Ahilik Sistemi Devam Etseydi
Ahilik sistemi devam etseydi yönetim katında kimler “Ahi Başı” olabilir ve kimler teşkilatın yöneticileri olabilirdi?
Günümüz siyasi partilerin hiçbirisi ahi teşkilatlarına yönetici yahut üye olamazlardı. Sebebini aklı erenler bilir.
Mesela alkol üreten, ürettiren, alan, satan, sattıran, içen, içtiren hiçbir resmi veya özel kurum yöneticisi, çalışanı Ahiliğe üye olamazdı.
Turizm ve medya adı altında, alkol-kumar ve toplum sağlığına zarar veren her türlü fiilin işletme sahipleri, idarecileri, çalışanları ile bu işi teşvik eden resmi ve özel kurum yöneticileri teşkilatın lanetine uğrarlardı.
Dolayısıyla gelin biz Ahilik kurumunu tarihi boyutuyla tanıyıp avunalım. Kapitalizm tapıcılığı, Ahiliği reddeden yüzyılımızın tedavisi imkânsız kanseridir.
“Hiç olmazsa bir zamanlar bu topraklarda şöyle bir medeniyet varmış ve işler haldeymiş” diyerek o medeniyeti hatırda tutalım.
•
13. yüzyılda temelleri atılan ve iyi ahlak, doğruluk, kardeşlik, yardımseverlik gibi yüce değerler üzerine inşa edilen Ahilik kurumu, yüz ağartan bir medeniyet projesi olarak 19. yüzyılda sonlandırılmıştır.
13. yüzyıldan başlayıp, 19. yüzyıla kadar manevi değerlerimizin, geleneklerimizin ve kültürümüzün koruyucusu olmuştur.
Bu teşkilat aynı zamanda sosyal dayanışmanın ve adaletin de teminatı olarak medeniyet tarihimize altın harflerle kazınmıştır.
Başta esnaf ve sanatkârlarımızın yanı sıra devlet ve yerel yöneticilerin toplumla olan ilişkilerinde; dürüstlük, güvenilirlik, hak ve hukuka riayet etme, iş ve meslek ahlâkına saygı, cömertlik ve güler yüzlülük gibi ilkeleri esas alarak uyguladıkları bir sistem olarak çalışmıştır.
Kırşehir’de Ahi Evran tarafından kurulan ve iktisadi, sosyal ve siyasi hayatı derinden etkileyen Ahilik teşkilatı, ahlaki açıdan iyi bir insan, dini açıdan iyi bir Müslüman, sosyal ve ticari açıdan ise meslek erbabı olunmasını esas saymıştır.
•
“Millet-devlet bütünlük yapımızın temel taşlarından biri olması gereken Ahilik, Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması sürecinde askeri, idari ve ticari vazifesinin yanı sıra milletimizin eğitimi, istihdamı, güvenliği gibi birçok ihtiyacı da karşılamıştır.
Ahilik; “Ahlak Okulu” olarak insanın her yönüyle yetişmesini sağlamıştır. Ahi teşkilatına katılanlara; “Fütüvvetnamelerde” belirtilen dini-ahlaki normlara sıkı sıkıya uymak şartı getirmiştir.
Doğruluk, güven, cömertlik ve tevazu gibi değerler, Ahiliğin temel ilkelerini oluşturmuş; esnaf ve sanatkârlarımız bu ilkeleri yaşatarak toplumda daha ahlaklı ve erdemli bireyler yetişmesine vesile olmuştur.
Ahilik, üretmeden tüketmeye, ihtiyaç fazlası tüketime, israfa, güçlünün zayıfı sömürmesine, haksız kazanca ve insanları kandırmaya karşı olan bir sistemin kurumudur.
Ezcümle:
İnsan ve İslam merkezli bu mirası yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak mümkün mü bilmiyorum.
Yalnız belki örnek olsun diye Ahilik kurallarını uygulayacak “ahlaklı kimselerden” müteşekkil bir deneme çalışması yapılabilir.
Hiç olmazsa yaşayan bir örnek olur.