• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Akben
Ali Akben
TÜM YAZILARI

Dua ve beyin

23 Kasım 2025
A


Ali Akben İletişim:

Dua ve beyin

Ali Akben

Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen IX. Uluslararası bilimler ışığında yaratılış kongresinde dua ve beyin konulu bildiri sunmam nedeni ile geçmişten günümüze konuyu enine boyuna araştırma fırsatı buldum.

Dua, istemek, talep etmek, dilekte bulunmak anlamına gelen, şifayı vaat eden yüce yaratanla buluşmak olarak özetlenebilir. Aynı zamanda riyanın, maddi çıkarın olmadığı samimi ve yalın bir buluşma olarak da deruni anlamlar yüklenebilir.

Dua ile, beyinde olup bitenleri anlamamıza yardımcı olabilecek EEG, TENS, PET, SPECT ve fMR gibi cihazlarla beyni daha detaylı araştıran bilim insanları, gördükleri karşısında bilimsel çalışmaların bu ve benzeri konularda keşfedilmeyi bekleyen birçok bilgi olduğunu kabullendiler.

Dua sırasında çekilen fMRİ’da görülen değişiklikler empati, bir şeye odaklanma ve öz farkındalık durumu sürecinde görülen değişikliklerle benzerlik gösteriyor. Özellikle beynimizin ön bölgelerinde duyusal denge ve şefkat ile ilgili singulat girusta aktivite artışı görülürken korkunun yönetildiği amigdala çekirdeğinde ise aktivite azalması dikkati çekiyor.

Nörobilimin dalı olan nöroteoloji üzerine çalışmalar yoğunlaştıkça, dua etmenin sadece iyileştirici gücü değil, beynimizde olan bitenleri daha iyi anlama ve akletme fırsatı da veriyor.


Özellikle fMR teknolojisinin kullanıma girmesi ile, dua ederken beynimizin bazı bölgelerinde kan akışında artma ve bunun sonucunda da sadece otonom sinir sistemi değil, immün sistem ve nöropsikolojimizi dengeleyen dopamin, seratonin ve hatta opiodların salgılandığı beyin bölgelerinde kanlanma artışı görülüyor.

Dua ile beynimizin preforontal ve temporal korteksinde kanlanma artması ile bazı nörohormonların salgılanması sonucu stres ve gerilimlere karşı daha dirençli olma, yaşama tutunma ve yaşam kalitesinin   artması ile ilgili istatistiklerden de anlaşılıyor ki, beynimizin sırlarını anlamak için daha yolun başındayız.

Dua ederken yapılan EEG tetkiklerinde frontal bölgede alfa dalga aktivitesinde artış, beta dalgalarında ise azalmanın görülmesi, kişinin iç huzurunun artışına anksiyete ve iç daralmasının azaldığına işaret etmektedir.

Hafızanın depolandığı, içinde barındırdığı yapılar ve limbik sistem olarak bilinen duygu merkezimizin çatısını oluşturan temporal lob ise günümüzde hâlâ bilinmezlerle dolu ve yeni araştırıcıları bekliyor.


Ruhsal deneyimlerde de adı öne çıkan temporal lobda, dua sırasında görülen değişimlerle tüm doku ve organlarımıza gönderdiği uyarılarla hem otonom sinir sistemimiz hem de limbik sistemde meydana gelen değişimler kaygı azalmasının doku ve organlarda oluşturduğu dengenin işareti olarak algılanır.

Dua sırasında salgılanan opiat, dopamin ve seratonin gibi nörotansmitterler ise stres ve sebeplerine yönelik gerilimlere karşı kişiyi korur ve en önemlisi de kişiyi yaratanına yaklaştırır.

Şah damarımızdan daha yakın olan yaratanımıza tam teslimiyetin doku ve organlarımızda oluşturduğu gevşemenin sonucu artan kan akımı ise hücrelerimizin temel ihtiyacı olan oksijenle buluşmayı kolaylaştırır. Oksijen demek sağlık, zindelik ve dinginlik demektir. Beynimizin mistik yapısı olan zihin ve bu ikisinin örtüsü olan ruh ile ilgili yolun başında olduğumuzu ve bilimsel çalışmaların henüz buralara kadar gelemediğini görmekteyiz.

Yapılacak bu tür çalışmalar ile yaratılış mucizesi ve fen bilimlerinin örtüşmesi daha da aydınlanacaktır.

Kongre kitabı çıktığında birbirinden ilginç konularla hafızalarımız tazelenecek ve inancın ve inanmanın ruh ve beden sağlığımız için ne kadar önemli ve elzem olduğu bir kez daha anlaşılacaktır.

Bu haftalık da bu kadar.


Kalın sağlıcakla.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23