• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Şanlıdağ
Abdullah Şanlıdağ
TÜM YAZILARI

Âlemi İslam’a hitap

14 Nisan 2025
A


Abdullah Şanlıdağ İletişim: [email protected]

Âlemi İslam’a hitap

ABDULLAH ŞANLIDAĞ

Bize bir Selahaddin Eyyubi veya Sütçü İmam lâzım. Hem de tez elden. Gazze ölüyor, geç kalınırsa Kudüs de düşecek. İnsanlığımdan utanıyorum. Sözün bittiği yerdeyiz. Lügatten bir cümle bulamıyorum, halimizi anlatmaya. Beynim zonkluyor. Kur’an’da bir âyet var. Bu âyet dahi bizi harekete geçiremiyorsa, vay halimize.

“Size ne oluyor da: “Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, katından bize bir sahip çıkan gönder, katından bize bir yardımcı lutfet” diyen zavallı çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz?” (Nisa 75)

Gazze için cihattan başka bir yol kalmamıştır. Gazze ölüyor, biz hâlâ sokakları bile basit bir miting ve basın açıklaması için dolduramıyoruz. Desene, sokağa gelemeyen, cihada nasıl gidecek?

Sahte diplomalı ve aynı zamanda nitelikli hırsızlık suçundan tutuklanan siyasetçi için meydanları dolduranlar, Gazze’de katledilen insanlık için kıyama kalkmıyorsa, imanımızı bir gözden geçirelim. Siyonist çetenin zulmüne, terörüne sessiz kalan bizler, yakın vadede sıranın bize de geleceğinin farkında değiliz. Kahramanmaraş dendiğinde akla Sütçü İmam gelir. Sütçü İmam’ın şehrini Fransız işgal ettiğinde çok enteresan bir şey yaşanır. İstiklal mücadelesinin ilk kıvılcımını başlatan Sütçü İmam›dır. Hamamdan çıkan kadınlara musallat olmaya çalışan Fransız askerlerine ilk kurşunu sıkan ve namusa uzanan elleri kıran Sütçü İmam olayından sonra Ermeniler, silahlanmaya başlar ve Fransızlarla birlikte hareket ederler. Bundan sonrasında yaşanmış bir kıssayla devam edeyim, belki bir nebze uyanmamıza vesile olur. Ermenilerin Kahramanmaraş’ta asayişi bozmaları üzerine 1919 yılında Fransızların Adana Askeri Valisi Albay Bremond, Maraş’ta asayişi sağlaması için Osmaniye askeri valisi Yüzbaşı Andre Maraş’a gönderir. Fransızlar zevkine düşkün bir millettir. 

 Andre, çok sayıda misafirin katıldığı baloda Hırklayan’ın torunları Helena ve Victor ile tanıştı. Oldukça çekici ve güzel  olan Helena’yı dansa davet etti ancak dans teklifi, Helena tarafından net bir şekilde reddedildi. Hırlakyan’ın oğlu Hovsep’in kızı Helena, Fransız Komutan Andre’ye “Sizinle dans etmemekten dolayı beni mazur görünüz, üzgünüm. Çünkü kendimi hâlâ esaret ve zillet içerisinde bir kadın olarak görüyorum. Kalesinde Türk bayrağı dalgalanan bir memlekette Fransızların ya da Ermenilerin hâkim olduğuna inanmıyorum. Bu yüzden sizinle dans edemem” der. Genç ve güzel bir kızın, işgalci şuurunu görüyor musunuz? O demde dahi batıl bir davaya hizmet etmekten geri durmuyor. Ama Maraşlıda da aynı şuur ve inanç hâkimdir. 

Tabi hiç beklemediği cevapla karşılaşan Andre’nin Türk Bayrağı’nın kaleden indirilmesi ve yerine Fransız bayrağının çekilmesi emri kısa sürede harfiyen yerine getirildi. Ermeniler ve Fransızlar coşku içerisinde balodaki eğlencelerini sürdürdüler. Sonra ne mi oldu?

28 Kasım 1919 Cuma sabahı kalede Türk Bayrağının yerinde Fransız bayrağının dalgalandığını gören Avukat Mehmet Ali Kısakürek “Âlemi İslam’a Hitap” beyannamesini kaleme aldı. Yazdığı beyannameyi oğlu Şahap’a vererek Ulu Cami’de ve çarşı içerisindeki camilerde cemaatin görebileceği yerlere asmasını söyledi. Şahap Kısakürek babasının hazırlayıp çoğaldığı Âlem-i İslam’a Hitap Beyannamesi’ni babasının dediği gibi Ulu Cami’ye, sokaklarda halkın rahatlıkla görebileceği yerlere ve çarşı içerisindeki cami kapılarına astı.

Cuma vaktine doğru halk akın akın Ulu Cami önünde toplanmaya başladı. Kendi aralarında bayrağın indirilmesini konuşmaya başlayan halk, sanki bir işaret fişeği beklercesine kaynıyordu. Cuma  namazı vakti girince halk Ulu Cami’yi doldurdu. İçeride yer kalmamış ve halk caminin bahçesine taşmıştı. Hutbeyi okumak için minbere çıkan Rıdvan Hoca; “Müslümanlar, bir beldede Cuma namazı kılmak için o beldenin hür olması gerekir. Eğer beldede hürriyet yoksa orada İslam sancağı dalgalanmıyorsa, namaz kılmak caiz değildir” dedi. Müslüman halk ayaklandı ve Maraş Kalesi’nden Fransız bayrağını indirdiler. Türk bayrağını tekrar göndere çekmekle de kalmadılar. İşgali sona erdirip Fransızları ve Ermenileri Maraş’tan sürdüler. Kavli ve fiili dua gerekiyor. Ey Maraşlılar, “tükendi mi sandın Sütçü İmam’ı, daha bizde nice Sütçü İmamlar vardır” diyordun. Haydi, bir de Gazze için Sütçü İmam olalım. 8 milyonluk Siyonist çete, 2 milyar Müslümanı, evire çevire dövüyor. Neden? Çil yavrusu gibi dağılmışız da ondan. Allah’ın ipinden başka şeylere sarılır olduk.” Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz.” (Al-i İmran, 103)

Ne yapılmalı? Siyonist İsrail’in zulmü durdurulmalı ve Netanyahu’nun nefes borusu kesilmelidir. Artık miting, yürüyüş ve slogan devrini kapatmalıyız. İsrail üsleri kapatılmalı ve tüm ticari anlaşmalar iptal edilerek ciddi manada boykot başlatılmalıdır. Sonucu neye mal olursa olsun, Gazze’ye asker ve mühimmat desteği sağlanmalıdır. İsrail kuşatması altındaki Gazze’de yaşanan soykırımlara karşı sessiz kalan, sadece dua ile yetinen herkes Allah indinde sorumludur. Kısa vadede değilse bile uzun vadede Ortadoğu’daki gelişmeler ve Suriye meselesi ciheti ile Türkiye ile İsrail karşı karşıya gelecektir. Bir İsrail tehdidi kapımızda. Ey Suriye’yi operasyonlarla özgürleştiren uzun adam, nasıl olsa bir gün İsrail saldıracak. Nil’den Fırat’a kadar uzanan topraklara yüz yıldır göz dikiyor. Gazze için en güçlü sesin senden çıktığını ve arka planda o mazlum halk için bir şeyler yaptığını biliyoruz. Acaba diyoruz, Gazze büsbütün ölmeden, bir askeri sevkiyat da oraya mı yapsak... İslâm ülkelerinin basireti kapanmış, herkes Osmanlı bakiyesi Türkiye›den bir şeyler bekliyor. Allahu Ekber...

Not: Şu anda Gazze’de mazlum halkın başka topraklara hicret etmesini gündeme getirmek, hem Siyonist ve terörist Netanyahu’nun ve hem de büyük şeytan Amerika, Trump tağutunun Gazze’yi sayfiye kenti yapma projesine hizmet eder. Kendinize gelin. Gazze, Kudüs, Mescid-i Aksa meselesi, sadece basit bir toprak meselesi değildir. O bölge aynı zamanda Müslümanların ilk kıblesidir.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Bedir Arık

Helal olsun...gerçekleri yazmışsın, tebrikler

Osman Kamalak

KARDEŞLERİMİZ; FİLİSTİN, GAZZE, KUDÜS ve MESCİD-İ AKSA için Bir Şeyler Yapalım! Bu İzzetli Mücadele Allahın İzniyle Zaferle Sonuçlanacaktır. Ümmetin Onur Mücadelesine, Bir Fedakârlık Yapalım ki, O Kutlu Gün Geldiğinde Gazze’li Yiğitlerimizin Sevincine Ortak Olmaya Yüzümüz Olsun! Onun İçin 20 Nisan’daki “BÜYÜK GAZZE MİTİNGİ YÜRÜYÜŞÜ”nde, Vakıf Dernek, Cemaat, Parti Ayırt Etmeksizin, “Ümmet Bilinciyle”, Hareket Edelim. Bu Kutlu Yürüyüşte Bizimde Ayak İzimiz Olsun Diyorsanız, Tüm Stk Başkanlarımızı, Yöneticilerimizi, Gönüllülerimizi, Kanaat Önderlerimizi,Tüm Filistin Kudüs,Mescid-i Aksa Dostlarımızı, Eş Dost Akraba, Çoluk Çocuk,Yedi Sülalesi, Filistin ve Türk Bayrakları İle Birlikte, “Büyük Gazze Yürüyüşümüze” Bekliyoruz İnşaallah “ KARDEŞLERİMİZ; BU PLATFORM; 1- HİÇ BİR GRUBUN VAKFIN, DERNEĞİN,UZANTISI YADA ARKA BAHÇESİ DEĞİLDİR 2-ÜMMETİN TABAN HAREKETİDİR VE HERKESE EŞİT MESAFEDEDİR 3- İLK AMACIMIZ; FİLİSTİN, GAZZE, KUDÜS VE MESCİD-İ AKSA’NIN ÖZGÜRLÜĞÜDÜR. “İslam Dünyası Dayanışma Platformu Yürütme Kurulu”
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23