• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Halit Kanak
Halit Kanak
TÜM YAZILARI

Nevruz nedir?

21 Mart 2020
A


Halit Kanak İletişim:

21 Mart sabahı ilk tören İstanbul Valiliğinde yapılmış, Sayın Valiye Türkmen milli kıyafeti don - telpek (cübbe - başlık) giydirildikten hemen sonra yapılan tebrikleşmelerin ardından ana törenlerin yapılacağı Sultânahmet Meydanına doğru yürüyüşe geçmiştik. (Eskiden resmî nevruz kutlamaları Sultanahmet'te yapılıyordu sonra Topkapı’ya alındı.)

Yer yakındı. Yerebatan Caddesini geçtikten sonra, tören alanında protokol için hazırlanan sandalyelere başkonsoloslarla birlikte oturduk.

Protokol konuşmalarından sonra Türk Dünyasının değişik yörelerine ait gösteriler devam ederken, bir taraftan da canlı yayın için birtakım konuklarla kısa söyleşi yapılıyordu.

Yan yana oturduğumuz rahmetli Servet Kabaklı ile beni arka arkaya yayına aldılar.

Muhabirin "Nevruz nedir?" sorusuna, "kurt kılığına girmiş bir meleğin yol göstermesiyle, Türklerin Ergenekon'dan çıkışının adıdır nevruz" cevabını vermiştim. 

Ardından, her milletin tarihinde önemli kilometre taşları olduğunu, Türk tarihindeki en önemli kilometre taşlarından birisinin Ergenekon'dan çıkış olduğunu anlatmıştım.

Kısa söyleşi bitince telefonum hiç susmadı. Törenleri televizyondan izleyen arkadaşlarım ardı ardına arıyor ve kurt kılığına girmiş meleği soruyorlardı.

Sorular aynıydı "Bunu nerede okudun, kaynağın nedir, bize kaynak gösterebilir misin?” vs. şeklinde gidiyordu.

Benim de arayanlara cevabım hep aynıydı. Onlara "Arkadaşlar bu bir yerde yazmaz, dolayısıyla kaynağı da olmaz. İlla bir kaynak arıyorsanız beni gösterebilirsiniz" diyordum.

Öyle değil midir? Allah -u Teâlâ, Ergenekon'dan çıkışından yüzyıllar sonra Türklere İslâm’ın hizmetkârlığı ve sancaktarlığı görevini yaptırtmak için, Ergenekon'dan çıkışlarını bir kurt'a yol gösterterek yaptırmayı murâd eylemişse, bunun başka izâhı olamaz herhalde.

Türklerin kutladığı Ergenekon Bayramı pek çok kaynakta geçmektedir. Bunun en teferruatlısı, Harizm'de hüküm süren Müslüman Türk Devletinin uzun süre Hânlığını yapan Ebulgâzi Bahadır Hân'ın Şecere-i Terâkime (şecere-i Türk) adlı eserinde yer alır.

Türk Dünyasında Nevruz, Azerbaycan'da Ergenekon Bozkurt Bayramı olarak adlandırılırken, Altay Türkleri Cılgayak Bayramı, Gagavuz'lar ilkyaz, Karaçay - Balkar Türkleri Saban Toy, Kazak Türkleri Ulus Günü, Hakas Türkleri Ulu Kün, Başkurt Türkleri Ekin Bayramı, Türkmenler Teze Yıl, Kazan Türkleri ile Karakalpaklar Ergenekon Bayramı, Uygur Türkleri Yeni Gün derler.

Kazakistan Türkleri, Nevruz Bayramını 1930 yılında Sovyetlerce yasaklanana kadar kutladılar. 1991 tarihinde bağımsızlıktan sonra yeniden görkemli kutlamalar başladı.

Özbekistan'da genellikle mesire yerlerinde yapılan nevruz kutlamaları, dâvetçilerin 3 metrelik uzun zurnalarını (Karnay) çalarak halkı dâvet etmesiyle başlar, büyük kazalarda hazırlanan yemekler yenirken, şâirler Türk Destanlarını söylerler. Başta güreş, halatta yürümek (darbazcılıķ) olmak üzere değişik gösteriler sunulur milli bayramdır.

Kırgızlar bir hafta önce hazırlık yaparlar. Başay dedikleri yeni yılın ilk günü 22 Martın gecesinde avlularda yakılan ateşten genç ihtiyar herkes atlar.

Türkmenistan'da Oğuz Bayramı olarak da kutlanır. Çok zengin sofralar hazırlanır, başyemek büyük kazanlarda yapılan adına Semeni denilen buğday özüne un, şeker, su ilâve edilerek yapılan yemektir.

Azerbaycan'da ise vatandaşlar Nevruz’a birkaç hafta kala her çarşamba gecesi düzenlenen şenliklerle başlar, çeşitli oyun ve gösterilerle sürer gider.

Bu durumda birileri kalkıp bırakın şu İslâm öncesi âdetleri kutlamayı ve anmayı diyebilir. Ancak kültür, bir milleti millet yapan değerlerin bütünüdür diye tarif edilir. Yâni içinde binlerce yıllık bir geçmişi barındıran gelenek ve göreneklerdir. Nevruz da bu geleneğin bir parçası olarak kutlanmaktadır. Eğer biz sahip çıkmazsak PKK sahip çıkıyor.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) dört büyük halifenin de hazır olduğu bir grup Sahabe Efendilerimize sohbet ederken şöyle buyurmuştur. "Mısır'ın Fethi uzak değildir. Mutlaka fethedilecektir. Bu fethe mazhar olanlar oranın halkına iyi davransınlar, zirâ onlar benim akrabalarımdır" diyerek Müslüman olmayan Mısır halkına sahip çıkmıştı.

Biliyorsunuz Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Mısır hükümdârına "Kıpti'lerin büyük başkanı Mukavkıs'a..." diye başlayan tebliğ mektubunu Hz. Hatip (r.a.) adlı sahabeyle göndermiş. Mukavkıs da Peygamber Efendimiz'e hediye yüküyle birlikte beyaz bir katır (düldül) ve Mısır'ın en soylu ailesinden iki kız kardeşi hediye olarak göndermiş, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu iki kardeşten ismi Maria olan annemizle evlenmiş ve oğlu Hz. İbrahim Maria annemizden doğmuştu.

Dolayısıyla geçmişine sahip çıkanları küfürlükle, kâfirlikle suçlayanlar Peygamber Efendimiz'in (s.av.) bu örnek davranışını unutmasınlar.

Zaten "Kişi kavmini sevmekle suçlanamaz" diye buyuran Kâinatın Efendisi (s.a.v.) değil miydi?

Fakat geçmişte İslâm öncesi Türklerden bahsedenlere küfür damgası vururlardı. Hatta bırakın İslâm öncesini Osmanlı öncesinden bahsedenlere de aynı yaftayı yapıştırırlardı. Türküm demeye herkesin ödü kopardı.

Bundan dolayıdır ki yeni nesil, itikâdi mezhep imamımız Muhammed Maturidî'nin (rahmetullâhî aleyh), en büyük hadis âlimleri İmâm Buhâri'nin (rahmetullâhî aleyh), İmâm Tirmizî'nin (rahmetullâhî aleyh) Türk olduğunu bilmezler.

Şâh-ı Nâkşibendi Hazretlerini (k.s.), Yusuf Hemedâni (k.s.), Emir Külâl (k.s.), Mehmed Baba Semmasî (k.s.), Abdûlhâlık Gucdevâni (k.s.), Hoca Alâaddin Attar (k.s.), Ubeydullah Taşkendi (k.s.), Zengin Ata (k.s.), Hâkim Ata (k.s.), Mahmud Encir Fagnevî (k.s.), Necmeddin Kübra (k.s.) gibi yüzlerce Allah (c.c.) dostlarının Türk coğrafyasından olduğunu anlamazlar.

Konyalı Şâir Ziyâ Acar "Atsıza Mektup" adlı şiirinde güzel ifâde etmiş;

"Arap Arab'ı sevdi, Acem Acem'i

Türk Türk'ü sevince kızdılar Atsız

Zafer onlarındı, tüm hezimeti

Türk'ün hânesine yazdılar Atsız." Şiir uzayıp gidiyor.

Onun içindir ki kan bağımız olan devletlerle birlikteliğimizi daha da artırarak güçlü bir Türk Milleti yolunda ilerlememiz şart. Suudi Arabistan'ın, Mısır'ın ve BAE'nin hangi safta durdukları ortada. 

Unutulmamalıdır ki, güçlü bir Türk Milleti, güçlü bir İslâm coğrafyası ile mazlum ve mağdur milletlerin hâmisi demektir.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

İran-Turan farkı

Nevruz Türk Bayramı değil; eski mecusi İran Bayramıdır.

mete' yi de zülkarneyn sananlar var:

İmam Buhari de, Maturî de arabdır; türk değil. (ama yine de teşekkür,...)
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23