• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
İbrahim Karataş
İbrahim Karataş
TÜM YAZILARI

Deprem ve iyiyle kötünün mücadelesi

27 Ocak 2020
A


İbrahim Karataş İletişim: [email protected]

Elazığ depremindeki vefatlar, yaralanmalar ve yöre halkının maruz kaldığı maddi zayiat çoğumuzu derinden üzdü. Hepimizi demek isterdim ama üzülmeyenler de çoktu. Mağdurların dertlerine ortak olmak isteyen çoğunluk ayni ve nakdi yardım yaparak depremzedelere yalnız olmadıklarını hissettirdiler. Devlet de deprem olur olmaz tüm imkânlarını seferber ederek mağdurların imdadına koştu. Bizler çoğunlukla yardım sever bir milletiz. Değil mazlumları hallerine bırakmak, üstüne bir de evlerimizi açarız ve kazancımızı paylaşırız. Bunu sadece kendi milletimiz için değil, savaştan kaçan Suriyeliler için de yapacak kadar koca yürekli bir milletiz.

Fakat içimizdeki herkes bunu yapmıyor. Bir kez daha gördük ki ne zaman bir doğal afet olsa birilerinin kalbi hiç acımıyor. Dahası devlet, hükümet, millet önüne kim gelirse hakaret ediyor. Elazığ depreminde de durum farklı değildi. Deprem olur olmaz ‘Nerede bu devlet?’, ‘Kızılay niye para topluyor?’, ‘Para vereyim de onu da mı yesinler’ diye haykıran bir kısım mahlûkat fay hatlarının arasından zemine çıktı. Oysaki devlet depremzedenin yanındaydı ama görmek istemediler. Kızılay para harcarken para da toplar -ki bunu her yardım derneği yapar. Verdikleri paranın yenildiğini söylüyorlar ama kim nerede yemiş gösterebilen yok.

Hem ne zaman para vermişler de paraları çarçur edilmiş? Ayrıca devlete ve kurumlarına güvenmiyorlarsa kendileri depremzedelere ulaşacak başka bir yol bulamaz mı? Belki bulurlar ama belli ki içlerinden gelmiyor. Parayı vermeyi bir kenara bırakın, devlete küfür ederken mağdurlara bir gözel söz bile söylemediler. Eğer depremzedeler için bir çaba içinde olduklarını görseydik samimiyetlerine de inanabilirdik.

Bu arada, bazılarına hangi paradan bahsediyorsun diye sorulduğunda vergileri gösterdiler. Bu ülkede herkes direk ya da dolaylı olarak vergi öder. Dolayısıyla sadece onlar vergi ödemiyor. Ancak verginin üzerine bir de ek yardımda bulunan birileri ile vergiyi bile zoraki verdiği belli olan iki insan türünün olduğunu deprem vesilesiyle öğrenmiş olduk. Azınlık güruh sanki devletten alacaklıymışcasına devlete saldırırken, çoğunluk olan kesim devletinin ve depremzedelerin arkasında durdu.

Bu vesileyle şunu da öğrendik ki sabah-akşam Suriyelilerden ve onlara yapılan yardımlardan rahatsız olanlar meğer kendi ülkelerindeki deprem mağdurlarına da yardımı çok görüyormuş. Demek ki ellerine imkân geçse kendisi gibi düşünmeyen fakir halka da yol gösterecekler. Bu ülke için gerçekten vahim bir durum. Çünkü size düşmanlık besleyenler dışarıda değil, içinizde. Belki de yan masada birlikte çalışıyorsunuzdur. 

Belki daha da vahimi, mezkûr kalbi taşlaşmış güruhun hiçbir zaman değişmeyeceğidir. Cuma günkü deprem musibeti bir kez daha gösterdi ki herkeste bir kalp var ve fakat her kalp aynı olaya aynı tepkiyi vermiyor. Bazı kalplerde acıma hissi ağır basarken bazılarında acıtmak daha etkili oluyor. Bu durum ilk insanın yaratılışından bu yana devam eden iyiyle kötü arasındaki mücadelenin halen devam ettiğini ve edeceğinin de delilidir.

Kötüler kötülük, iyiler iyilik yapıyor. Zannetmeyin ki doğruları gösterirseniz değişecekler. Peygamber-i Zişan’ı (a.s.m) görmesine rağmen iman etmeyip küfründe devam eden ne çok insan vardı. Ebu Cehil’i esfel-i safiline indiren sebep Hz. Peygamberin (a.s.m) peygamber olduğunu bilmesine rağmen iman etmemesi değil miydi? Hz. Ebu Bekir’i de sıddık yapan yine aynı Hz. Peygamber (a.s.m) olan inancı değil miydi? Birisi hakikati görünce azarken diğeri teslim oldu. Yeni bir peygamber gelmez ama taraflar o günden bu yana ve hatta Hz. Adem’den beri hiç değişmedi. Hal böyleyken insana düşen görev zafer beklemeden iyilik yapmaya devam etmektir. Bu meselede zafer; yenmekle değil doğru tarafta ve istikamette olmakla kazanılır. Allah bizleri sırat-ı müstakimden (doğru istikametten) ayırmasın. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Tahir

Bir bu kalmıştı ..

bozeren

çözülecek esaslı bir çok mesele dururken kanal istanbul saplantısına takılıp kalacaklar mı, hep beraber göreceğiz. Allah akıl fikir versin. Allah ıslah etsin.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23