Hayâ imandandır
Hayâ imandandır
ALİ AKBEN
Peygamber Efendimizden intikal eden sahih bir hadis olduğu için hassasiyetle üzerinde dırup önem verdiğimiz ancak dini bir terminoloji olarak yorumlanmanın ötesinde sosyolojinin ve psikolojinin de konusu bir durumla karşı karşıyayız.
Örtünme; insanlar ve hatta hayvanlarda fıtratları gereği olması yanında toplumların örf ve adetleri ilede örtüştüğü için insanlığın ortak kabulüdür.
Dünyanın birçok ülkesini görme imkanı olan bir vatandaşım ve gittiğim ülkelerin nerede ise hiçbirinde bizdeki kadar dekolte ve yatak kıyafeti ile dışarda dolaşan bayan görmedin diyebilirim.
Erkekler bayanlara göre oldukça muhafazakar ve vücudunun görülmemesi gerken bölgelerini koruma noktasında da hanımlardan daha dikkatli ve korunaklıdırlar.
İlkel kabilelerin bile yadırgayacağı kıyafetler ile dolaşma aynı zamanda kamusal alan kurallarına da aykırı olduğu için tercih edilmemeli ve hatta aykırı hareket edenlerde nezaket kuralları çerçevesinde uyarılmalıdır.
Çıplaklık ve teşhircilikte aşırılık biyolojik ve psikolojik yönleri ile psikiyatrinin konusu olabilmektedir.
Azgın azınlığın kayıtsız şartsız canhıraş desteklediği dekolte giyim tarzına karşı olmak, günümüz Türkiye’sinde linç edildiği için ciddi cesaret gerektiriyor.
Vurun abalıya misali bu aymazlık ve hatta gayri ahlakilik nereye kadar devam eder bilemem ama genç kızlarımızı bedenlerini teşhir ederken düşünmeye ve en azından kendi bedenlerine saygı göstermeye davet ediyorum.
Çıplaklığın çağdaşlıkla hiçbir ortak noktası yoktur.ilk Çağ insanına özgü bir tercih olarak düşünüldüğünde çağdışıdır bile denebilir.
Konya’da bir meslektaşımın muayene için gelen genç bir kızımızla diyloğunu defalarca izledim. Kamuda çalışan memur olduğu için hasta ile kurduğu iletişimi yanlış bulanlara bir sözüm yok. Ancak sosyal medyada linç edildiğini ise üzülerek takip ettim.
Geçtiğimiz günlerde benzer kıyafetlerle bir hanım kızımız muayenehaneme geldi. Hanımefendiye saygısızlık etmeden bu kıyafetleri ile muayene edemeyeceğimi nezaket kuralları içinde söyledim ve ikna oldu tekrar geleceğini söyledi ama bugüne kadar da gelmedi.
Gelmesi gelmemesi önemli değil. Ancak vatandaşa böyle durumlarda önemli bir görev düşüyor. Saygı kurallarına uyarak ve incitmeden yatak kıyafeti ile dolaşmanın sakıncalarından bahsetmeli ve genç kızlarımızın bedenlerini teşhir etmelerinden bazı insanların olumsuz etkilenebileceğinı söylerken de kelimeleri özenle seçmek gerekir.
Toplu taşıma araçlarında sık rastlanan ve adliyelere intikal eden taciz olaylarının altında bu gerçekler var.
Olur olmaz yerlerde bazı kendini bilmezlerin taciz ediliyorum feveranı ile yaşanılan rezaletleri de göz önüne almak lazım.
Kişilerin özgürlüğü ve hürriyeti başkalarının özgürlük sınırlarını zorlamamalı. Özgürlük kişiye her haltı yeme imkanı vermemelidir.
Geçen hafta sizlerle paylaşmış olduğum makaleme tenkid, teklif ve yorumları ile destek olan kardeşlerime teşekkür ediyorum.
Bazı okuyucularımın önyargılı da olsa yaptığı yorumlarından anladım ki, sorunlara sadece maddi açıdan yaklaşmamak gerekiyor.
Makalemde aynen şöyle demiştim.
“Bugünkü makalemde hafta içinde gündem olan ve özel önem verdiğim ülkemizdeki vergi rekortmenleri ile ilgili geçmişten günümüze görülen bariz değişimden bahsedeceğim.
Son birkaç yıldır üst üste vergi rekortmeni olan Baykar kardeşler üzerinden, geçmiş dönemlerin rekortmenlerini hatırlatıp hafızaları tazeleyeceğim.
Doksanlı yıllarda ülkemizde üst üste vergi rekortmeni olan Matild Manukyan olduğunu hatırlayalım ve unutanlara da hatırlatalım.
Ermeni asıllı bu yurttaşın sermayesi ermeni ve hristiyan olmayan genç kızlarımız ve hanımlarımızın bedeni üzerinden kazandığı paralarla ödediği vergilerden dolayı yıllarca vergi rekortmeni olmuştu.”
O yıllardan günümüze devasa sorunlar yumağının devam ediyor olması sorgulanmalı.
Okullu olmak, yüksek tahsil görmek ve maddi olarak seviye atlamak gibi artıların ötesine gitmek gerekiyor.
İnsan hayatına çeşni oluşturacak anlam arayışında yaya kalıyor ve neden ve niçin gibi sorulara sağlıklı cevap veremiyor bocalıyor, bitap düşüyor ve çare çözümü maddede arayarak daha büyük bir hata yapıyorsa sapkınlık ve azgınlık gibi gayrı ahlaki tuzaklara yem olabiliyor.
Hayatı anlamlandırmak, sorgulamakla başlar; sorumluluk ve ilişkiyle inşa edilir; acıyla derinleşir; arayışla canlı kalır.
Dolu dolu mutlu yaşamak istiyorsak, hayatımızı renklendirecek anlamlarla zenginleştirelim. Acıları paylaşalım.
Diğergamlıktan zarar gelmez. Vermek sadece karşıyı mutlu etmez verenin stres ve sıkıntılarını da erittiği için terapi niyetine geçer.
Deneyenler görür ve yaşar.
Bu haftalık da bu kadar.
Kalın sağlıcakla.