• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

YSK yetkine sahip çık, şarlatanlara fırsat verme!

07 Haziran 2018
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

17 Aralık FETÖ darbesinden sonraki milletvekili seçimlerinde kafa karıştırmak için, “Oy ve Ötesi” ismi ile piyasaya çıktılar..

Sözümona, “tarafsız, hiçbir parti ile irtibatı olmayan, seçim sonuçlarının güvenilir olması amacı ile çalışan gönüllüler” olarak kendilerini tanıttılar..

Referandumdaki adları “Hayır ve Ötesi” olunca, zihniyetleri deşifre oldu..

Hayır için çalışıyorlardı..

Başaramadılar..

Şimdiki seçimde ise, yine kimlik değiştirmişler..

Bu sefer yeni adları, “Sensiz Olmaz” imiş..

Önceki seçimlerde de kısmen masaya yatırmıştık..

Sahte müşahit kartları dağıtıldığını, irtibatta oldukları partilerden aldıkları boş müşahit kartlarını kafadengi adamlara dağıtarak, istedikleri sandıkta müşahitler icat ettiklerini yazmıştık..

Hatta dağıtılan kimlik bilgileri bölümü boş, ama düzenleyenin imzasını taşıyan boş müşahit kartlarının fotoğraflarını yayınlayıp, YSK’yı göreve de davet etmiştik..

Seçime birkaç gün kaldığı için, YSK talebimize pek itibar etmemişti..

Bu sefer günler öncesinden uyarıyoruz..

İşin içine, eskisine oranla, daha yoğun şekilde barolar da katıldıkları için, seçime şaibe karıştırmak isteyenlerin oyunlarına karşı, YSK’yı tekrar göreve çağırıyoruz..

Ankara Barosu’nun internetteki ana safyası, “Sensiz olmaz” ile açılıyor.

İstanbul Barosu’nun ana sayfası yine aynı sloganlarla açılıyor.

Diğer birçok baro da, aynı sloganlarla çalışmalarına hız vermiş durumdalar..

Nedir “Sensiz olmaz” olayı?

Tamamen kanunsuz, tamamen hukukdışı bir oluşum..

Parti deseniz, parti değil.. Dernek deseniz, dernek değil.. Vakıf deseniz, vakıf değil.. Kamu kurumu deseniz, o hiç değil. 

Nerde tabela partisi var, ona yanaşıyorlar, “Ver abi ordan 50 bin boş müşahit kartı” diyorlar.. 

Alıyorlar..

Boş olarak adamlarına dağıtıp, “Hangi sandığı karıştırmak isterseniz, o sandıkta görevli imişsiniz gibi boş müşahit kartını doldurur, gerekeni yaparsınız” diyorlar..

Bu usûlle çalışıyorlar..

Önceki seçimde, bu çalışma usullerini, fotoğrafları ile belgeledik..

Şimdi büyük ihtimalle aynı taktiği, 24 Haziran’da tekrarlayacaklar..

Şimdiden YSK’yı uyarıyoruz..

16 Nisan referandumunda, YSK üyelerini suç işlemiş olmakla itham edecek kadar ileri gidenlere bu seçimde hadleri bildirilmezse, çok daha farklı iftiralarla karşımıza çıkacaklarını, şimdiden müjdelemiş(!) olayım..

Aslında olay ne?

Seçimin güvenliği kimden sorulur?

YSK’dan.. Güvenlik güçlerinden..

Kanunlarda, yönetmeliklerde, uluslararası sözleşmelerde, “Sensiz olmaz” diye bir gruba verilmiş görev var mı?

Yok..

Siyasi partiler seçime giriyorlar..

Cumhurbaşkanı adayları var..

Hem siyasi partiler, hem de adaylar, zaten sandık kurulunda müşahit bulundurabiliyorlar..

Dolayısı ile, seçim sırasında bir usûlsüzlük olursa..

Müşahitleri aracılığı ile itiraz edebiliyorlar, talepleri yerine getirilmezse, tutanak tutturabiliyorlar..

Seçim güvenliği ise sorun; YSK başta.. İlaveten güvenlik güçleri.. Ve siyasi partiler ile adayların kendi müşahitleri de olmak üzere, güvenliği sağlayacak görevliler, kanunlarda zaten düzenlenmiş..

Bunun dışında yerden biter gibi, kim oldukları belirsiz grupların sandık bölgelerinde olaylara müdahil olmalarına imkan veren bir düzenleme de olmadığına göre..

Baroların da dahil olduğu bu tezgah ile, ne yapılmak isteniyor?

“Seçim güvenliği” adı altında, fırsatı yakaladıkları yerlerde, seçime şaibe karıştırmak isteniyor.

Yoksa bunlara ne ki, seçime giren partilerin müşahitleri orada dururken, onlar kraldan fazla kralcılığa soyunup, “Seçimdeki usulsüzlükleri tespit edeceğiz” diyorlar?

Bunlara ne?

Seçime onlar mı giriyor?

Hem “Tüm partilere eşit mesafedeyiz” diyorlar. Hem de partilerin kendi müşahitlerinin ötesinde, seçime müdahil olmaya kalkışıyorlar..

Yanlış anlaşılmasın..

“Sandıklar boş kalsın. ‘Saldım çayıra, Mevlam kayıra’ mantığı ile, bir seçim yapalım” demiyorum..

AK Parti’si, CHP’si, İyi Parti’si, HDP’si, SP’si..

Sandıkta temsil ediliyorlar mı?

Ediliyorlar..

Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun’un 24. maddesinde, bu partilerin temsilcilerinin sandık kurulundaki hukuki statüleri düzenlenmemiş mi?

Düzenlenmiş..

O zaman, “Sensiz olmaz”a ne düşer?

Mübarek günde onu söylemeyelim..

• 

YSK yetkilileri diyecekler ki, “Biz ne yapabiliriz?”

En basitinden söyleyeyim..

İstanbul barosu kendisine durumdan vazife çıkartmış.. Bir kitapçık yayınlamış.

Kapakta, “Her okulda bir avukat” başlığı var..

Kitapçığın hazırlanma masrafları, kamu kasasından..

Önsözde de şöyle deniliyor:

“Sandık kurulu üye ve müşahitler ile seçmenlerin seçim günü yaşayacağı hukuka aykırı uygulamalara karşı, avukatlar olarak işlem ve eylemlerin usul ve yasaya uygun yapılmasını temin etmek amacıyla bu kitapçık hazırlanmıştır.”

YSK alsın bu kitapçığı, incelesin, kararını versin..

Sandık kurulu üyeleri, müşahitler ve seçmenlerin sandık bölgesinde bulunma hakkı, kanunda düzenlenmiş iken..

Kanunun neresi, avukatların seçim sandıklarının olduğu okullarda bulunabileceğini düzenliyor?

Olayı somutlaştırayım..

Çünkü uyanık barolar, “Vatandaşın seçimi izlemesi suç mu” diyecek..

Vatandaşın seçimi izlemesi suç değil..

Ama, kendi ikametgahının bulunduğu yerde suç değil..

Avukatlar için genel bir yetki varmış gibi, avukatlar sandık kurulu üyesi imiş gibi, kanundan doğan bir görevi varmış gibi, “Her okula bir avukat” diye kampanya başlatırsanız.. 

Bunun kontrolünü de, YSK veya partilere değil de, ne idüğü belirsiz oluşumlara bırakırsak, seçimde güvenliği sağlamış olmak bir yana, tam aksine seçime şaibeyi kendi elimizle karıştırmış oluruz.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23