Ekrem İmamoğlu’ndan Akit’e ceza üstüne ceza!
2 Temmuz 1993’te, Sivas-Madımak’ta bir yangın..
Göstericilerin saatler süren haklı protestoları devam ederken, Sivas valisi Naci Karabilgin’in (SHP-CHP Genel Başkanı Erdal İnönü’nün özel kalemi idi) dirayetsizliği sonucu..
30. yılında bugün bile bulunamayan bir provokatörün otelin perdelerini tutuşturması..
Ardından otelin yanmaya başlaması..
Ve otelde vefat eden 33 kişi üzerinden 30 yıldır dindar insanların üzerine atılan karalamalar..
Oyun içinde oyun..
Bulunamayan gerçek sorumlular..
CHP’nin koalisyon ortağı olduğu bir hükümet döneminde çıkan yangının, dindar insanlara fatura edilmesi..
Sorumlu diye dindar insanların gösterilmesi…
Ardından da, 5 Temmuz’da Başbağlar katliamına, Madımak’taki olaylarının gerekçe gösterilmesi..
Neresinden bakarsanız, karanlık mı, karanlık olaylar..
Bugün dahi çözülemeyen, failleri bulunamayan, derin operasyonlar..
Tarih tekerrür ediyor.
Çünkü ibret alınmıyor.. Ders çıkarılmıyor. Failleri yakalanmıyor..
30 yıl önce, Madımak’ı yakıp, dindar insanların üzerine karalar çalanlar..
Bugün de, Akit binasındaki yangın üzerinden, Akit mağdur olduğu halde, Akit’e suçlama yapmaktan utanmadılar..
“Arşiv belgelerini yaktılar.. belgeleri yaktılar” iftiraları ile 30 yıl önceki senaryolarını tekrarladılar…
Oysa Akit’in arşivinde zarar gören ne var ise, Akit aleyhine değil, derin devlet aleyhine belgelerdi.
15 Temmuz öncesindeki FETÖ’cülerin hakimiyet kurduğu TSK içindeki darbeci yapılanmanın, gizli talimatlarının belgeleri zarar gördü..
Nitekim dün onlardan birisini sürmanşetimize taşıdık.
Akit’e, özellikle baskı saatlerinde sabotaj yapılması, TSK içine yuvalanmış, bir avuç darbeci general tarafından planlara işlenmişti.
Evet, bunlarla ilgili bazı belgeler Akit’in bulunduğu binada çıkartılan yangında zarar gördü, bu doğru…
Ama o belgeler zaten orijinalleri ile Akit’te olması mümkün değil ki.. Akit de mahkeme dosyalarından o belgeleri örnekler alarak arşivlemişti..
Arşivimiz yangından zarar görse de, o belgeler herkesin bilgisayarında..
Madımak yangınındaki karanlık el..
30 yıl sonra Akit binasında çıkartılan yangında kendisini gösterdi..
Yangının ihbar edilmesinin 10 dakika sonrasında olay mahalline itfaiye gelmiş olsa da…
Ekrem İmamoğlu kendisi açıklasın, ben şüphemi dile getireyim..
Kindarlığı yüzünden, donanımsız araçlar erken gelmiş, yeterli donanımdaki araçlar ise niçin 3.5 saat sonra geç intikal ettirilmiştir.. O yangına müdahale için, daha donanımlı itfaiye araçlarının gerektiğinin tespiti, 3.5 saat mi sürmüştür?
Bunun sebebi nedir?
Cansiperane olay mahallinde çalışan itfaiyecilere ne diyebilirim?
Onlar, ellerindeki imkanlarla yangını söndürmek istiyorlar..
Ama..
Görüntü şu:
Üçüncü, dördüncü katlardan dışarıya taşan alevlere, ancak ikinci kata kadar çıkabilen, yerden sıkılan, adeta bahçe sulama sahneleri..
İtfaiye çalışanları “Bu teçhizatla, ancak bu kadar” derse, ne diyebiliriz ki?.
Nitekim 4. saatte gelen büyük itfaiye aracı ile yangına daha ciddi şekilde müdahale edildi ise de.
Artık iş işten geçmiş idi..
Yeterli donanımdaki itfaiye aracının saatler sonrasında gelmesinin arkasında yatan sebebi, İBB Başkanı’ndan sormamız gerekmez mi?
Ben, tabloyu veriyorum, uzmanları, “Sorun yok. Her yangına böyle müdahale edilir. Ekrem’in bir kastı yoktur” desinler..
Ama mutlaka bir şey desinler, bir cevap versinler. Üç maymunu oynamasınlar….
İBB Başkanlığı yapan, ama İstanbul’a günlerdir mesai saatlerinde uğramayan..
İstanbul’da merkezi olan bir ulusal gazete ile ulusal TV’nin yangından büyük zarar görmesi sonrasında, boşverin gelip ziyaret etmesini, bir dakikasını ayırarak, “geçmiş olsun” telefonunu bile çok gören Ekrem İmamoğlu, eğer bu medya grubuna iki sene önce, icra memuru göndermiş ise..
Akit’in de kazandığı başka davalar sebebi ile Ekrem İmamoğlu’ndan alacağımız olduğu hatırlatılarak, “takas talebi”nde bulunmamıza rağmen..
Ekrem İmamoğlu adına Akit Medya grubuna hacze gelen avukatlarının, “Başkanın kesin talimatı var. Bilgisayarlarınız haczedilecek ve yediemine götürülecek” cevabı ile karşılaşmış isek..
Onlar bir medya grubunun haber yapımında kullandığı bilgisayarları yediemine götürmeleri sonrasında, biz dosya borcunu ödeyip, günler sonra bilgisayarları geri almış, ama Ekrem İmamoğlu da aynı miktar borcu bize ödemek zorunda kalmış ise…
Bu düşmanlığın sebebini, Ekrem beyin izah etmesi gerekmez mi?
Bir medya grubunun bilgisayarlarını yediemine götürülmesinin sebebinin izah edilmesi gerekmez mi?
Bu tabloyu ben “2019 mahalli seçimlerinde, kaypaklık yapan birçok dindar görünümlü grubun aksine, Ekrem İmamoğlu’na destek vermeyen Akit Medya Grubu’na 1. ceza, bilgisayarların yediemine götürüldüğü icra işlemi idi. Şimdi ikinci ceza, şaibeli yangına yeterli araçlarla müdahale edilmemesi” dersem..
Yanlış mı olur?
Ben, manevi tazminat davasında, hiçbir belediye başkanı, bir ulusal kanalın bilgisayarını yediemine götürmemiştir diyorum.. Ve iddiamı ortaya koyuyor, yangında da bu düşmanlık devam etmiş midir diye soruyorum..
Ekrem beyin adamları da, “Bir düşmanlık yok. Birçok kanala benzer uygulama biz de yaptık, başka belediye başkanları da yaptı. İşte somut örnek” desin..
Yangın konusunda da, aynı cevabı versinler. “İşte, benzer başka yangında da, o donanımdaki itfaiye aracı, 4 saat sonra gitti” desinler.
AK Partili belediyelerdeki itfaiyeler de, medya kuruluşlarının bulunduğu binalara, o donanımdaki araçları 4 saat sonra yolluyordu” desinler..
Bana örnek versinler..
Bana, yeterli donanımda itfaiye aracının 4 saat gecikmeli gelmesi sebebi ile stüdyosu kullanılmaz hale gelen bir tane ulusal tv kanalı göstersinler..
Ekrem İmamoğlu, Bartın’da, Manisa’da konuşmalarını anonslayacağına..
Başkanı olduğu İstanbul’a gelsin, “Her yangına hangi araçlarla müdahale edildi ise, Akit’in bulunduğu binadaki yangına da, aynı donanımdaki itfaiye araçları ile müdahale edilmiştir” desin.
Bunu diyemiyorsa..
Yetersiz araçlarla, olay yerindeki itfaiye erleri, belki kendi canlarını da tehlikeye atarak, 3. kattaki, 4. kattaki alevlere, bahçe sular gibi, yangına su sıkmak zorunda kaldı ise..
Köpük dediğimizde, “Bu su köpüklü su” demek zorunda kaldı iseler..
“Merdivenli araç ve güçlü su sıkacak aracınız yok mu, Kadir Topbaş döneminden kalanlar nerede” dediğimizde..
İlk itfaiye aracının olay yerine gelmesinin üzerinden 3,5 saat geçtiği halde, etkili büyük itfaiye aracının “yolda” olduğu cevabı verilmiş ise..
Bunları sorgulamamız, bizim hakkımız değil mi?
Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı yardımcılığı havasına girdi, il il dolaşıyor anladık..
İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun yardımcısı, genel sekreteri de mi yok.
Ki, 100 m2’lik bir ev yangınına müdahale için kullanılan araçlarla, bir ulusal kanalın bulunduğu 2500 m2’lik tabana kurulu yangına 4 saatlik oyalanmayı izah etsinler..