• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Keşke sadece yapılacak işin parasını söke söke alsalar!

01 Temmuz 2021
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

 

Devasa bir kentsel dönüşüm yapacaksınız.

Bir çırpıda, 500 bin insanı, deprem tehlikesinden, elinizden geleni yapıp, insanın gücünün yettiğince kurtarabiliyorsanız, kurtarmış olacaksınız.

Bu sayı, İstanbul’un nüfusunun % 3’ü demek..

Ki..

Muhalefet partileri bile, “Yalan söylemeyin.. Ne 500 bini.. En azından 3 milyonluk bir şehir kurulacak, Kanal İstanbul’un iki yakasına” diyor..

Muhalefet partilerinin verdiği 3 milyonluk sayıyı dikkate alacak olursanız..

İstanbul’un % 20’sinin can güvenliğini, depreme karşı bir anlamda garantiye alma noktasında insani olarak elinizden gelenin tamamını yapmış olacaksınız..

İstanbul’un nüfusunun % 20’si Kanal İstanbul’un iki yakasına göç edecek..

Göç edenlerin İstanbul içindeki evleri de, eğer sağlam ise, daha az sağlam binalarda oturanlar tarafından kullanılmaya başlanacak.. 

O boşaltılan binalar sağlam değil ise, adeta doğal kentsel dönüşüm yaparcasına, yıkılıp, yeşile daha saygılı, depreme dayanıklı binalar yapılacak..

Böyle bulunmaz bir fırsatı, ben İstanbul Boğazı’ndan geçecek gemilerin bizlere yaşatabileceği sorunlardan, Kanal İstanbul vasıtası ile kurtulmaktan daha önemli görüyorum..

Bir kanal inşa edilecek..

Karşılığında da, işi yapan parasını alacak..

Tabii ki, 100 TL’lik iş yapıp, 200 TL almasın..

Böyle bir tehlike varsa, CHP’liler de meydana çıksın, İP’liler de meydana çıksın, hatta AK Partililer de meydana çıksın..

Ama temelinden Kanal İstanbul’a karşı çıkıp..

“Biz bu kanalı gerekli görmüyoruz. Yapılacak olursa da, parasını ödemeyiz” derseniz..

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da..

Haklı olarak hukuki durumu size izah eder, “Söke söke alırlar” der..

Cumhurbaşkanı’nın sözü, “Biz 100 TL’lik işi, 200 TL’ye yaptıracağız. Biz gitsek bile, siz gelseniz bile.. 100 TL’lik işe, 200 TL’yi söke söke ödeyeceksiniz” anlamında değil.

“Biz bu işi, en ucuza yaptırıyoruz. Bunun için geceli gündüzlü çalışıyoruz. 100 TL’lik işi, belki de 90 TL’ye yaptırmanın, 85 TL’ye yaptırmanın arayışı içindeyiz. Bu vesile ile, depreme karşı tedbir anlamında, kentsel dönüşüm açısından edineceğimiz kâr ise, fazladan bizim bir menfaatimiz.. Dolayısı ile, 100 TL’lik işi, 90 TL’ye, 85 TL’ye yapan müteahhit de, yaptığı işi gösterip, fiyatının da piyasa fiyatlarının altında olduğunu ispatlayıp, iktidarda kim olursa olsun, yaptığı işin karşılığı olarak, söke söke parasını alır” diyor..

Bu kadar uzun anlatmıyor..

Çünkü lafın tamamı, aptala anlatılır..

Maalesef ki maalesef, karşısındaki muhalefet partilerin yöneticileri de, tam bu sıfatı hakediyorlar ki..

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu söylüyor.

O susuyor..

İyi Parti Genel Başaknı Meral Akşener söylüyor: “Paraları ödemeyeceğiz.”

Tam bu noktada..

Milliyetçilik damarları da kabarıyor..

Milliyetçiliğin m’sinden haberi olmayan Kemal Kılıçdaroğlu, şunu söylüyor:

“Yabancılara da ‘Türkiye’den paranızı söke söke alırsınız’ demişsin. Bize sökmez Erdoğan!”

Kılıçdaroğlu’nun aklını çelen, insan hakları hukukçusu geçinen Kerem Altıparmak olmalı..

O da, şöyle diyor, şecaat arzeden merd-i Kıpti misali:

“AİHM kararı oldu mu, uygulamamak için ‘Biz kendi hamlemizi yapar, yolumuza devam ederiz’; yabancı şirketlerin alacağı oldu mu ‘Söke söke alırlar.’ AİHM’e dediğinizi uluslararası tahkime neden diyemiyorsunuz o zaman? Orada da hamlemizi yapalım söke söke alamasınlar hadi!”

Adam “insan hakları savunucusu” geçiniyor ama, “hak”ın h’sinden haberi yok.

Erdoğan, Türkiye’de 40 bin kişinin katili olan terörist elebaşının heykelini dikeceklere destek mahiyetinde ve hukuk adına yüzde yüz yanlış olan kararı veren AİHM’e, “Tanımıyorum sizi” diyor..

Çünkü AİHM siyasi karar verse bile..

Türkiye’yi korkutsa bile..

Tehdit etse bile..

Siyasi karar verdiğini biliyor.

Ve sonrasında ikinci adamı atmaya cesaret edemiyor.

Nitekim, Selahattin Demirtaş için tahliye kararı verilmesi yönünde karar çıkartan AİHM, Mart ayından sonra Türkiye için daha değişik kararlar da alacaktı, iddiaya göre..

Mart ayında, şurdan ihraç edilecek, burdaki üyeliği sona erdirilecekti..

Pabuç artık pahalı idi, hani..

Ne oldu?

Mart geçti.. Mayıs geçti.. Haziran geçti..

Türkiye’deki AB uşaklarının inadına..

Erdoğan, “Biz haklıyız” dedi.. 

“Kimsenin hakkını yemedik. Bizim askerimize kurşun sıkanların heykelini dikecek olanları cezaevine tıktık, orada yatıyorlar. Onların tahliyesini isteyenlere de, ‘Zırt Erenköy’ dedik, deriz” cevabını verdi..

Halep orda ise, arşın burada..

Haydi gelsinler, Selahattin Demirtaş’ı cezaevinden çıkartsınlar, güçleri yetiyorsa..

  Kaldı ki.. 

O AİHM’in; RP’yi kapatma davasında, nasıl ahlaksızca karara imza attığını iyi biliyoruz. FP’yi kapatma davasında, ne oyunlar tezgahlandığını, unutmadık.

Başörtü yasağında, nasıl bir zalimliğe imza attıklarını bilmiyoruz sanmayın.

O yaptıkları ahlaksızlıkları çok iyi bildiğimiz için, bir yenisini yapmalarına Erdoğan iktidarı izin vermiyor, ve meydan okuyor..

Pekiii..

Adam gelmiş, İstanbulluların depremden de kurtulmasını sağlayacak imkanlar oluşturan Kanal İstanbul için para koymuş. Emek koymuş. Kanalı açmış, Türkiye’ye para kazandırmış. Depreme dayanıklı binaların yapılarak, İstanbul içindeki depreme dayanıksız evlerin tahliyesi için de zemin hazırlamış. Bu adama “Paranı vermiyorum” derken, ne savunma yapacaksınız?

Yarın yapacağınız savunmayı bugünden söyleyin de, hukukçular sizin yüzünüze tükürsünler..

AİHM’in Demirtaş kararı, siyasi bir karar.

Kanal açıp, para harcayan adamın alacağı, siyasi bir karar mı ki, “Ödemiyorum” diyeceksiniz?

Her şeye rağmen, neye gülüyorum, biliyor musunuz?

Avrupa ile entegre olmayı sürekli bize dikte etmeye çalışan.. 

“Hukuk” diyen.. “AB ilkeleri” diyenler..

Hatta Cumhuriyet’in ilk yıllarında, “Uygar batı medeniyetinin hukuk sitemini almalıyız” diyenler..

Şimdi.. 

Sadece Batı hukuk sisteminde değil.. Devlet yapısı kurmamış topluluklarda bile en temel kural olan, “İşin karşılığı ödenir” kuralını, rafa kaldırmaya kalkıyorlar..

Ve esas acıklısı..

İşi yapan şirketin parasını ödememe tehdidinde bulunan ve “Milliyetçi Erdoğan’a bak. Bizi yabancı hukuktaki tahkimle korkutuyor” diyenlerin..

Dinlisi, dinsizi herkesin “hak” olarak kabul ettiği bir konuda “Uymayız” demelerine rağmen.

Konu..

“Hak” olmayan “eşcinselliğe” gelince..

AB’nin, ABD’nin payandası olup, “Eşcinsellere ayrıcalıklar tanıyan İstanbul Sözleşmesi’ni feshedersek, batı bizim canımıza okur” diyorlar..

Kalkıp Danıştay’a dava açıyorlar..

Kimbilir, Danıştay’ın nihai kararından sonra da, AİHM’e giderler..

İbneliğe gelince, AİHM’e giderler..

Türkiye’ye kanal kazandıracak işe gelince, “Hukuku paspas ederiz” diye tehditler savururlar.. 

Yazıklar olsun size.. Lanet olsun sizlere.. 

Hakeden müteahhidin parasını ödememeye cesaret edebiliyorsunuz da..

Türk toplumunun ahlakını bozacak batının tehdidi niteliğindeki eşcinsellik dayatmasına, meydan okuyamıyorsunuz..

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Şuayıp

Devletine ,milletine bu kadar yabancı bir muhalefet örneği dünya da yoktur.

Vatandaş

Kanal yapmadan da kentsel dönüşüm yapilamazmi?
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23