Türkçe müfredât, yazar ve metin seçimi
Millî Eğitim Bakanlığı uzun zamandan beri üzerinde çalıştığı yeni müfredâtı kamuoyuna sundu ve tahmîn edildiği gibi tartışmalar başladı. Her zaman olduğu gibi solcu-Kemalist kesim saldırgan hareket ediyor, gürültüleri daha çok duyuluyor; muhâfazakâr kesim ise yine mahcup, utangaç, ürkek, korkak tepkiler veriyor.
Solcu-Kemalistlere göre yeni müfredât baştan sona gerici bir metin. Müfredâtın tamâmına dinci bir bakış hâkim ve amaç laikliği yok etmek, Atatürk’ün kapladığı alanı daraltmak.
Muhâfazakâr kesimin değerlendirmelerinde yeni müfredâtın hedeflerine yöneltilmiş tenkitler az. Atatürk mevzûunda ağızlarını açmaktan ödleri kopar zâten. Geriye teknik birkaç husus, şu kelime değil de bu kelime olsaydı gibi meselenin ciddiyeti ve ehemmiyeti karşısında hafif kaçacak tenkitler… Bu arada Ali Erkan Kavaklı gibi muhtevâ bakımından da tenkit eden dindar eğitimci-yazarlar oldu. Kavaklı, yeni müfredâtın materyalist, Allah inancı olmayan bir dil ve muhtevâ ile yazıldığını örneklerle îzah etmeye çalıştı. Bunu da müfredâtı kaleme alanların bu görüşteki adamlardan olmasına bağladı. Buna ben de katılıyorum. Ben de müfredât hazırlıklarının başında müfredât yazıcıların çok dikkatli seçilmesine vurgu yapan yazılar yazmıştım.
Türkçe derslerinin okuma, yazma, dinleme ve konuşma olarak dört beceri şeklinde plânlanması benim yıllardan beri hayâlini kurduğum bir gelişmedir. İmtihanların tamâmen test şeklinde yapılmayıp mutlakâ açık uçlu soruların ve kompozisyon yazmanın da değerlendirmeye tâbî olması çok mühimdir. Çocuklarımız neredeyse konuşmayı yazmayı unutacak noktaya gelmişlerdi. İnşâallah bu yeniliklerin faydasını görürüz. Bu husûsu burada bırakıp meselenin başka bir yönüne geçmek istiyorum.
Türkçe-Edebiyat dersinin rûhunu seçilen yazarlar ve onlardan seçilen metinler temsîl eder. Bugüne kadar Türkçe ders kitaplarında gördüğümüz yazarlar ve seçilen metinler berbattı diyebilirim. Bilinen yazarların tamâmına yakını solcu-Kemalist yazarlar ve bunların yanına iliştirilmiş kim ve ne idüğü bilinmeyen yazarlar… Bir de kitabı yazan grubun çiziktirdiği metinler. Bu tanınmayan yazarların da solcu-Kemalist oldukları o kadar bellidir ki… Bir müzik kitabına bile hiç gerek yokken Nazım Hikmet’in şiirini resmiyle birlikte kondurduklarını görmüştüm. Yeni neslin niçin hep dinden-îmandan, millî-mânevî değerlerden uzak; ateizme, deizme, materyalizme, Kemalizm’e yakın yetiştiğinin sebeplerini burada aramak lâzım. Çocuk, ders kitabında ismini ve resmini gördüğü ve bir parçasını okuduğu yazarı zihnine yazıyor ve o iş orada kalmıyor, kitap okumak istediğinde çok zaman bu yazarlarla kesişiyor yolu. Buna bir de Kemalist öğretmenlerin reklamını ekleyince dâire tamamlanır. Sonra bize dizimizi dövmek kalır.
Yıllar önce bu ders kitaplarının yazar ve metin seçme durumuna dâir bir hayli yazı yazmıştım. Birisini okuyucularımızın ve Millî Eğitim Bakanlığı ilgililerinin dikkatine sunayım: “Türkçe Kitaplarının Rûhunu Seçilen Metinler ve Yazarları Belirler”, Türkiye Yazarlar Birliği, 26.08.2020.
https://www.tyb.org.tr/turkce-kitaplarinin-ruhunu-secilen-metinler-ve-yazarlari-belirler-20839yy.htm
Bu yazıda o senenin Türkçe ders kitaplarında seçilmiş olan yazarları tespit etmiştim. Bu alanla alâkalı olanlar derhâl vaziyetin farkına varacaklardır. Yine o yazımda millî-mânevî bir rûh verebilecek olan bir yazar listesi de vermiştim. O listede ısrarlıyım. Bu yazarların isimleri mutlakâ yeni müfredâtta zikredilmelidir. Bu yapılırsa ders kitabı yazıcıları bu yazarlardan metin seçmek zorunda kalacaklardır. Aksi takdirde ders kitapları yine tanınmış-tanınmamış solcu-Kemalist yazar ve metinlerle doldurulacaktır. Bu yazar ve metinlerle de millî-mânevî değer formasyonu veremezsiniz. O listemi ehemmiyetine binâen burada da paylaşmak isterim:
Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Dede Korkut, Yahya Kemal, Mehmed Akif Ersoy, Ömer Seyfettin, Ahmet Haşim, Necip Fazıl Kısakürek, Arif Nihad Asya, Peyami Safa, Cemil Meriç, Samiha Ayverdi, Safiye Erol, Nurettin Topçu, Seyyid Ahmet Arvasi, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Halide Nusret Zorlutuna, Emine Işınsu, Tarık Buğra, Mehmed Niyazi, Nevzat Kösoğlu, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Sezai Karakoç, Abdurrahim Karakoç, Bahaettin Karakoç, Dilaver Cebeci, Akif İnan, Erdem Bayazıt, Nuri Pakdil, Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu, Mustafa Miyasoğlu, Akif Emre, Bahattin Özkişi, Haluk Dursun, Yavuz Bülent Bakiler, Bestami Yazgan, Sibel Eraslan, Yıldız Ramazanoğlu, Ali Haydar Haksal, Mustafa Kutlu, Kemal Sayar, Mustafa Özçelik, Hüseyin Su, Necip Tosun, Murat Başaran, (şarkıcı olan değil), İsmail Kılıçarslan, İbrahim Tenekeci, Süleyman Çobanoğlu, Emine Batar… (Burada bir anda aklıma gelmeyen şâir ve yazarlarımızdan özür dilerim.)
Bir dil yeni nesillere o dilin en güzel örnekleri ile öğretilir. Türkçe dersleri sâdece dil eğitimi de değildir. Dil üzerinden millî-mânevî değerler de Türkçe derslerinde verilir. Öyle metinler seçilmelidir ki çocuklar bunlardan başta Türkçe sevgisi olmak üzere, vatan, millet sevgisini, ahlâkî ve insânî değerleri de hissetsin, rûhuna nakşetsin. Ayrıca Türkçenin şâheser metinlerini yazmış yazar ve şâirlerini adım adım öğrenmeye başlasın.
Metin seçimi yazar seçimi kadar mühimdir. Ders kitabını yazan solcu ise milliyetçi-muhâfazakâr yazar ve şâirlerden öyle bir metin seçiyor ki, onlar üzerinden verilmesi düşünülen değerlerle hiçbir alâkası yok. Meselâ ortaokul 6. sınıf kitabına Necip Fazıl’ın Kaldırımlar şiirini koyarsanız çocuk bundan hiçbir şey anlamaz. Böylece ders kitabı yazarı hem bir mecbûriyeti yerine getirmiş hem o yazarı pas geçmiş olur. Bu gibi tuzaklara düşmemek için seçilmiş bazı metinlerin de zikredilmesini gerekli görürüm. Necip Fazıl’ın Sakarya Türküsü, Arif Nihat Asya’nın Naat gibi şiirleri her ders kitabına konulmalıdır.