• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Osman Aydın
Ali Osman Aydın
TÜM YAZILARI

Okuryazarlar nerede?

11 Ocak 2025
A


Ali Osman Aydın İletişim: [email protected]

Okuryazarlar nerede?

ALİ OSMAN AYDIN

Tarihi Rami Kışlası, uzun süre toptan gıda satış yeri olarak hizmet vermişti. Talebe iken otobüsle yanında geçerken o köhne, karmaşık manzarayı izlemek zorunda kalırdık. Çok sonra 2. Mahmud’un orada Asakiri Mansurei Muhammediye askerlerine bizzat atış talimi yaptırdığını okuduğumda, o manzara beni daha da üzmüştü.

Neyse ki iki yıl önce Kültür Bakanlığı tarafından, çok isabetli bir kararla toptancılar başka bir yere taşınarak, bu tarihi kışla restore edildi ve harika bir kütüphaneye çevrildi. Gidip gördünüz mü bilmiyorum.

Rami Kışlası 36 bin metrekare kapalı, 51 bin metrekare yeşil alana sahip devasa bir yer. Ayrıca 4 bin 200 kişilik oturma kapasitesiyle de "İstanbul'un en büyük kütüphanesi" unvanını elinde bulunduruyor.

Konu kütüphaneler olunca istatistikler dikkatimi çekiyor. Kütüphanelere kaç kişi giriyor, ne kadar kitap ödünç alınıyor, bunlar benim için merak konusu. Çünkü bir toplumla ilgili çok önemli bilgiler veriyor bu sayılar.

Tamam, bir toplumda herkesin deliler gibi okuması hiç gerçekçi bir beklenti değil, dahası böylesi bir durum toplum davranışlarına da uygun değil. Toplumda “okuması” gereken kişilerin okuyup okumadığı, okuyorlarsa ne ve ne kadar okudukları daha önemli meselelerdir bana kalırsa.

Yani öğrencin-öğretmenin okuyor mu, akademisyenin okuyor mu? Toplumun yükseköğrenim sahibi insanları okuyor mu? Mühim olan budur! Herkesi okuryazar yapmak zannedildiği gibi gerekli bir hedef değil bence. Bakmayın okuryazarlık oranları üzerinden Osmanlı'yı gömüp, erken cumhuriyet dönemi politikalarını göklere çıkaranlara.

Herkesin okur yazar olması yani eğitimin yatay eksende ilerlemesi zannedildiği gibi hayat kurtarıcı bir şey olsaydı Türkiye şu an sosyal bir türbülans yaşıyor olmazdı.

TÜİK verilerine göre; Türkiye’de okuma yazma bilen oranı % 97,6. Üniversite mezunlarının oranıysa % 24,6.

Yani neresinden baksanız 20 milyon insan demek bu. Hollanda nüfusundan fazla… Bunun asgari % 10'u İstanbul'da olsa, 2 milyon insan demek!

Siz Türkiye’ye baktığınızda okuryazar oranı Arş’a çıkmış bir toplum görüyor musunuz? Hani okuryazar olmak gelişmişliğin yegâne kıstasıydı? Hani okuma yazma oranı bugünkü kadar olmayan atalarımız cahil cühela insanlardı!

1950’lerde Türkiye’de okuryazarlık oranı taş çatlasın % 30’u biraz aşmıştı. 1950’lerde mi cemiyet daha güvenilir ve huzurludur sizce, yoksa bugünün cemiyeti mi? Normal şartlarda bu kadar eğitimli insanın olduğu bir toplumda insanların birbirlerine daha saygılı olmaları gerekmez mi? Demek ki bu şekilde bir okuryazar takıntısının hiçbir anlamı yok.

Amacım okuryazar kritiği yapmak değildi ama mesele mecburen buraya geldi. Ben aslında Rami Kütüphanesinin bazı istatistiklerini paylaşmak istemiştim. Çünkü açıklanan sayılara göre iki yıl içinde Rami Kütüphanesi toplam 6 milyon “ziyaretçiyi” ağırlamış. Bu “ziyaretçi” ifadesinden de hiç hoşlanmıyorum konu kütüphane olunca. Ama yine de bu çok büyük bir sayı. Neredeyse Ankara nüfusu kadar okuyan insan!    

Benim asıl dikkatimi çeken iki istatistikten biri, 2 yılda Rami Kütüphanesinden 200 bin kitabın ödünç verilmiş olması… Diğeri de 2024 yılında sadece 33 bin yeni üye yapılmış olması.

200 bin kitabı siz nasıl değerlendiriyorsunuz bilmiyorum ama yukarıda iyimser bir tahminde 2 milyon civarı olabileceğini söylediğimiz İstanbul’daki üniversite mezunu sayısını baz aldığınızda yıllık 100 bin kitap çok az değil mi? Bu azlık üniversite mezunlarını baz aldığınızda ortaya çıkanı, bir de yüzde yüze yakın okuryazar oranı üzerinden hesap edin! Bu oran 6 milyonun % 3,33’ü ediyor. Çok çok az geldi bu bana.

6 milyon ziyaretçiye karşılık 33 bin üye ise % 0,55 gibi bir orana denk geliyor. Hakikaten bu 6 milyon, kelimenin tam anlamıyla “ziyaretçiymiş” demek ki!

Daha önce kütüphanelerin daha çok YKS öğrencilerinin ders çalışma alanı olarak kullanıldığını yazmıştık. Bazı kütüphanelere yetişkinleri almıyorlar bile. Hâlbuki ders çalışma mekânı ayrı bir şey, kütüphane ayrı bir şey. YKS soru bankası çözecek öğrenci için kütüphane inşa etmek israf. Muhtemelen Türkiye’deki diğer yerler gibi Rami Kütüphanesinin de paylaştığı istatistiklerin önemli bir kısmını, sözünü ettiğimiz bu öğrenci profili oluşturuyor.

Kütüphane müdavimliğinin yetişkinler arasındaki oranı ne kadardır bilmiyorum. Bunu bir araştırmak gerekir. Zannediyorum bu oran düşüktür. Yetişkinler arasında, hiç değilse yükseköğrenim görmüş olanlar arasında bu oranı yükseltmenin yollarını aramak gerekir.

Şehirlerimizin her yerinde gayet nitelikli kütüphaneler inşa ediliyorken, oraları üniversiteye hazırlanan gençlere terk etmek bana hiç doğru gelmiyor.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

İzmirli öğretmen

Kafeler hep kız erkekle dolup taşıyor. Kefere müfredatına maalesef dokunulmadı. Yetişen nesil otomatikman CHP'li, sorumsuz, sorunlu.

Abdullah

Yıl olmuş 2025, herkes istediği kitaba, dergiye telefonundan ulaşabiliyor. Kütüphaneye neden gitmiyorlar diye bir soru 50 yıl öncenin sorusu. Ben istediğim kitaba bir tıkla ulaşabiliyorken neden kışta, soğukta, yol parası da vererek kütüphaneye gideyim?
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23