• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Şanlıdağ
Abdullah Şanlıdağ
TÜM YAZILARI

Seçmenin görüşü nasıl değişir?

03 Ekim 2022
A


Abdullah Şanlıdağ İletişim: [email protected]

 

Modernleşme ve kent kültürüyle birlikte seçmen sosyolojisi de değişti. CHP’nin tek partili İnönü dönemi ve sonrasında Adnan Menderes’in DP’si ile Demirel’in DYP’sine katıksız, şartsız destek veren seçmen kitlesinin birçoğu, ya göç eyledi veya yaşlandı. Yeni neslin ideolojik saplantısı yok. Hangi düşünceye sahip olursa olsun, yeni kuşak; babasını-atasını taklit etmiyor. Yazılı, matbaa kokan gazeteyle büyüyen ve siyah-beyaz ekrandan liderlerin tartışmasını izleyerek tercihte bulunan seçmen profili gerilerde kaldı. Dijital bir gençlik ve dünyada olup bitenden anında haberdar olan bir seçmen kitlesi var artık. Türkiye’de 20 yıldır Ak Parti’den başka hiçbir partiye yönelmeyen seçmen kitlesinde de bir değişim ididası var. 

Ekonomik kriz veya başka sebeplerden dolayı Ak Parti’ye küsen seçmen var ise de, onlar muhalefet partilerine yanaşmış değil. 

Kararsızlar havzası dediğimiz limanda beklemede olan Ak Partili seçmenin, ekonomik iyileşme ve piyasaların rahatlamasıyla yeniden partisine dönme ihtimali yüksektir. 50 yaş ve üzeri seçmen, geçmiş koalisyon iktidarlarının sancılı dönemlerine şahit oldukları için, tüm olumsuz tabloya rağmen kazanımların kaybedilmemesi adına, Ak Parti ve Erdoğan’ı tercih eder. Kaynamayan tencerenin iktidarlar için en önemli negatif etken olduğunu iki yıldır yazıyorum. 

Sağ olsun iktidar da bu yönde yapılan eleştirilere bigâne kalmadığını, ekonomik destekler üzerine yoğunlaşarak gösteriyor

Ak Parti döneminde son iki yılı istisna tutarsak, Türkiye hiçbir zaman yoksulluk sınırına yanaşmadı. Yolsuzluk ve yasaklar konusu ise muhalefet tarafından köpürtülüyor. Küresel ölçekte tüm dünyayı etkileyen ekonomik kriz, hiç şüphesiz Türkiye’yi de etkiledi. Muhalif cephe ve onlara destek veren medya, Ak Parti’nin Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle otoriterleştiğini ve tek adam rejimine yönelindiğini deklare ediyorlar. Bu yüzden tüm tezlerini parlamenter sistem üzerinden yürütüyorlar. Yasakların olduğunu, hukukun siyasallaştığını iddia eden altılı masanın en büyük argümanı yine de pahalılık, enflasyon ve tencere teorisi olacaktır. Altılı masa, Ak Partili seçmeni kendi safına çekemedikçe başarılı olamaz. Ak Partili seçmen ise hiçbir şekilde Erdoğan’ın otoriterleştiğine, yargının siyasallaştığına inanmıyor. Bunlar prim yapmaz. Erdoğan’ın karşında kim aday olursa olsun, bu argümanları seslendirmeyecektir. Muhalefet bunun bilincinde ve nerede nasıl hareket edeceğini biliyor. 

Nereden bakarsak bakalım, yaklaşan seçimin oyun kurucusu hiç şüphesiz Erdoğan olacaktır. Hem tartışılmaz liderliği, hem dış politikadaki başarısı ve hem de siyasi zekâsı, başarı ve karizması karşısında direnebilecek bir lider yok. Hep söylediğim gibi, Erdoğan’ın rakibi altılı masa değil, enflasyondur. Dolayısıyla ekonominin rahatlaması, piyasalarda iyileşmenin hissedilmesiyle, kararsız seçmenin görüşü değişir. Şunu da belirteyim: Elbette ki tek tayin edici etken ekonomi değildir ve olmayacaktır da. Ama geçim derdinde olan, markete gittiğinde cebi yanan seçmenin sorgulama moduna geçeceği muhakkaktır. Siyasi tercihlerin de seçim sonuçlarını etkileyeceği tezine katılırım. Dolayısıyla ben, yapılacak seçimde ekonomik ve siyasi etkenin önemli olduğunu düşünüyorum. Ak Partili seçmen sosyolojisini besleyen iki damar var. Birisi, Erdoğan’a güven ve bundan kaynaklanan sevgi seli. Diğeri de huzur ve refah kaynaklı konforlu yaşam. Ak Parti, kendi kemik tabanının dışında toplumun tüm katmanlarını kollayıp gözetiyor. Ekonomik paketler açıklanırken ve bunların dağılımında seçmenin kimliğine, dünya görüşüne bakılmıyor. Muhtaç, yoksul, kimsesiz, zengin, fakir ayrımı yapılmaksızın herkes bu nimetlerden payına düşeni alıyor. Şunu söylemeye çalışıyorum. Ak Partili seçmenin lider ve siyasi etken tercihinde sıkıntı yok. Her şartta Erdoğan’ı destekleyeceklerdir. 

Ak Parti’nin dikkat etmesi gereken en önemli husus, ekonomik büyüme ve refah düzeyinin artmasını sağlamaktır. Gençlik, Kürt seçmen ve kararsızlar da refah düzeyine, hukukun uygulanmasına ve adaletin tatbik edilmesine bakar. 

Haşiye: Seyreyleyin gümbürtüyü, yakında şenlik var. Altılı masa çatırdıyor. Birbirinin rakibi 6+1 masadan(HDP masanın altında) çatlak sesler duyulmaya başlandı. CHP Genel Başkan Yardımcı Bülent Kuşoğlu’nun “Kılıçdaroğlu aday olmazsa masa dağılır” sözü ile Akşener’in “altılı masa noter değildir” çıkışı, aslında partilerin masada eşit olmadığının bir göstergesidir. Eşit olması da zaten akla ziyan. Yüzde 25 oy oranı olan CHP, yüzde 5 bile oyu olmayan Saadet, Deva ve Gelecek partileriyle nasıl eşit olacak? CHP tam olarak dillendirmese de, şunu söylemek istiyor: Kılıçdaroğlu’nun altılı masada emeği çoktur. Sayısal olarak da ana muhalefet partisidir. Dolayısıyla ne CHP’nin içinden herhangi birisinin ne de altılı masadan birilerinin Kılıçdaroğlu’na rağmen aday olma şansı yoktur.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Gerçekler

Sterling tepetaklak yuvarlanırken bile hala 20 liranın altına düșmemișse, savașın ortasındaki Ukrayna parası halen 5 lira üzerinde ișlem görüyorsa, sadece tek bir soru olabilir sana: "Ayranı nerede, ne kadar fazla kaçırdın"?

türk milleti zekidir(!!!)

kesinlikle Erdoğan kazanır.Çünkü bu milletin beyniyle değil midesiyle düşündüğünü keşfetmiş.Ayrıca hafızasının olmadıgını da...
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23