Kur’an yasaklayan valilerden hafız valilere
Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
Heybem hayat dolu, deste ve yumak!
Sen, bütün dalların birleştiği kök;
Biricik meselem, Sonsuza varmak..
Necip Fazıl, Çile.
“Umutsuzluk Müslüman şiarından değildir” derler. Pek doğru söylerler. Dinimizin uyulmasını ve inanılması istediği tavsiye ve emirdir.
Bilenler vardır, bilmeyenler için hatırlatalım.
Mayıs ayının 10’unda Erzincan’da, Diyanet İşleri Başkanlığının düzenlediği; “Hafız Kal Yarışmasının” Türkiye finali yapılmıştı ve 15 cüz kategorisinde, Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi birinci olmuştu.
Mustafa Çiftçi’nin birinci olması, pek çok insanı sevindirmekle birlikte gerilere götürdü. Kur’an-ı Kerimlerin çiğnendiğini-yakıldığını-yırtıldığını-yasaklandığını akla getirdi.
Özellikle CHP zihniyetinin 1940 ila 1950 arasında yaptığı Kur’an zulümleri unutulacak gibi değildi ve hâlâ unutulmuyor, unutulmamalı da.
28 Şubat’taki zulüm ise o günleri aratmayacak nitelikteydi. Neler yaşandı, neler çekildi, nice kitaplar toplatıldı. Müslüman bir ülkede böyle zulümler. Hayret!
•
Şimdi ise binlerce hamdolsun nereden nereye geldik! Yediden yetmişe hemen her seviyede hafızlarımız var.
Valilerimizden Cumhurbaşkanımıza kadar Devletimiz Kur’an’ımızla barışık yaşamakta. Şükürden uzaklaşmamalı.
Bugünleri ve bu nasipleri inkâr edersek, Emanete sahip çıkmadığımız için Allah tekrar zalimlerle imtihan eder. Geçelim.
Erzurum Valimiz Mustafa Çiftçi’yi, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Başkanı ve 27. Dönem TBMM Başkanı İsmail Kahraman ağabeyin özel kalem müdürü iken tanımıştım. Bir devlet adamıydı ve ahlak abidesiydi. Arkasında namaz eda ettiklerimiz olmuştu. Kur’an-ı Kerim dinlemiştik.
Mustafa Çiftçi gibi valilerimizin, bakanlarımızın, bürokratlarımızın çoğalması, Müslüman milletimizin ezelden ebede istediği ve rüyasını gördüğü özlem ve beklentidir.
•
Vali Bey’in kendisine şiar edindiği bir sözü vardır. Şöyle der:
“İnsan öğrenmeyi bıraktığı gün yaşlanır; öğrenmeyi terk eden kişi, yirmisinde de olsa, sekseninde de olsa yaşlıdır”. Bu sözüne sadık kalarak öğrenmeye ara vermemiştir.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünü bitirdikten sonra devlet vazifesine başlamış ama öğrenmeye devam ederek şu okulları da bitirmiştir:
2007 yılında Selçuk Üniversitesi SBE Kamu Yönetimi ABD Kamu Yönetimi Bölümünde Yüksek Lisans çalışmasını tamamladıktan sonra 2011 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni, ardından 2012 yılında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi SBE Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalında başka bir yüksek lisans çalışmasını tamamlamıştır. Ardından A.Ü. Adalet Bölümü’nü ve İktisat Fakültesi’nden mezun olmuştur. Halen ise Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki öğrenimine devam etmektedir.
•
Ezcümle:
Topraklarımızda, vatanımızda, devletimizde, milletimizde böyle valilerin olması o kadar doğal ki, aslında şaşırdığımıza şaşırmak lazım ama şaşırıyoruz işte.
Nasıl bir darbe yediysek hâlâ belimizi doğrultamıyoruz. Oysa millet olarak tevhid milleti değil miyiz? Kur’an milleti değil miyiz? Ve Müslüman bir millet değil miyiz?