Bizim meselemiz vardır
Bizim meselelerimiz vardır. Meselelerimizi ideal ve inancımız belirler. Bu çerçeveye göre dünyamızı ve ahiretimizi dengeleriz.
İnsan terazi gibidir. Bir gözü dünya, diğer gözü ahirettir. Dünya gözünü ahireti hesap ederek dengelemek lazım denilir.
İbadet bildiğimiz değer ölçülerimiz âdete dönüştü. Adet gereği yapar olduk. Hatta âdetimiz bile hasar almaya başladı. Belki âdete bile sadık kalınsa hayra dönebilir.
Siyasetten ekonomiye, kültürden sanata, günlük hayatımız içerisindeki bilumum işlerimizde yaptığımız her uğraşının bir tarafında mutlaka ahiretimiz olurdu.
Şimdi yok demiyoruz. Böyle demek haddimiz değil ama terazinin kefelerine bakmakta büyük fayda var. Şahsım bakıyor, ahiret kefesi hafif, dünya bir hayli ağırlaşmış.
Teraziyi dengede tutan insan sorumlu insandır. “Yükümlülüğünü bilen insanın yükü ağır” olur denilir. Çünkü sırtında hem dünyayı hem ahireti dengeli şekilde taşımak zorundadır.
Gündelik meselelerimizin başında siyaset daima durmaktadır. Memleketimizin ve milletimizin idaresi haliyle aklıselim sahibi her insanımızın önceliği konumundadır.
Türkiye olarak son iki yüz yıllık tarihimizde, son 20 yıldır ilk defa Haçlı Batının tekelinden kurtulup, kendi yağımızla kavrulmaya başladık.
Batı bir yandan, Batıya hizmette zerre kusur etmeyen ve onların siyasi kuruluşu olma vazifelerini harfiyen yerine getiren CHP ve bağlantıları olan partilerle terör örgütleri; bağımsızlığımıza, istikrarımıza karşı sürekli hücum halindedirler.
Meselesi olan insanlar bu hakikatin bilincindeler lakin esas farkında olması gerekenler sanki bir fanusta yaşar gibiler ve bütün yükü Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın sırtına yükleyerek; “Nasıl olsa Reis var” diye keyif çatmaktadırlar.
•
Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Ak Parti Genel Merkezinde il başkanları toplantısında uzunca bir konuşma yapmıştı.
Konuşmayı okuyunca meselesi olan bir zat olarak gönlümden şunlar geçti:
“Keşke bu konuşma kitapçık olarak basılsa da vekillerden genel merkez yöneticilerine ve teşkilatlara kadar bütün herkese okutulup, terazilerinin dengesine dikkat edilse.”
Konuşmadan bazı kısımları paylaşmak isterim.
“Milletin sandıkta verdiği mesajlara kulaklarımızı tıkamıyor, sandıkta tecelli eden iradenin rehberliğinde iç bünyemizde gerekli adımları atıyoruz.
Kolaya ve kolaycılığa kaçmadan, toptancı bir anlayışa tevessül etmeden, bakılmadık hiçbir nokta bırakmadan bu süreci titizlikle yürütüyoruz.
Her şeyin farkındayız. Selden kütük kapma telaşında olanları da çok iyi görüyoruz. Allah’ın izniyle bunlara aradıkları fırsatı vermedik, vermeyeceğiz.
Ne fitne kazanına odun taşıyanların oyununa geleceğiz ne de hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam edeceğiz.
Kardeşlik hukukumuza ve dava arkadaşlığımıza uygun şekilde partimiz bünyesinde farklı seviyelerde bayrak değişimini gerçekleştiriyoruz”.
Ezcümle Cumhurbaşkanımızdan gelsin:
“Siyasetin dalgalı denizinde gelgitler olabilir. Bunların tamamı geçicidir, dönemseldir. Asıl olan milletle gönül bağını muhafaza etmektir. Asıl olan milletin gönül tahtından aşağıya düşmemektir. Asıl olan 85 milyonun umudu olmayı sürdürebilmektir”.