Yüzyılın Soykırımına Sessiz Kalmayanlar
7 Ekim’den bugüne, Gazze’de insanlık tarihinin en zalim katliamı yaşanıyor ve Türkiye’deki Müslümanlardan başka ses çıkaran yok maalesef.
Şükür ki, başta Cumhurbaşkanımız Erdoğan olmak üzere hükümetimizle birlikte; devletimize, milletimize; “aidiyet, mensubiyet, mesuliyet” inancıyla bağlı olan sivil toplum kuruluşlarımız ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Bu güzide kuruluşlarımızdan birisi de Türkiye Yazarlar Birliği’dir. 7 Ekim’den bu yana her fırsatta Gazze’deki soykırıma dikkat çekmektedirler.
Dikkat çekmekle kalmayıp, fiili olarak hareket geçmişlerdi ve 30 Mart 2024 tarihinde Türkiye Yazarlar Birliği çatısı altında akademisyenler-gazeteciler-sanatçılar-edebiyatçılar-hukukçular ve öğrencilerin katılımıyla bir araştırma ve değerlendirme toplantısı yapmışlardı.
Geçtiğimiz Cumartesi günü bu çalışmanın sonuç bildirgesi, Türkiye Yazarlar Birliği Genel Merkezinde basın toplantısı ile kamuoyuna deklare etmişlerdi.
TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Muhammet Enes Kala ve Dr. Öğr. Üyesi Nuri Salık ile birlikte seslerini, sözlerini ve yapılması gerekenleri duyurdular. Bildirgenin geniş hali TYB sitesinde mevcuttur.
İngilizce-Arapça-Çince-Rusça-İspanyolca ve İbranice dillerine çevrilen kolektif çalışmada neler yapılması gerektiğine dair bazı başlıkları not edelim:
•
- Filistin meselesine hassasiyet gösteren tüm ülkelerin Gazze’ye ortak askeri yardım gemileri göndermesi konusunda inisiyatif almasını istiyoruz.
- Hamas’ın terör örgütü olarak gösterilmeye çalışılarak siyaset dışında tutulmaya maruz bırakılması ve buna karşı tüm politik değerleri ihlal eden İsrail’in meşru bir politik güç olarak görülmesi, bölgedeki barışı imkânsız hale getirmektedir.
- Hamas, İsrail vahşeti karşısında demokratik siyasete açık olduğunu tüm siyasi tarihi boyunca açıkça göstermiştir. Hamas’ın Gazze ve Filistin halkının meşru temsilcisi olduğu kabul edilmelidir.
- İsrail propaganda biriminin (haspara) kamuoyunda yaydığı: (Yahudilere toprak satıldığı, Türklerin arkadan vurulduğu gibi yalanlara) karşı konulmasını, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından tarih müfredatları gözden geçirilerek, Filistin ve Türkiye tarihi konusundaki doğru bilgilerin yazılması.
- Medya terminolojisi, Siyonist etkiden ve asimetrik anlamlardan mutlak surette arındırılmalı, Siyonizmin ırkçılığın ve ayrımcılığın bir türevi olduğu vurgulanmalıdır.
- Müslümanların anti-semitik olmadıkları; bunun bir Batı kamuoyu meselesi olduğu; Müslüman dünyadaki tepkinin İsrail’in vahşetine karşı insani ve medeni bir duruş olduğu anlatılmalıdır.
- İsrail saldırılarını bir Müslüman-Yahudi çatışması şeklinde göstermek Siyonist bir propagandadır. Bu nedenle İsrail’in soykırım hamlesi karşısında Gazze dostluğu göz ardı edilmemelidir.
- Türkiye’de başlatılan ve uluslararası kamuoyunda hızla yayılan sahte haberlere karşı dikkatli olunmalı, bölgede güçlü bir Türkiye imajının söz konusu haberlerle zayıflatıldığı konusu dikkatlerden kaçırılmamalıdır.
- Filistin direniş edebiyatının Türkiye’de geliştirilmesi için çaba gösterilmeli, sanatlarıyla insanlığın vicdanına seslenen Filistinli sanatçıların sanat eserlerinin yaygınlaştırılması için gerekli hassasiyet gösterilmelidir.
- Boykot faaliyetlerinin İsrail terörizmine karşı en etkin yollardan biridir. Bu çerçevede, boykot faaliyetleri yaygınlaştırılarak sürekli hale getirilmelidir.