Ateşkes(me)
Ateşkes(me)
Ali Akben
Değerli okurlarım;
Sarı gavurun barış ödülü alma hayaliyle açıklamak zorunda kaldığı ateşkes anlaşmasının mürekkebi dâhî kurumadan, Gazze kasabı Netanyahu; Lübnan’a, Suriye’ye ve Gazze’ye saldırılarına devam etti. Kendini ali kıran baş kesen olarak gören bu zalime, ABD dur demek yerine, havanda su döverek adeta sürecin akıbetini zora sokmak için çalıştı ve çalışmaya devam ediyor.
Gazze kasabının niyeti açık ve net. Bağcıyı öldürünceye kadar dövmek.
Yüz bin tondan fazla bomba ile taş üstünde taş bırakmadığı Gazze’de yıkıntılar altında sadece Gazze halkı değil rehin alınan İsraillilerde vardı.
Hamas mücahitleri ateşkes anlaşması şartlarına uyarak canlı rehineleri zamanından önce teslim etti. Ancak yerle bir ettiği Gazze’de bombaların yıkıntıları altında kalarak öldürdüğü rehineler ile ilgili cazgırlık yapmaya devam ediyor.
Bu yetmezmiş gibi Gazze’de peydahladığı ajanları vasıtası ile işlediği cinayetleri Hamas mücahitlerinin üzerine atarak suçluyor, hayali saldırıları gerçekmiş gibi göstererek mazlum halkın üzerine bomba yağdırma bahanesi olarak kullanılıyor.
Ateşkesten bugüne yüzün üzerinde saldırı gerçekleştirerek ihlal üstüne ihlal yapan soykırımcı Netanyahu’nun bu alçaklığına rağmen Almanya başbakanının ülkemizde misafirken sarf ettiği talihsiz açıklamalarına, cumhurbaşkanımız anlayacağı dilden, amasız fakatsız ve lakinsiz net bir cevap verdi.
“Gazze’de ateşkese rağmen yüzlerce çocuk kadın ve yaşlı katledildi. Hamas’ın elinde bombalar nükleer silahlar yok. Bunların hepsi İsrail’in elinde var, dün akşam yine bu bombaları kullanarak Gazze’yi vurmuştur. Başbakanın gözünün içine bakarak Almanya olarak bunları görmüyor musunuz” dedi.
Sosyal ve dijital medyada bu mert açıklama için çıkan haberlere bakıyorum içler acısı. Almanya Başbakanı Merz’in bu talihsiz açıklamasını görmezden gelen ne kadar çok sûret varmış içimizde.
Ağız birliği etmişcesine sosyal medyada Merz güzelleşmesi yarışmasına girdiler.
Tevazusunu öne çıkararak, örnek lider bile yaptılar soykırımcı adamı. Valizini kendi taşıyormuş.
Tıpkı kırmızı ışıkta duran sabık cumhurbaşkanına yapılan güzelleme gibi trajikomik geldi bu zırvalar bana.
Cumhurbaşkanımız 2009 yılında İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’e Davos’ta ‘one minute’ çıkışı yaptığında da o günlerin malum medyası, ‘öldük bittik bunun bedelini öderiz’ türü zırvalarla günlerce ezik duyguları ile milletimizi huzursuz etmişlerdi.
Zinde dünyanın gözü önünde gözlerimizin içine sokulurcasına yapılan acımasız katliam iki yıldan fazla sürdü ve halen de sürüyor.
Vahşi batının çağdaş, kendi valizini taşıyan başbakanı, makamına bisikleti ile giden başkanı ve diğer başkanlardan tık yok.
Taa ki, dünya halkları harekete geçip, şehir meydanlarını doldurana kadar, bu acımasız zulümle yüz binlerce masum insanın evleri harap oldu, derme çatma sığındıkları çadırları bombalandı ve bu da yetmezmiş gibi açlığa susuzluğa mahkum edildi.
Çözüm üretme ve barışı koruma misyonlu Birleşmiş Milletler topluluğunun elini kolunu ABD ve Fransa vetoları ile bağlayarak işlevsiz hale getirince, dünya milletler topluluğu bu acımasızlığa son vermek için bugün de tek umudumuz.
Merz, tüm bu açık gerçeklere rağmen hâlâ utanmadan sıkılmadan ar etmeden, ‘ben İsrail zulmünün arkasındayım’ dediği yetmezmiş gibi suçu Gazze halkının reyleri ile seçtiği Hamas’a atıyor ve suçlu Hamas diyor.
Bununla da yetinmiyor Türk yargısına dil uzatmaya kalkıyor ama burada da ağzının payı veriliyor.
Eski Türkiye özlemcileri elbette bu gelişmelerden çok rahatsız oldular ve klavyelerinin başına geçerek algı ticareti yaptılar. Geçmişte olduğu gibi yurtta sus cihanda sus ile devam edilsin, gelen ders versin, giden tehdit etsin ezikliği ile yaşayalım diyorlar ama nafile geçmiş geçmişte kaldı. Aşağılık kompleksi hastalığından zor da olsa kurtulacağız.
Umudum var.
Devir değişti. Ülkemiz birçok alanda yaptıkları ile dünya zindelerini hem şaşırtıyor hem de korkutuyor. Bundan dolayı olsa gerek Osmanlı yeniden geldi hezeyanı ile tutuşup duruyorlar.
Osmanlı dedelerimizin kemiklerini yeteri kadar sızlatttık fazlaca da uyutulduk.
Şimdi uyanma zamanı. Uyuyanları uyandırma ve birlik olma zamanı. Haddini aşanlara had bildirme zamanı. Dosta güven düşmana korku salma ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak deme zamanı.
Bu haftalık da bu kadar.
Kalın sağlıcakla.