Dönmeliğin film parasını, AK Partili bakandan almış!
Birileri bize, “Aaaa. Cambaza bak” derken..
Cambazlığın filmini çeviriyorlarmış..
LGBT’li psikologların doldurması ile..
Bir hocamızın kızı, önce “Tecavüz, evli kişiler arasında da olabilir.. Bu da suçtur” diye yola çıkmış..
“Bu söylem, toplumda pek itibar görmez. Bunu biraz süslendirmemiz lazım” diyen senaristler..
“Aaaa. Bulduk.. Siz 18’e gelmeden, 15’de evlenmişsiniz ya.. ABD ya da birçok avrupa ülkesi, bu yaşı sorun etmese de, onların kimisinde 14, kimisinde 15’de evlenme geçerli olsa da. CHP’nin dayatması ile, Türkiye’de ‘15 yaşın altında evlilik olmaz, olsa bile tecavüz sayılır’ düzenlemesi geçirildiğine göre. Hocayı ve onun şahsında tüm dindarları buradan vurabiliriz” demişler..
Bu senaristlerin imdadına, bunalımdaki kızımıza psikologluk hizmeti verenler yetişmiş:
“Çok güzel. Biz bu senaryoyu şöyle değiştirelim. İki tane ilaç verelim. Bu kıza hayaller gördürelim.. 6 yaşındaki beyaz giysisini, düğün elbisesi sansın.. Böylece, hacıları-hocaları, 6 yaşındaki çocuklara tecavüz ediyor gibi gösterelim.”
Filmin senaryosunu böyle değiştirmişler ve hayata da geçirmişler..
Ardından Kültür Bakanı’na mikrofon uzatılmış: “Ne dersiniz bu filme.. Pardon yanlış oldu. ‘Bu kızın başından geçenlere ne dersiniz’ diyecektik.”
AK Parti’nin göreve getirdiği Kültür Bakanı da, almış sazı eline ve döktürmüş:
“Olayı şiddetle kınıyorum, sorumluların tamamı en ağır cezayı almalıdır, Aile Bakanlığımız davaya müdahil oldu, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün görevlendirdiği müfettiş göreve başladı, detaylı inceleme yapılıyor. Hassasiyetle konuyu takip ediyoruz.”
Üç gündür anlatıyoruz.. 6 yaşta bir evlilik olmadığını, fotoğraftaki gelinlik gibi gösterilen elbisenin bir tören için giyildiğini, halen bekar kızkardeşlerin de benzer elbiseleri giydiğine dair fotoğrafların olduğunu, 6 yaştaki kızın ‘kocam’ dediği kişi ile 15 yaşına kadar fotoğrafı olmadığını, zaten evdeki tüm bireylerin; anne-baba-kızkardeşler-abi tarafından iftiraların yalanlandığını, hatta aynı anne-babanın iki kızının şu an 19 ve 21 yaşlarında olmasına rağmen bekar olduklarını belirttik.. Atılan iftirayı gözler önüne serdik..
Üç gün boyunca biz cambaza bakarken, başka cambazların arka planda neler kotardıklarını ise kaçırdık..
Bugün “bize cambaza bak” diyenlerin cambazlıklarına bir bakalım..
Çevirdikleri filmi gözler önüne serelim..
Efendim, “Kurak Günler” diye bir film çevrilmiş.
Bu film; “6 yaşındaki bir kızın başından geçenler” diye senaryosu yazılan, gerçek hayatın figürlerinin bir seferliğine oynadığı film değil..
Bu film; profesyonel oyuncuların rol aldığı, hatta Kültür Bakanlığı’nın kasasından da miktarını şimdilik söyleyemeyeceğim yüklü miktarda destek verilen bir film.
Miktarı söyleyemiyorum. Çünkü, 6 yaşındaki kızın giydiği tören elbisesinden, yaz aylarında nereye gezmeye gittiğine kadar her şeyini öğrendik de.. İki kızkardeşi olduğunu, onların yaşları 19’a-21’e geldiği halde evlenmediklerini, dolayısı ile ablalarının da 6 yaşında evlenmesinin imkansız olduğunu araştırdık, öğrendik, tartıştık, uzun uzun anlattık, dinledik de..
İki tane ahlaksızın, ahlaksızlıklarını millete seyrettirmek için çekilen filme, milletin cebinden verilen destek miktarını henüz öğrenemedik.
Bir hocanın kızı üzerinden atılan iftiralar sonrasında, binlerce talebeye Kuran eğitimi veren vakfa derhal ceza soruşturması açılmasının bilgisini veren Kültür Bakanımız, müfettiş görevlendiren bakanımız, iki erkeğin birbiri ile ahlaksız ilişkisini konu edinen o rezil film için, devlet kasasından ne miktar destek verildiğini henüz açıklamadı..
Açıkladığı mealen şu:
“Filmin senaryosu bakanlığa verilmiş. Para desteği alınmış. Sonra senaryosu değiştirilip, eşcinsel figürler içeriğe alınmış. Bu tespit yapılınca, şimdi devlet kasasından ödediğimiz desteği, faizi ile geri almak üzere çalışma başlattık..”
Affedersiniz..
Bir hocaya ve ailesine atılan iftira için, Kültür Bakanı olarak ne göreviniz vardı da olaya maydanoz oldunuz, bilmiyorum ama..
Açıklamanızı anında ve net cümlelerle yaptınız. Olayın değişik boyutlarını gündeme taşıdınız da..
Şimdi kendinizin de hatası ile, bir filme kanuna aykırı olarak aktardığınız milletin parasını geri almak için, yaptığınız/yapacağınız, sadece “faizi ile geri istiyoruz” açıklaması mı?
Adam sana senaryo getirmiş.
İncelemişsin..
“Uygundur, bunu desteklememiz lazım. Milletin cebinden topladığımız vergilerin şu kadarını bu filme aktaralım” demişsiniz..
Parayı kapan senarist, filmi çeviren yönetmen, parayı aldıktan sonra, sizin “uygundur, bu filmin desteklenmesi gerekir” dediğiniz filme, eklemeler yapmış, filmin içine iki tane ibne eklem…
Yani?
Yanisi şu: Hem sahtekarlık yapmış..
Hem de ahlaksızlık yapmış.
Yani, üçkağıtçılık yapmış.
Yani, milletin parasını hortumlamış..
Yani, Yahya Demirel’in hayali sunta ihracatındaki gibi..
“Biz var, sunta ihracatı yapmak. Devlete döviz kazandırmak” diyerek..
Hurda eşyaları gümrükten geçirip..
Devletten teşvik adı altında hortumlama yapanlar gibi..
Eşcinsel filminde de, Kültür Bakanlığı’na, “Kültürümüzü koruyan bir senaryo”yu gösterip.
Parayı cukkalayıp.. Sonra.. Kafalarına göre başka bir senaryo ile filmi çevirmişler..
Kültür Bakanımızın açıklaması şununla sınırlı: “Destek parasını, faiziyle geri alacağız.”
Nerede “Yapılan sahtekarlıktır. Suç duyurusunda bulunduk, takipçisi olacağız” açıklaması?
Nerede savcının, “Bir senaryo verip, onun için teşvik alıp, destek alıp, sonra başka film çevirmek, sahtekarlıktır. Devlete sunulan belgede sahtekarlık yapmaktır. Devleti dolandırmaktır.. Bunun için soruşturmayı başlattık. Şüphelileri derhal ifadeye çağırdık” açıklaması..
Ne bakanlıktan böyle bir açıklama var.
Ne de savcılıktan..
Ama gariban bir hoca buldular mı..
Hepsi birden tepesine biniyorlar..
Savcısı ile, gazetecisi ile, bakanı ile, milletvekili ile, iktidarı ile muhalefeti ile..
İftiraya uğrayan hocanın açıklamalarını akit dışında bir-iki medya organı ya veriyor, ya vermiyor..
Ama devleti dolandıran, sahtekarlık yapan, başka senaryo ile destek alıp, sonra başka film çeviren adamların açıklamalarını, hocamıza iftiraları ağızlarından köpükler saçarak yayanlar bakın nasıl savunuyor..
Filmin yönetmenini konuşturmuşlar.. Diyor ki:
“İlk başta başka karakterler vardı. Bir gazeteci karakteri vardı ama daha arka plandaydı. Bir kadın karakter vardı. Belediye başkanının karısıydı o da mesela. Başka bir dinamik işliyordu hikayede ama, bu dinamikten hiçbir zaman memnun olmadım, bunları zaman içerisinde değiştirdim. İki erkek arasındaki o homoerotik ilişki zaman içerisinde gelişti ama organik bir şekilde gelişti.”
Ahlaksızlığa bakın.. Terbiyesizliğe bakın.
Yaptıkları rezilliği, bir de öve öve anlatıyor..
Senaryoyu veriyor, parayı alıyor..
Sonra değiştiriyor.
Bunu da güzelleme yapa yapa, “Hiç memnun olmadım. Zaman içinde değiştirdim..” diye anlatıyor.
Be riyakar adam, madem senaryonu tamamlamamıştın, niye gidip destek istedin ve o desteği de aldın.
Madem destek aldın, niye senaryoyu değiştirdin..
Hani değiştirme, İstanbul’da geçen olayın, Ankara’da geçmesi şeklinde yapılmıştır.
“Filmin konusu İstanbul’da geçse ne olur, Ankara geçse ne olur” deriz..
Ama adamdaki utanmazlığa bakın, neyi değiştirmiş: “İki erkek arasındaki o homoerotik ilişki zaman içerisinde gelişti ama organik bir şekilde gelişti”
Heeyyy.. Özlem Zengin’ler.. Aile Bakanı Derya Yanık’lar.. Kültür Bakanı M. Nuri Ersoy’lar..
Nerdesiniz..
Ne diyor bu adam? Duymuyor musunuz?
Nedir homoerotik ilişki? Nedir organik ilişki?
Nerdesin Davutoğlu? Nerdesin Babacan. Nerdesin Akşener?