• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Reçak’ta ne oldu?

15 Ocak 2025
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

Reçak’ta ne oldu?

AYHAN DEMİR

Osmanlı tarihini okuyanlar iyi bilir ki, Arnavutlar ve Boşnaklar eğer isteseydi, şu anda yeryüzünde bir tane bile Sırp kalmazdı. Fakat hiçbir Müslüman Arnavut veya Boşnak, sebepsiz yere düşmanına, hele silahsız bir sivil ise saldırmamıştır, saldırmaz. Buna karşılık Sırplar, masum ve savunmasız insanlara bile, her zaman merhamet ve acıma duygusundan uzak olmuşlardır.

Sırpların, Srebrenitsa soykırımı ile noktalamak istedikleri, Bosna Savaşı’nda neler yaptıklarını tüm dünya biliyor. Fakat Kosova’da gerçekleştirdikleri soykırımları duyan, bilen pek yoktur.

1998-1999 yılları arasındaki Kosova Savaşı’nda, 8 binden fazlası Arnavut olmak üzere, 10 binin üzerinde Kosovalı katledildi. Bunların bin 300’ü henüz çocuk yaşta idi. Bu savaş esnasında, binlerce kadına tecavüz edildi

Kosova Savaşı’nda, 800 bine yakını Arnavut  olmak üzere, 1 milyondan fazla Kosovalı evlerini terk etmek zorunda kaldı. Kayıplara karışan bin 653 Kosovalının akıbetine dair hiçbir şey bilinmiyor. Bilinen tek bir şey var: Sırbistan, Kosova’da birçok katliam gerçekleştirdi. 

Sırpların Kosova’da gerçekleştirdiği katliamların doruk noktası, Priştina’nın 30 kilometre güneyindeki, Reçak’ta yaşandı. 15 Ocak 1999 tarihinde, Ştimle Belediyesine bağlı Reçak köyündeki 45 sivil erkek, çocuk, kadın ve yaşlı, “Kosova Kurtuluş Ordusuna (UÇK) yardım ettikleri” gerekçesiyle, Sırp ordusu ve paramiliter birlikler tarafından vahşice katledildi.

Sırplar, sabahın erken saatlerinden itibaren, Reçak köyünü ateş altına aldılar. Birkaç saat sonra köye girdiler. Bombardımandan kurtulmak için saklanan Arnavutlar, köy meydanına getirilerek, saatlerce işkenceye maruz bırakıldılar. Reçaklı yirmi dört sivil, bölge halkının Bebuşun Çukuru (Gropa  e Bebushit) dedikleri yere götürüldüler. Burada, yakın mesafeden, kurşuna dizilerek şehit edildiler. 

Reçaklı Halim R. Beqiri kardeşimiz şehit edildiğinde henüz 14 yaşındaydı. Haki M. Metushi amcamız 63, Avdyl S. Sejdiu dedemiz 99 ise yaşında şehit edildiler. Kadınlara bile merhamet etmediler. Hanumshahe B. Mehmeti ablamız 22, Sahide Metushi teyzemiz ise 61 yaşında şehadet şerbetini içtiler.

Yeğeninin yanı sıra, dört akrabasını kaybeden 71 yaşındaki Aziz Beqiri, bu soykırımın ramazan ayında ve tam Kadir Gecesi yapıldığını ifade ediyor. Soykırım kurbanlarının parçalanmış bedenlerini ve uzuvlarını gördükten sonra gecelerce uyuyamadığını da söylüyor.

Aziz Beqiri amcamız o gün yaşananları şu şekilde anlatıyor: “Öldürülenler ve katledilenler arasında çocuklar, yaşlılar ve kadınlar da vardı. Avluda bir kadın vardı, kocası ve iki kayınbiraderi öldürülmüştü. Kocası ve kayınbiraderlerinin peşine düştüğü sırada onu da öldürdüler.”

Sırplar, katlettikleri insanların cenazelerine bile merhamet ermediler, saygı göstermediler. Şehitler, Sırp güçlerinin kontrolünde, 12 Şubat’ta defnedilebildiler.

Reçak’taki bu katliam, olaydan sonra bölgeye giden, dönemin Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı-AGİT Kosova Misyon Şefi Büyükelçi William Walker tarafından tüm dünyaya duyurulmuştu. O gün yaşadıklarını “Hayatımdaki en üzücü olay” olarak nitelendiren Walker, “Gördüğüm kadarıyla, bir katliam ve insanlık suçuyla karşı karşıya olduğumuz aşikârdır” ifadesini kullanmıştı.

NATO’nun, Sırp saldırganlara yönelik havadan ve karadan müdahalesini içeren, ‘Müttefik Güç Harekâtı’ ancak bu katliamdan iki ay sonra 24 Mart 1999’da başladı. Olayla ilgili olarak sadece bir Sırp polis memuru yargılandı. Sırp polis memuru Zoran Stojanoviç, Birleşmiş Milletler Kosova Misyonu-UNMIK yargıçlarınca, 15 yıl hapis cezasına mahkûm edildi. Eski Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç, yargılama sürecinde öldüğü için, bu soykırım suçundan ceza almadı. 

Sırpların Kosova’da işlediği cinayetler bundan ibaret değil. Dahası var.

5 Nisan 1999’da, Skenderaj’a bağlı Rezalla’da ve çevre köylerde yaşayan 98 sivil Arnavut, yine Sırbistan ordusu ve Kosovalı Sırp paramiliterler tarafından infaz edildi. Sadece üç kişi, bu katliamdan sağ kurtulabildi.

17 Nisan 1999’da Poklek bölgesinde 54 sivil Arnavut, bir evin bodrum katında yakılarak, katledildi. Katledilenlerin yirmi dördü, altı ay ile 17 yaş arasındaydı. Aynı gün Eski Çikatova’da gerçekleştirilen bir başka Sırp katliamda ise 24 Arnavut sivil öldürüldü.

Ve daha niceleri…

Tüm olan bitenlere rağmen Sırplar, tıpkı Srebrenitsa’da oldu gibi, Kosova’da işledikleri soykırımı inkâr ediyor. Mesela, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç, soykırımı inkâr edip, “kurgu” olarak nitelendiriyor. Kosovalı Sırpları temsil edenlerin büyük bölümü de benzer görüşlere sahip.

Kosova Meclisi, Sırpların Kosova’da uyguladığı soykırımlarda hayatını kaybeden ve savaşta zarar gören Arnavutlar anısına, 15 Ocak tarihini “Soykırımı Anma Günü” olarak ilan etti. Bu soykırımları dünya kamuoyuna taşımak adına da dört yapraklı ve ortası siyah bir “kırmızı çiçek” sembolü tasarlandı.

Kırmızı çiçeğin her bir yaprağı, soykırımın farklı bir şeklini ifade ediyor: Vurulanlar, tecavüze uğrayanlar, etnik temizliğe maruz bırakılanlar ve Arnavut kültürüne ait objelerin yok edilmesi. Ortadaki siyah kısım ise, soykırıma maruz bırakılan çocukları, yaşlıları, kadınları ve erkekleri simgeliyor.

Rahmetli Aliya İzetbegoviç şöyle söylüyor: “Ne yaparsanız yapın, soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.” 

Öyleyse, nasihat tutalım: Bir daha yaşanmasın diye, unutmayalım, daima hatırlayalım.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

yıldırım bahadır

sayın yazar çok teşekkür ederiz, bu kadarını biz de bilmiyorduk dünya nerden bilsin, hutbe olarak okutulmalı ki önce Müslümanlar duysun anlasın ki Hristiyan'dan dost edinirse başlarına ne gelecek...

Okur

Sırplar Balkanların İsrailidir. İyilik nedir bilmezler. Tek bildikleri kan ve gözyaşı akıtmak.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23