• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Bıldır

01 Ocak 2025
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

Bıldır

AYHAN DEMİR

Hemen söyleyelim: Bıldır, geçen yıl demek. Türkçe.

Miladi takvime göre bir yıl daha geride kaldı. Yeni bir yıl başladı. Yılın ilk günündeyiz. 

Bitti mi gerçekten? Hâlâ emin değilim.

2024 yılı bize çok şey gösterdi, öğretti. Dönüp bakıyorum. İlk gördüğüm, geride bıraktığımız yıl, çok uzun sürdü. Ülkemiz ve milletimiz, yorucu bir yılın içinden çıktı. Öyle ki, zamanın durma noktasına geldiği günler yaşandı. Yıl boyunca, neredeyse her haber bülteni, “yine çok yoğun bir gündemle karşınızdayız” cümlesiyle başladı. 

Her şeyden önce: Birinci Cihan Harbi’nin, hem içerde, hem dışarda; bizim için devam ettiği bir yılı daha tamamladık. Soruyu duyar gibiyim: “Şimdi savaşta mıyız?” Evet, hâlâ savaştayız. Türkiye’nin ayağa kalkması ve kendine gelmesine karşı yürütülen bir savaş bu.

Geride bıraktığımız yıl boyunca, üzüntü nedenlerimizden birisi şu oldu: Tahammül sınırını aşan sayısız acımasızlığa ve alçaklığa şahitlik ettik. Kalbimize kıymık gibi batan ve asla unutamayacağımız görüntülere. Bazıları ise hâlâ devam ediyor. 

Suriye’deki Esad rejimi, kendi halkına zulmetti, katletti. İsrail, Filistinlilerin evlerini başlarına yıktı, on binlerce insanın canına musallat oldu. Komünist Çin’in Doğu Türkistanlılara yönelik baskılarını ve Budist Myanmar’ın Arakan’daki vahşetlerini de unutmayalım.

Geçtiğimiz yıl, kaybımız ve acımız çok oldu. Şehitler verdik. Pençe-Kilit Harekâtı bölgesine sızma girişimleri, kahraman polislerimize yönelik saldırılar, TUSAŞ’ın Kahramankazan’daki tesislerine yönelik terör saldırısı, HAMAS’ın siyasi büro başkanları İsmail Haniye ve Yahya Sinvar ile aktivist Ayşenur Ezgi Eygi’nin İsrail tarafından katledilmesi. 

Bazılarının, yine, ne söylediğini duyar gibiyim: “Bunlar bizi ne kadar ilgilendiriyor?” Bu soruya vereceğimiz cevap, nerede durduğumuzu göstermesi açısından, önemlidir. Kendimizi nereye layık görüyorsak, onu çekinmeden söyleyebiliriz: “Ne Şam’ın şekeri, ne Arap’ın yüzü.” Veyahut “Mümin, müminin kardeşidir.

Geride bıraktığımız yılın, nadir, sevindirici haberlerinden bir tanesi Aralık ayında geldi. Suriye’de, yıllardır devam eden büyük mezalim ve kıyıcı mezhepçilik son buldu. Suriyeli devrimciler, İdlib’ten Şam’a uzanan hattı özgürleştirerek, diktatör Beşşar Esad’ı devirdi. Böylelikle 53 yıllık ‘Baas rejimi’ tarihin çöp sepetindeki yerini aldı. 

Yeni Suriye yönetiminin inşa sürecinde ve yönetiminde, ülkemiz, baş aktörlerden bir tanesi. Bakanlar, valiler, askeri yönetimde yer alan birçok isim Türkiye’de yaşamış, eğitim görmüş ve Türkçe bilen isimlerden oluşuyor. Aynı evin evlatları olan Antep ve Halep yeniden bir araya gelecek. Halep, yeniden Antep’in çarşısı olacak. İstanbul-Şam ittifakı, eskisinden daha kuvvetli bir şekilde, yoluna devam edecek inşallah. 

Devam edelim.

Bir diğer şahitliğimiz: Ahlâk buhranı ve vicdan tutulması yaşayan kimselerin, geçtiğimiz yıl hafife alınmayacak bir sayıya ulaşmasıdır. İki yaşındaki Sıla bebeğin başına gelenler, sekiz yaşındaki Narin kızımızın hepimizi kahreden akıbeti.

Hazır konu bebeklerden açılmışken: Yılın ilk gününde, yeni yılın ilk bebeği haberleri yapılır. Bu bebekler, ertesi gün unutulup gider. Aklımızda ve gönlümüzde tek bir cümle kalır: “Vatana ve millete hayırlı olsun!” 

Başkaları ne anlar, nasıl anlar bilemem. Ben bunu, vatana ve millete bağlılık olarak anlıyorum. İşte bu bağın, bazı kimselerde zayıfladığına şahitlik ediyoruz. Birçok açıdan ‘taraflar’ arasındaki ayrılık derinleşti, neredeyse düşmanlık haline geldi. Belki, Allah saklasın, birbirimizi öldürmüyoruz, fakat ağır yaralıyoruz. 

Bizim fikrimiz ve duruşumuz bellidir: Türkiye, gidenlerin kalanlara bıraktığı, kutsal emanettir. Emanete titremeyen, hasımlık eden bir kimseye ne diyebiliriz?

Bir başka tespitimiz: Bencilliklerin arttığı; halden anlamayan, hırs yapan, sadece kendisini düşünenlerin hızla çoğaldığı bir yıl yaşadık. Yalnızca kendi menfaatini hesaba katanlardan dolayıdır ki, ilerleyişlerin büyük bölümü yapılan işlerle değil, kurulan ilişkilerle oldu. Bu konuya dair örnek vermeye gerek olmadığını düşünüyorum.

Şunu da söylemek isterim: 2024, kaybedeni bol bir yıl oldu. Bugüne kadar risk almadan ilerleyenler, böyle bir yürüyüşün artık pek mümkün olmadığını net bir şekilde görüyorlar. Rusya, Amerika, Avrupa Birliği, Yunanistan ve İsrail.

Her başlangıcın bir bitişi vardır. Artık bitirelim. 

Kendimize şunu soralım: Bu bizim kaçıncı yılımız? Hayat bir yolculuktur. Akıp giden yıllar ve yollar. 

Bir soru daha: Yolunu bulmak, bize evvela neyi çağrıştırıyor?

Geçici dünya yolculuğunda; vaktimiz dar, mesuliyetimiz ağır. Fakat inanmak, bütün zorlukları sıfırla çarpacak güçtedir. Türkiye’ye inanıyor, Türk milletine güveniyoruz. Aziz milletimiz ve mübarek vatanımız, inşallah, bu yıl daha güzel günler görecektir. 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Şeref

"Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler " N.Hikmet

Aziz

Ayasofya ve Emevi Camii tamamdır. Miladi yeni yılda Kudüs’te buluşup Mescid-i Aksa’da sabah namazı kılmak nasip olur inşallah.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23