Fransa Müslümanlara savaş açıyor
Fransa’nın başarısız lideri Macron son zamanlarda İslam aleyhine çok sayıda karar çıkardı ve çıkarmaya da devam ediyor. Bazen o, bazen de bakanları yeni kararları açıklıyorlar. Fransız İçişleri Bakanı en son Peygamberimize (asm) hakaret amacı güden karikatürlerin okulda gösterilmesine itiraz eden ebeveynleri ülkeden kovacaklarını söyledi. İslam düşmanı bir öğretmen ders esnasında gelip karikatürleri gösterecek, Peygamberimize (asm) küfür edecek ve Müslüman öğrenciler de sessizce seyredecek. Çünkü bir dinin Peygamberine hakaret etmek fikir özgürlüğüymüş.
Bu nasıl zalimane bir anlayış ki hakarete maruz kalan çocukların itiraz etmeye hakkı yok. Ben sana ve senin değerlerine istediğim gibi hakaret ederim ama sen benim hakaret özgürlüğüme karışamazsın diyor. Çünkü seninki özgürlük değil hakaret olur. Daha önceki gibi öğrencinin biri çıkıp da öğretmenini kesse tek suçlu öğrenci olacak. Onca tahrike rağmen öğretmen suçlu olmayacak. Fransızlar ayrıca tüm Müslüman dernekleri kapatmakla meşguller. Kapatılmayanlar ise Cumhuriyete biat edecek. Mesela Fransa’daki Milli Görüş bu teklifi kabul etti.
Fransızların din düşmanlığı Fransız ihtilaline kadar gider. O gün kiliseyi ve dindar Katolikleri kılıçtan geçirmenin yanısıra dini tamamen sosyal hayattan silmek için laikliği devreye soktular. Bizdeki laiklik Fransadakinin tıpa tıp aynıdır. Malum, bir Fransız icadı olan bu kavram Türkiye’de nerdeyse yeni bir din olarak lanse edilmiştir. Fransız laikliği o kadar baskıcı ki sadece kendi dinine ve dindarına değil başka dinlere de düşman.
Ama zoru görünce laikliği unuttukları da oluyor. Mesela İslam’a hakareti fikir özgürlüğü olarak gören ateist Fransa aynı şeyi Yahudiliğe yapamaz. Bu ülkede ne Yahudiliği ne de İsrail’i eleştirebilirsiniz. Yahudi soykırımı yoktur dediğiniz zaman hapse atılırsınız. Hem Macron’un ağlama duvarının önünde ağlamışlığı var. Yahudiliğe hakaret etsinler demiyoruz. Ama muhatap güçlü olunca fikir özgürlüğünü çabucak unutmaları ve yasaklar getirmeleri özgürlükleri nasıl istismar ettiklerini ve korkak olduklarını ele veriyor.
Fransızlarınki fikir özgürlüğü değildir. Zaten ortada bir fikir de yok. Açıkça İslam’a ve Müslümanlara saldırıyorlar. Yahudiler gibi bazı gruplara gelince eleştiri özgürlüğünü bile kullanmaktan vazgeçen ve kendi ağzına tıkayan bu ülkenin yöneticileri, konu İslam olunca özgürlük alanını ufuk çizgisine kadar uzatabiliyorlar. Müslüman göçmenlerin hiç mi suçu yok? Elbette vardır ama Avrupa’da olaylar çoğunlukla Fransa’da oluyorsa bunun sebebi dışlayıcı politikalarıdır. Hem göçmenleri kabul ediyorlar, hem de okulda, sokakta, kamu binalarında hakaret ediyorlar. Aynı Fransa geçmişte göçmenlerin dedelerini katletmiş ve bazılarının kafataslarını Paris’e getirip müzede sergilemişti. Dolayısıyla İslam düşmanlığı geçmişe dayanıyor.
Eğer Fransızlar göçmenlerin geldiği ülkeleri sömürmeseydi belki de bu insanlar ülkelerinde kalacaklardı. Ama daha önce de dediğim gibi; bu kadar insan bir sevk-i İlahi ile kendilerine ait olan çalıntı kaynakları almak için Fransa’ya yöneldiler. Fransız hükümeti halen eski sömürgelerin paralarını zorla kendi merkez bankasında tutuyor ve içişlerine müdahale ediyor. Oysa yanı başındaki diğer bir sömürgeci ülke olan İngiltere göçmenler konusunda gerek Fransa’nın gerekse de diğer ülkelerin çok ilerisinde. Öyle ki İngiltere’de şeriat mahkemeleri bile var.
Meselenin özü, maalesef bir insan veya toplum zayıf olunca düşmanı çok oluyor ve saldırılar artıyor. Eğer Müslümanlar acı çekiyorsa sebebi sadece Fransa gibi düşmanlık besleyenler olduğu gibi Müslümanların kendi içlerinde birlik olamamalarıdır. Hadi siyasi çekişmeler ayrılığa neden olur da İslam üst kimliğini korumak bu kadar zor olmamalı. İslam dünyası belki güçlü değil ama 1.5 milyardan fazla bir nüfus ve 50’den fazla ülkeyi de ezecek bir güç yoktur. Zalimin tarifi belli. Zalim zulmeder. Ancak kendi hatalarından dolayı zulüm görenler mazlum olmalarının yanısıra kendi kendilerinin zalimi gibidirler.