• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
İbrahim Karataş
İbrahim Karataş
TÜM YAZILARI

İslam’la Müslümanın farkı

25 Kasım 2019
A


İbrahim Karataş İletişim: [email protected]

Son dönemde direkt veya başörtüsü gibi çeşitli semboller üzerinden İslam’a yapılan saldırılarda artış var. Başörtüsüne, İslami kimliği ifade ettiği için saldırılıyor. Yoksa başka bir gaye için giyilse karışan olmayacak. Saldırıları İslam’la sorunu olan ve fakat içindeki öfkeyi dışa vurursa kendini karakolda bulacaklar içinde en cesur olanları yapıyor. Bunlardan toplumda çok var. Bugüne kadar Ak Parti iktidarından çekindikleri için pek sesleri çıkmıyordu. Son seçimlerle birlikte iktidarı yerelde ellerine geçirince cesaret buldular ve hakarete başladılar. Eğer ki bir gün iktidarı da ele geçirirlerse geçmişte başörtülülere köşelerinde hakaret eden yazarlardan tutun sol-laik kesimden ne kadar din düşmanı varsa hepsi küfre başlayacaktır. 

Oysa 17 yıllık Ak Parti iktidarı çeşitli kusurlarına rağmen bir konuda hatasızdı; kimsenin kılık kıyafetine karışmadı. Hiçbir kadına başı açık diye ne had bildirdi, ne de dışladı. Kaldı ki iktidar partisi başı açıktan da kapalıdan da oy alabiliyor. Giyim kuşam konusunda gerçekten de adil davrandı. Fakat muhafazakâr bir kimliğe sahip olması ve muhafazakâr kesimi koruması yine de birilerini öfkelendirmeye yetti. 

Belki muhafazakarları aklamak olarak algılanacak ama; İslami kesim başkalarının hayat tarzına daha çok tolerans göstermiştir. Su-i misal misal olmadığına göre muhafazakâr kesim içinde aşırıya gidenler ancak birer istisna olabilirler. Genel olarak sol-laik kesimin yaptığı gibi kimseyi çağdaş ve gerici gibi kategorilere sokmadı. En azından karşısındakinin yobazlığını yüzüne vurmadı veyahut dışlamadı. Bu insanlık dışı gelenek kendi kültürünü beğenmeyip kendince daha bir üst-kültüre geçmeye çalışan ve fakat geçemeyen kesimlerde ortaya çıkar. Bunlar ki kendi toplumları içinde batıcılık ve doğuculuk taslayan doğululardır. Bu huy tam olarak ithal olmayıp davranışların taklidinden ve Batı kimliğinin üstünlüğünü kabul edip o kimliğe geçiş yapmak isterken ortaya çıkan sendromun ürünüdür. Bu bir hastalıktır ve tedavisi yoktur. Nasıl ki cinsiyet değiştirmek isteyen birisi iki cins arasında sıkışabiliyorsa, İslam kültürünü bırakıp batı kültürüne geçmeye çalışanlar kültürel bir arafta kalırlar. Ancak onlar karşı tarafa geçtiklerine inanırlar ve terk ettikleri yerlere yukarıdan ve kibirle bakarlar. Aşağıya(!) ait her ne varsa (fikir, giyim, gelenek vs.) hor görürler. 

İşte dine ve dindar kesime yapılan hakaretlerin temelinde (benim kanaatimce) böyle bir düşünce var. Bu düşüncenin içinde çokça cehalet var. Çünkü yeni fikrin oluşumunda akıl değil nefsani hisler etkili oluyor. Mesela İslam ile Müslümanı eşit tutarlar. Bir Müslümanın yaptığı yanlışı İslam’a yükleyip hem dini hem diğer tüm Müslümanları aşağılarlar. Oysa İslam’ın kaynağı olan kitap (Kur’an-ı Kerim) ve sünnete baktıklarında aradıkları tüm evrensel iyiyi içlerinde bulabilirler. Ancak nefretleri akıllarını ve gözlerini bürüdüğü için merak edip bakmazlar. Ayrıca yaptıkları tüm suçlamaların çoğunu kendileri de yaparlar. Bir başörtülü israfa kaçtığında ifşa edip hakaretin binbir türlüsünü yaparlarken Dubai’de düzenledikleri bekârlığa veda partilerinde yaptıkları israfı görmezden gelirler. Acaba israfın başı açık olanı mı makbul? Değil ama başörtülü biri yapınca daha çok tepki görüyor. Çünkü herkeste başkasının kusurunu görüp kendininkini masumlaştırma duyusu vardır. Eğer kusuru işleyen karşı cenahtan ise karşıdakini kötülemek için ele geçmiş bir fırsat olarak görülüyor ve sonuna kadar kullanılıyor.  

Ancak Müslüman da dikkatli olmak zorunda. Müslüman olmanın kendine ve dışa bakan iki yüzü var. İslam’ı ne kadar yaşadığınız sadece sizi ilgilendirse de dışarıya aksetme şekli size sevap ya da günah olarak döner. Müslüman yüzünden İslam’a leke gelmemeli. Karşıdaki gayrimüslim, ateist ya da imanı zayıf kişi Müslümanın İslam’ın ete kemiğe bürünmüş hali olmadığını bilmeyebilir. Fakat Müslüman, kendisi yüzünden İslam’a zarar gelebileceğinin şuurunda olmalı. Bir Müslümanın işlediği günah Müslüman olmayanın İslam düşmanlığına bahane olamaz ve onu kurtarmaz ama Müslümanın kendisine büyük veballer yükleme riski vardır.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Tahsin

Islam dört halifeden sonra sadece Kur'an'a hapsedilmiş bir dindir. Varlığını yalnız kültürel olarak devam ettirmektedir. İslam'ı ibadet ve başörtüsüne indirgeyerek kısaltmak yönetimin vazgeçilmez gayesidır. Çünkü dünya hayatının diger alanlarında kendisi tanrıymış gibi hükümler verecektir. Bugün, Allah katında geçerliliği olan bir din dünyada uygulanmamaktadır.

Ahmet ALINÇ

https://m.yeniakit.com.tr/yorum/makale/30409/abdyle-nasil-mucadele-etmeli/2048323
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23