi ve muhtelif büyüklükleri/küçüklükleri olsa da kötülük kötülüktür ve her biri arasında bir rabıta vardır. Kötülük kodlamayla ilgili bir durum. Bir katil, hırsız, arsız veya yalancının suçları farklı olsa da onu kötülük yapmaya sevk eden kodlar aynıdır. Aynı olduğu için de bir hırsız yarın bir katil, katil bir tecavüzcü, yalancı da bir hırsız olabilir. Çünkü kötü şahsın vicdanı ve Allah korkusu olmadığı için karşısındakinin hakkına hukukuna saygısı yoktur. Bugün malına kastediyorsa yarın canına da kasteder.
PKK’ya bakın mesela. Yıllardır sivil-asker demeden önüne geleni katlediyor. Güvenlik güçleri baskın gelip terörü bitirme noktasına getirince bu sefer de eylemde dönüşüm sağlayarak militanlarına şalvar yerine kot pantolon giydirip sivil görünüm kazandırdı ve memleketin ormanlarını yaktı. Can bulursa cana, bulamazsa mala zarar veriyor. Yarın mutlaka başka bir kılıkla zarar verecektir veyahut başka bir yerde zuhur edecektir.
Nitekim terör örgütü ‘kötülük kardeşliği’nin gereği olarak Ermenistan saflarında göründü ve şu anda Azerilerle savaşıyor. Kürtlerin Azerilerle hiçbir sorunu yoktur. Ermenilerle de dostluğu yoktur. PKK’nın buna rağmen Ermenilerle yakınlaşması işbu kötülük kodundan kaynaklanıyor. Bu yakınlık aynı zamanda Kürtleri değil kendi kendilerini temsil ettiklerinin delilidir.
PKK kötülüğe askerlik yaparken yoldaş olduğu Ermenilerin ekseriyeti örgütten daha masum değildir. Osmanlı döneminde masum Müslümanları avlayan ve fakat sonunda kendisi av olup helak olan bir grup Ermeninin geride bıraktığı kötülük koduna sahip torunları, dedelerinin intikamını Türkiye niyetine Azerbaycan’dan almaya çalıştılar ve 1990’ların başında kısmen aldılar. Şimdi Azeriler güçlenip topraklarını geri almak için hamle yapınca sadece onlar değil, kötülük bağıyla bağlı kötülük milletine mensup bir kısım Fransızlardan tutun, Ermenilerin parayla satın aldığı Amerikan kongre üyelerine ve oradan vücudunu satarak yolunu bulan Ermeni diasporası mensuplarına kadar haksızlığı hak bilen birçok insan hep birlikte hareket etmeye başladı.
Bunların milletleri farklı, dilleri farklı, dinleri farklı ve fakat yine de kardeşlik ruhuyla, tek bir millet gibi hareket ediyorlar. Eğer sebep kötülük kodları değil deniyorsa sebep nedir o zaman? Karabağ Ermenilerin mi ki Ermeniler işgal ediyor? Karabağ’ın PKK ile alakası nedir? Ermenilerin elinde kalırsa PKK’nın kazanımı ne olacak? Fransızların çıkarı ne peki? Karabağ’da tek bir Fransız yaşıyor mu? Eğer sebep Türkiye düşmanlığıysa, bir hesapları varsa gelsinler Türkiye ile görsünler. Azerileri cezalandırarak Türkiye’den intikam almak sahtekârlık, ahlaksızlık ve korkaklık değil midir? Ve tüm bu vasıflar sadece kötülerde yok mudur?
Kendimizi pür-u pak iyilerden saydığımız sanılmasın. İnsanoğlu nefsine uyup kötülük de yapar, vicdanının sesini dinleyip iyiliğe de meyleder. Ancak iyi biri kötülük yapsa bile yaptığından vicdanen rahatsız olur ve pişmanlık duyar. Bizim bahsini yaptığımız kötüler kötü olduklarının farkında olmamanın yanısıra iyiliğin ne olduğunu da bilmezler. Bu güruh belli bir millette veya zamanda birikmiş değildir. Her yerdeler ve bulundukları toplumu bulandırıyorlar.
Onları tanımanın yolu farklı kötülükleri birden veya art arda yapabilmeleri ve diğer kötülerle aynı yerde tortulanmalarıdır. Bu söylediklerimiz taraflı gibi geliyorsa yerel bir kanun veya anayasayı ölçü yaparak o kişileri değerlendirin. Herkesin kanunları kendineyse o zaman uluslararası kanunlarla da değerlendirilebilir. Mesela Ermeniler, PKK, Fransa, Amerika veya Rusya BM kanunlarına göre yargılansa hangisi beraat eder. Aynı kanunla Türkiye de yargılansın ve bakalım kim masum, kim suçlu çıkacak. İddiamız odur ki beşeri kanunlar bile bunlara bu dünyayı bir hapishaneye çevirir. Kulun kanunu böyle yaparsa kim bilir İlahi kanunlar ne tür bir mücazatta bulunur.