Warlığım (!) armağan olsun WhatsApp’a (!)
Yakın gelecekte insanlık virüs şokunu atlatacak. Yeryüzü yeni bir kavgaya tutuşacak.
Virüsün yıkıcılığını tahribatını görmekten uzak iktidarlar -bazı ülkelerde muhalefet- ki başta ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya ve Avrupa Birliği ülkelerinde toplumsal muhalefet daha sert ve dönüştürücü olma ihtimalini barındırıyor. İnsanlar canlarına kast edenlere acımayacaklar.
Avrupa yeni bir Rönesans’a giriyor. Avrupa insan kültürü bu zemine elverişli bir ahlak kültürünü barındırıyor. Önümüzdeki süreç her yerde sert geçecek. Teknokrat/liberal iktidarların transhümanizme yenildiği süreçte kavganın adı doğru konmalı. Gelecek üzerine ideolojik kısırlığı aşan ve felsefi düşünceler üzerinden yükselen siyasal iktidarlar, transhümanizme karşı en çetin savaşı verecekler.
( Hüseyin Acarlar, yeni akit. 16 Nisan 2020)
Kartlar karıldı, insanlık PlayStation (oyun merkezi) düzeniyle tarihi hesaplaşmaya giriyor.
Rönesans’ın mirasçıları, bohem çığırtkanlık ile dünyaya özgürlük dersleri verirken kendi demokrasilerilerinin liberalizmin haz, hız ve doyumsuz Goleminin ağırlığı altında çökebileceğini düşünemedi.
Mutlak hakikat, kendi kader örgüsünü inkârcılarının boynuna doluyor. Ve çoğunluk bunu göremiyor.
Birkaç cins zekâ hariç 20. 21.yüzyılın filozofları ve onların öğrencileri; siyasetçiler ve aydınlar, insanın üretim - bölüşüm serüveninin geldiği süreçteki para ve teknoloji ilişkisini tahlil etmekte başarısız oldular. Solcu, sağcı, liberal, anarşist, topçu popçu vs… Slogan düzeyinde atomize ve segmenter yaklaşıma ötekileştirici ve kutuplaştırıcı: “Kahrolsun kapitalizm!” efemine beylik sloganlar ya da “piyasa-birey özgürdür. Neylerse güzel eyler”...
Liberalizmin kutsal elçisi (!) Filozof Friedrich A. Hayek:
“Piyasanın iç dengelerine ve özel mülkiyete saygı bireyi bağlayan yegâne kural olmalıdır. Piyasanın vatandaşlarca yapılacak kanunlarla düzenlendiği demokrasi bireysel özgürlükler için bir tehlikedir.”(Law, Legislation and Liberty, 1973) derken kimse şu soruyu sorma cesaretini göstermedi mi?
Ya bir ülkede halkın tercihleri daha güçlü ekonomik devletten öte, daha “sosyal” bir devletten, kolektif dayanışmadan, adil bir üretim bölüşüm ve paylaşımdan yana olursa bu demokratik PlayStation krizi aşabilecek mi?
Kleptemonik Klent mösyölere sormak gerekti;
Bu abrakadabra krize duçar olursa, düzeni devam ettirmek için liberal bir devletten tarihin tüm firavunlarının son tahlilde sığındıkları totaliter çarka rücu olur mu? Piyasa ekonomisi adı altında yutturulan neoliberal kapitalizm mi yoksa eşitlenmiş demokrasi mi? Hangisi tercihe şayan olacak? Şöyle de soralım kabaca; Mal, hizmet ve sermayenin serbest dolaşımı uğruna halkların iradesi çiğnenebilir mi?
İnsanlığa, asimetrik sosyolojiyle mühendislik yapan filozoflar sormak gerektir;
Piyasa halk iradesinden ve hukuktan üstün müdür?
Mutluluk ile zenginlik aynı şey midir? Günün sonunda refah ve huzur var mıdır? Ve “haz” “huzur” mudur?
İnsan, bir üretme/tüketme makinesi midir?
Para ve hak eşitlenebilir mi? Eşitse parası olanın hakkı vardır, olmayanın hakkı yok mudur?
Açgözlülük ve cimrilik gibi kusurlar birbirini iptal eder ve iyilik bu boşluktan doğar mı?
Olan şuydu;
Açgözlülük, haz ve hız ideolojisi öfkesini kustu.
Akıl tutulması şu ki bugün biyolojik yaşamı seven ve ölümü coronavirus tablosuyla dijital rakamlara indirgeyen totaliter kontrol sistemi, dört başı ahtapot kollarıyla insanlığı sararak yaşamını devam ettirmenin peşinde. Bunu incitmeden “yaratıcı korku güzellemesiyle” yapıyor WhatsApp örneğinde olduğu gibi:
“Siz özelsiniz” derken meali alisi aslında; “pis benciller benim tebaamsınız, benim malımsınız ” diyor.
“Siz daha iyisine layıksınız! “ derken yüce meali alisi; “siz soframa ne de yakışırsınız, durun hele size daha neler edicem ” diyor.
“ hizmet hep ücretsiz olacak “ derken yüce meali alisi “ Ula kırolar zaten sırtınızdan dünyanın parasını kazanıyorum” diyor.
“ Gizlilik kurallarını güncelliyoruz” derken yüce meali alisi “bütün verileriniz elimde kırolar biat edin. Ben devletler üstüyüm. Giderseniz köyü sataram ha!” diyor.
Karar vermek gerek. Şirket Devletlerin takibi mi Devlet şirketlerinin takibi mi iyi?
Bir ülkenin vatandaşlığı kadar reel ekonomide; Microsoft, Coca Cola ya da Mc Donald’s, WhatsApp vatandaşlığı” var. WhatsApp bunu teşhir etti. Liberal ekonominin Demokrasiyle eşit olmadığı ve galebe çaldığının ayyuka çıkmasıdır bu. İnternet bankacılığı üzerinden gelir durumu, paylaşımlardan düşünsel eğilimlere, konum durumundan bulunulan mekâna dair bir dizi bilgileri elinde tutanlar kontrol edebilecekleri küresel bir toplum tasarladılar
Devletsi yapılara, örgütlere boyun eğmeyen insanlık ateşinin ABD gibi Fransa gibi rasyonel aklın önde olduğu toplumlarda başkaldırıya dönüşmesi bu dipsel psikolojinin ürünü. Senato baskını, sarı yeleklileri birde bu baskı psikolojisine karşı okuma olarak anlamanın hiçbir mahsuru yok. Anı ıskalamamamız için “cambaza bak cambaza” algı operasyonundan kurtulmak gerek. Neticede tarihin henüz yazılmamış sayfalarını yaşıyoruz.
Bizde halihazırda ne oluyor evlerimize tren döşeyen bir firma aynı zarf ve yöntemle esnafın canına okuyup parsayı götürüyor. Neticede “yıkıcı etki” bu. “Kazan kazan” değil “kazanan hepsini alıyor” bu poker masasında.
Tüm reklamların meali alisi şu;
Yolunu şaşırmış avareler gibisiniz! Hemen alın sonra ödeyin, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayın, varlığınız armağan olsun ekonomik varlıklarımıza!”
Meseleyi tahlile devam için Pazartesi günkü yazımızı bekleyeceğiz.