CHP’liler “Ekrem, İstanbul’un yarısını bankamatik memuru yapmış” derler mi?
İyi Parti’nin son atakları, hem kendilerinin, hem de Millet İttifakı’nın bileşenlerinin ne kadar kirli bir politika içinde yüzdüklerini tekrar tekrar bize gösteriyor..
Utanmazlığa bakın..
“2024 mahalli seçimlerine, 81 ilde kendi adaylarımızla gireceğiz” açıklaması yaptılar..
Ardından “İttifak yok ama, işbirliğine açığız” dediler..
“Hey arkadaş, ittifak ne, işbirliği ne? İkisi de aynı şey değil mi?” dedik..
Cevap veremediler..
“At pazarlığı yapıyorsunuz.. Pazarlıkta elinizi güçlü tutmak için, aday çıkaracağınızı iddia ediyorsunuz.. Ama yan taraftan da, işbirliği diyerek, şantaj yapıyorsunuz” itirazında bulunduk..
Cevap veremediler..
Tabii ki, İyi Partililerin CHP’den koparacakları bizi ilgilendirmez..
İstanbul’a, Ankara’ya, İzmir’e ve daha onlarca şehire..
İster CHP’li adayı göstersinler. İsterlerse İyi Partili adayı göstersinler..
İsterlerse de, ayrı ayrı adaylar çıkarsınlar.
Ama seçmene yalan söylemesinler..
“81 ilde ayrı aday gösteriyoruz” dedikleri saatte, CHP ile ölümüne adaylık pazarlığı yapıp, bunu halktan gizlemesinler..
Bu pazarlığı yaparken, HDP’nin de büyükşehirlerde desteğini almak gerektiği konusundaki CHP’lilerin pazarlıktaki karşı ataklarına, “Biz PKK’nın uzantısı partinin adını bile anmak istemiyoruz” cevabı veremediklerini, milletten gizlemesinler..
İyi Parti’nin “81 ilde ayrı adaylarla seçime gireceğiz” söylemindeki sahtelik, çocukları bile inandıramayacak kadar basit, ilkesiz yalanları, her geçen gün yeni açıklamalarla tescilleniyor..
Tunç Soyer’i hiç sevmem. 2019’da İzmir Büyükşehir’e başkan adayı olduğunda onlarca yazı kaleme aldım, kendisini eleştirdim..
Başkanlığı döneminde yanlış icraatları sebebi ile eleştirdim..
Ama İyi Parti’nin, Türkiye genelinde hiçbir yerde aday açıklamadığı, hatta hiçbir partinin de hiçbir büyükşehirdeki adayını açıklamadığı bir süreçte, İzmir’e Ümit Özlale’yi büyükşehir belediye başkanlığına aday olarak açıklaması, benim midemi bulandırdı.
Onun için de, İzmir’de aday açıklamasının, aslında büyük pazarlığın, pazarlıktaki boyutun “at pazarlığı”na dönüştüğünün açık kanıtı olarak karşımıza çıktığını, sizlere de aktarmak istedim..
Olay şu:
İyi Parti, İzmir’i gözüne kestirmiş..
Ümit Özlale’yi görevlendirmiş.
“Sen, İzmir’in mevcut Büyükşehir Belediye başkanı aleyhine açıklamalar yap. Biz de sanki tüm Türkiye’de, İzmir’de olduğu gibi, CHP’li adaylara karşı açıklamalar yapma hazırlığındaymışız gibi bir algı oluşturalım. CHP ile masaya oturalım. Alabildiğimiz azami sayıda büyükşehirleri, büyükşehirler olmazsa, azami sayıda ilçe belediyelerini, CHP desteği ile alalım.”
Plan çok net olarak bu..
İyi Partililer, Meral Akşener’in altılı masayı devirdiğinde, genel başkanlarına ve tüm partililere “30 yılda yemedikleri küfürleri edenler”in tekrar saldırıya geçme ihtimallerini de dikkate alarak..
Seçimi kıl payı kazandıkları İstanbul ve Ankara yerine..
Daha rahat kazandıkları İzmir’de ayrı aday göstereceklerini ve adayın da ismini açıklayarak, şimdiden “At pazarlığı”nı başlatmış oluyorlar..
Böylece..
CHP’lileri de kızdırmamış olacaklar..
“Nasıl olsa, biz farklı aday çıkarsak bile, siz kendi oylarınızla, İzmir’de seçimi kazanırsınız. Bize kızmayın” savunmasını hazırlayarak, daha hiçbir parti, hiçbir ilde aday açıklamamış iken, milletvekili seçiminde CHP’nin nerede ise dörtte biri kadar oy aldıkları İzmir’de büyükşehire aday açıklıyorlar.
Peki seçmen sormayacak mı?
“Affedersiniz Ümit bey. Affedersiniz Meral hanım.. 14 Mayıs’a kadar toz kondurmadığınız İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, son üç ayda mı, İzmir’i kokudan geçilmez hale getirdi?”
Öyle ya..
2019’da İyi Parti’nin, İzmir’de HDP’nin de desteğini alan, CHP’nin adayı Tunç Soyer’e aday gösterdiklerini açıkladıklarında..
“Bu adam Alparslan Türkeş için idam cezası isteyen savcının oğlu. Hayatı milliyetçilerle kavgada geçmiş.. Bu adama İyi Partililer nasıl oy verecekler” dediğimizde
“Zıt Erenköy” diyenler, İyi Partililer değil miydi?
Seçimden sonra da. 4 yıl boyunca, İstanbul’u da, Ankara’yı da, İzmir’i de, diğer büyükşehirlerdeki CHP’li isimleri de, öve öve bitiremeyenler, İyi Partililer değil miydi?
Şimdi geldikleri noktada, kendilerini de yalanlayacak şekilde, “İzmir, kokudan geçilmiyor” diye saydırmaya başlamışlar..
Hani biz de, Tunç Soyer’e bazı eleştirilerde bulunmuştuk..
“Bazı iştiraklerde bankamatik çalışanlarınız var” demiştik.
Ama Ümit Özlale’nin dediği gibi, “İzmir’in yarısı bankamatik memuru” da dememiştik..
Aslında şunu da sormamız lazım İyi Parti’ye..
“İzmir’in yarısı bankamatik memur ise, bunun vebali aynı zamanda sizin de boynunuzda değil mi?”
Gidin CHP’li adayı destekleyin..
Büyük tantanalarla parti kurduğunuz halde, büyükşehirlerin hepsini, CHP ile bölüşerek, siz onu, onlar sizi desteklesin..
Onlardan birisi de İzmir olsun.
Sizin desteğinizle Tunç Soyer başkan seçilsin. 4. yılın sonunda, o başkanın “İzmir’in yarısını bankamatik memuru yaptığı”nı söyleyerek, şikayet edip, 2024’de kendinize oy verilmesini isteyin…
Bu kadar zigzaglı bir söylem içinde olan İyi Partilileri, seçmen niye tercih etsin ki?
Ama esas kavga, İstanbul ve Ankara’da çıkacağı açık.
İstanbul’da CHP’nin adayı olup olmayacağı henüz kesinleşmeyen Ekrem İmamoğlu, İyi Parti ile pazarlıkların sürdüğünü ima ederek, “Daha çok vaktimiz var” diyor..
Yani “at pazarlığı”nın sonunda, en büyük kavga, İstanbul üzerinden çıkacak..
Ekrem İmamoğlu, İyi Parti cenahının kendisini destekleyeceğinden emin..
Ama ya CHP kendisini aday göstermezse..
İşte o zaman felaket..
Bu sefer de CHP’liler, Ekrem İmamoğlu’na, “İstanbul’un yarısını bankamatik memurla doldurdu” derse, şaşırır mıyım.
Devamla, “İstanbul b... kokuyor” derlerse, Ekrem İmamoğlu’nu hedefe oturturlarsa..
Şaşırır mıyım?
Ben şaşırmam..
Sizi de bilmem..