Dedem Korkut’un Vatandaş Rıza’sı
Gürledi Dedem Korkut!
Ses perdesi cüsseden kalın, buğulu, diyaframdan dumanlı, üstelik basso. Görelim ne söylemiş, aydur:
Alp er tunga öldi mü
ıssız ajun kaldı mu
ödlek öçin aldı mu
emdi yürek yırtılur
Benden iyi bilen var midür
lafımda hilaf yok idür
Gördüm yalaka çok idür
Emdi yürek yırtılur
Tohumluk, rantsal yüz haritalı zab/it/lerin tezgâhına el koyduğu, her başını kaldırdığında tezgâhından aşırılmış hıyar resmi ile kendi silahıyla tehdide düçar, sesten titrek boydan ufak, ruhu sanırsın dünyadan ırak, gök ekini biçilmiş esbabıyla kabzımal paso vatandaş Rıza!
Dahi burada söylemiş, görelim ne söylemiş, aydur:
Dedem Korkut, tepedesin, hemi de yüksektesin.
Görmez misin bu vaktin akaçacıları senden aldıkları itibar ile hayvânât-ı tufeyliyye-i sâirenin kâffesinden ziyaden şâyân-ı istihkârdırlar. Onlar ki kendi cinslerinden bir hayvanın mesaisiyle yaşamaz; bizim gibi cinslerin omuzunda yükselirler. Hele omuzunda yaşadıklarına sümüklü, hırıltılı ve şırıklı salyalarıyla nimet bahşeden edaları yok mu? O lütuf ihsan eylemiş duruşları yok mu? Esas emdi yürek yırtılır. İlâve edeyim ki musâhabemizin ilm-i iktisad ile münasebeti yoktur izahının hikmeti ne ola Dedem Korkut?
Deli Setre Trol ağzını köpüklendirdi. Dedem Korkut’un yüzüne baktı, döndü Rıza’ ya dahi burada söylemiş, görelim ne söylemiş, aydur:
Aleykesselam ey ameli azmış, fiili dönmüş, kadir Allah ak alnına bela yazmış! …
Bu vatan Karun mabedi bankalarda, sıra dağlar gibi duranlarındır
Cehaletin tuğrası şaplaklık ensegahında, millete din satanlarındır.
Adalet ve hukukla tenis oynayan
Meydanda da din, camide siyaset haykıran
Hüdük ve kadük tipiyle hop oturup hop kalkan
Nihayetinde eşşek cennetini boylayan
Süper kıvırgan bezirgânlarındır
Eyttt efendi efendi! Efendi olasın, durduğun yeri bilesün
İmdi sosyal medyadan alplarımı toplar; Twitteri çadır eyleyüp, instegramı kılıç beyleyüp çiftesi eşkin, kendisi seçkin facebook ile bilincini şuurundan alırım. Feleğini şaşırır, kiliseye girüp selamünaleyküm, Camiye gidüp istavroz çıkartırsın. Haddini bilesün haddini.
Dedem Korkut’un ses vermeyen yüzüne baktı Rıza, döndü Deli Setre Trol’e. Dahi burada söylemiş, görelim ne söylemiş, aydur:
Oğlan oğlan ay oğlan Haramzada oğlan Altında dört çarpı dört aygırı aruk oğlan Kara polad öz kılıcı gedik oğlan Elindeki sünüsi sınuk oğlan Ağ tozlu yayı gide oğlan medyasında toksan okı seyrek oğlan Yanındağı yoldaşları çıplak fırıldak oğlan, gözleri çönge oğlan; Hem höykürür beğenmezssin hem size hizmete geldik deyu yalanı cebinde gezersun. Kargı dalı mızrağımı beğenmezsin Göğsünü delip göğe fırlatacak ALLAH’ı da mı bilmezssün?
Kemik bulmak için sürpüntü karıştırmak köpeklere yakışır! Mazide ne kibirli budalalar Hakkın mizanına bı hak deyip yüz çevirdiler, kızdılar, tepindiler, yaygaralar eylediler.
Bak imdi onlara. Kim istihza eyler, kim arzu ubudiyet eyler?
Tehevvür yerine tehzil, diş gıcırtısı yerine kahkaha, hiciv yerine alay kâim oldu. Her büyüklüğe karşı avâmın etvâr-ı muâmelâtı birdir: evvelâ anlayamaz kızar, sonra anlayamaz güler!
Sen sen ol sessiz atın tekmesi pek olur. Güldürmeyesun kendini! Haddini aşanın haddini veren Kadirul Mutlaktır.
Böğü Han SSK emeklisi hesapçı Kemalat, laf eyleyüm deyu daldı araya. Dahi burada söylemiş, görelim ne söylemiş, aydur:
O evladı ıyalımdan E’si omayan Keremi Yü-Lun Tigin, eylemiş bir hesab: Bin erkek deve getiresuz dişi deve görmemiş olsun. Bin de aygır getiresuz ki hiç kısrakla çiftleşmemiş olsun. Bin de koyun görmemiş koç getiresuz. Bin de kuyruksuz kulaksız köpek getiresuz. Bin de pire getiresuz demiştir. Ne olacak, yeni deste açın bu kadar basit. Buradan da vergi alasuz, müşkilatı çözesuz.
Vatandaş Rıza bakmış ki def ayrı yerden urur, ses ayrı telde, kopuz kırık yerlerde. Eylemiş son kelamını. Dahi burada söylemiş, görelim ne söylemiş, aydur:
“Azizu muhterem zat ve aliler! Cihân-dîde bir zat demiş ki:
Üdebâ, aslahahümu’l-lâhü ecmaîn, kurtlara benzerler: En körpesi en sivri dişli olur! Bu sözün isabetini bir kere de zât-ı ferzendâneniz ispat etmiş oldunuz. Bizim gibi kırpılacak postu kalmayan kûsfendân-ı gariban o kadar şiddet-i sibâ’âne ile hırpalanır mı? Diyeceğim Fazlası ile hikmetli ola. Lafım kısa sesim kısık ola. Hayırlar feth ola şerler def ola. Sapsarı ufuğa, namütenahi bakışlar ile bakarken kusurumuz var ki affola! Ancak Hüda bizden razı ola. Yoksa bu gidişle dünyayı eyledük harap. ahretimizi de eylerüz harap.