• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Yasakçı AYM eski Başkanı Yekta Güngör Özden: Kur'an-ı Kerim'de tesettür ayeti yok

Yeniakit Publisher
2019-10-29 17:44:00 - 2019-10-29 17:47:42

Yeniakit.com.tr’ye konuşan Anayasa Mahkemesi Onursal Başkanı Yekta Güngör Özden, “Özel yaşamımda olsun, devlet görevinde olsun yaptıklarımdan hiçbir pişmanlık duymuyorum. Başörtüsünün üniversitelerde kötü niyetli kullanılmasına karşıydık. Sokaktaki başörtüsüne karşı olduk mu? Kur’an-ı Kerim’de tesettür ve başörtüsü ile ilgili ayet yok.” şeklinde skandal sözler sarfetti.

 Mehmet Özmen  yeniakit.com.tr 

28 Şubat sürecinde başkanlığını yaptığı Anayasa Mahkemesi’nde başörtüsü yasağının en ateşli savunuculuğunu yürüten Yekta Güngör Özden, yeniakit.com.tr’ye dikkat çeken açıklamalarda bulundu. 28 Şubat’ın yasakçı zihniyetini bugün dahi savunan 88 yaşındaki Yekta Güngör Özden, yine başörtüsü yasağını savundu ve özgürlüklerin önünü açan AK Parti hükümetini suçladı. Mehmet Özmen sordu, Yekta Güngör Özden yanıtladı.

"Yanlış bir iş yaptım kanısında değilim"

- Geçmişle ilgili bir pişmanlığınız var mı?

Hayır. Hiçbir pişmanlığım yok. Özel yaşamımda olsun, devlet görevinde olsun yaptıklarımdan hiçbir pişmanlık duymuyorum. Yanlış bir iş yaptım kanısında değilim. Olsa öncelikle ulusumdan, ailemden, kamuoyundan özür dilerim.

"Bülent Ecevit’in 26 sene avukatlığını yaptım"

- Bizi görünce ilk akla gelen, herhalde Akit, neyi soracak bize….Refah Partisi’ni soracak, Milli Görüş’ü soracak….
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Sorun...Şimdi tabii davanın yanları olanların duygusal nitelemelerden kurtulmaları olanaksız. Ama dava ile hiçbir kişisel bağı olmayanların, görevi nedeniyle o davada yer alanların kanıları daha objektif olur. O bakımdan ben söylüyorum, baktığımız davalarda yürürlükteki kurallara göre ve dosyadaki kanıtlara göre karar vermekten hiçbir zaman uzak kalmadık. Bugün beni beğenmeyen, benimle araları hiç olmayan iktidar mensupları bile dönüp de ‘Yekta Bey’in döneminde Anayasa Mahkemesi şu kararı verdi, şu yanlıştı’ diye kimse söyleyemiyor. Bu kolay bir şey değildir. Ben 1953’te tanıştığım 1956’da avukatlığını aldığım Bülent Ecevit’in 26 sene avukatlığını yaptım. Benim başkanlık dönemimde onun bize davası geldi, reddettik. O bile bana karşı tutum aldı ama tutup da ‘şöyle şöyle yaptılar’...O kadar objektif davrandık ki biz yıllarca avukatlığını yaptığım insanın bile Anayasa Mahkemesi’nde davasını reddettik. Hakim dediğin insan vicdanını yastık yapar, yatar.

"Refah Partisi için bir milyon para teklif ettiler"

- Vicdanıyla dediniz ama… Refah Partisi’nin kapatılmasıyla ilgili öteden beri ‘Refah Partisi dış güçlerin baskısıyla, talimatıyla kapatıldı’ şeklinde iddia dile getiriliyor. Ne dersiniz?

Hayır efendim. İnanır mısınız, bilmem bizler evimizde, özel yaşamımızda resmi işlerimizi konuşmayız, görüşmeyiz. Hiç kimsenin Refah Partisi ile ilgili bir önerisi, baskısı, etkisi olmadı. Bunu da inşallah yayınlarsınız… Ankara’nın en zengin adamlarından biri beni evimde ziyaretime geldi. ‘Sizi ziyaret etmek istiyorum’ dedi. ‘Buyurun’ dedim, eşiyle evime geldi. Benim rahmetli eşim çay yapmıştı… ‘Ağabey senin resim sergini görmek istiyorum’ dedi. İçeri geçtik. Dedi ki; ‘Ben buraya mahsus geldim. İsmini vermeyeceğim Refah Parti’li Yekta Bey ne isterse vermeye hazırız, bir milyon bile, bu davayı halletsin’ dedi bana. Kendisine ‘derhal eşini alıp evini terk edeceksin’ dedim. Karısına ‘telefon geldi acele gideceğiz’ dedi ve hemen çıktı dışarı. Masadaki pastaları, çayı yarım bırakıp ayrıldılar.

- Bunu ilk kez mi dile getiriyorsunuz?

Evet, ilk kez söylüyorum.

- Kim bu işadamı?

Söyleyemem onu…

- Tanınan bilinen bir işadamı mı?

Evet, meşhur birisi… Ankara’nın meşhurlarından birisi… Ben emekli olduktan 7 gün sonra parti kapatıldı. Benim zamanımda kapatılmadı. Ben yönetim aşamasında, dinleme aşamasında vardım. Karar aşamasında yoktum. Rahmetli Erbakan’ı ben dinledim, o oturumda vardım. Ben emekli olduktan 7 veya 8 gün sonra Anayasa Mahkemesi yeni başkan Ahmet Necdet Sezer’in yönetiminde kararını verdi.

"Erbakan benim dostumdu"

- Rahmetli Erbakan’la ilgili ne düşünüyorsunuz?

Kendisi benim dostumdu.

- ‘Dostum’ dediniz adamın partisni kapattınız...

Ben kapatmadım. Benden 7 gün sonra parti kapatıldı.

"Söylemler, eylemler RP’nin kapatılmasını haklı gösteriyordu"

- Sizce RP’nin kapatılma kararı yanlış mıydı?

Yanlış da değildi... Bugünün koşullarında o günün anayasa kurallarına ve siyasi parti yasası kurallarına göre eylemler, söylemler ve ortaya gelen olaylar Refah Partisi’nin kapatılmasını haklı gösteriyordu. İddianameye göre konuşuyorum. Ama ben karar aşamasında olsaydım nasıl oy verirdim, onu bugünden söylemem mümkün değil.

- ‘Dostum’ dediniz merhum Erbakan’la ilgili...Nasıl bir dostluğunuz vardı?

Bir araya geldiğimiz olmadı. Şöyle dostumdu benim… Birkaç toplantıda yan yana oturduk: özel bir üniversitenin açılışında. Bir de başkentte açılan bir üniversite açılışının çıkışında ‘oğlum Fatih, gel Yekta Bey’in elini öp’ dedi. Sonra da Fatih’le birlikte bir nikahta karşılıklı şahitlik ettik.

"Bana göre bugünkü iktidarın suyu ısınmıştır"

- Bugünkü Türkiye ile ilgili biraz konuşalım. İçinde bulunduğumuz Türkiye fotoğrafını nasıl ortaya koyuyorsunuz?

Bugünkü Türkiye fotoğrafını bugünkü iktidarın yönetiminde olumlu bulmuyorum. Bana göre bugünkü iktidarın suyu ısınmıştır. Çünkü Türkiye’yi Türkiye olmakta yücelten, yükselten, değerlendiren ve güçlendiren ilkelere karşı bir anlayışın yavaş yavaş yürürlüğe konulmak istendiğini, Türkiye’nin tek adam yönetimine sokulmak istendiğini, bir din devleti özleminin bugünkü yönetimin içinde büyük bir dalga olarak bulunduğu kanısındayım.

"Bunlar din devleti özlemcileri gibi görünüyorlar"

- Yekta Bey, inanın şimdi gülüyorum...İzleyicilerimiz de lütfen bağışlasınlar. ‘Din devleti’ dediniz, 28 Şubat sürecinde ‘irtica’ dediniz... Müslümanlara yönelik şunları, bunları söylediniz… ‘Din devleti’ hâlâ olmadı.

Olmadı… Bakın ne diyorum… Bunlar din devleti özlemcileri gibi görünüyorlar.

- Ne zararı var?

Dünyanın bu çağında bir devletin ‘din devleti’ olması yanlıştır. Değişik inançta bulunan insanların yaşadığı bir ülkede dinle değil, hukukla yönetilir devlet.

"Cumhuriyet sulandırılmış ve çizgisinde saptırılmış bir durumdadır"

- Yıllar geçti… AK Parti icraatlarıyla sizi bu konuda tatmin edici bir cevap vermedi mi?

Vermedi hayır. Ben AK Parti’nin hiçbir eylemini ve işlevini hiçbir şekilde geçerli ve değerli bulmuyorum. Siyasetçi olmadığım halde söylüyorum bunu, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak söylüyorum bunu. Ben Türkiye Cumhuriyeti’ni Atatürk’ün kurduğu ve özleyerek nitelikleriyle çok üstün çok özel bir duruma gelmesini dilediği ve beklediği bir yapı olarak düşünüyorum. Dinle yoğrulan bir devleti asla gözetmiyorum. Devlet hukuk devleti olabilir, devlet cumhuriyet olabilir. Bugün bana göre cumhuriyet sulandırılmış ve çizgisinden saptırılmış bir durumdadır, açıkça söylüyorum.

"Müslümana ayrı ders, Hristiyana ayrı ders yoktur"

- Müslümanlara yönelik eylemlerden söz ettik. Yüzde 99’u Müslüman olan bir Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşıyoruz ama, onların değerlerine yönelik, başörtüsüne yönelik, inançlarına yönelik birçok saldırı oldu. Bu saldırıların bazı noktalardaki bir parçası oldunuz. Örneğin başörtüsüne karşı çıktınız.

Anayasa mahkemesinin başörtüsüne ilişkin kararını okursanız, bilimsel değerlendirme yaparak gerçeklere yakın durursanız, başörtüsünün üniversitelerde kötü niyetli kullanılmasına karşıydık. Sokaktaki başörtüsüne karşı olduk mu? Üniversitede bilimsel bir alanda kimsenin ırkına, dinine bakmadan herkes dersini verir, dersini alır. Müslümana ayrı ders, Hristiyana ayrı ders yoktur.

"Bilimsel ortamlarda başörtülü gelip gitmenin sakıncasına değindik"

- 28 Şubat döneminde başörtülü öğrenciler üniversitelerde okuyamadı...

Onu söylüyorum, siz beni iyi dinleyin. Bakın Anayasa Mahkeme kararı var. Biz sokaktaki başörtüsüne karışmadık. Bilimsel ortamlarda başörtüsüyle gelip gitmenin sakıncasına değindik. Bilimsel gelişme ve toplumsal barış açısından.

- 2019 yılında da bunu mu düşünüyorsunuz?

Bugün de aynı şekilde düşünüyorum. Başörtüsünü ne amaçla takıyorlar çoğunluğu biliyor musunuz?

- İnancı gereği takıyorlar…

İnancı gereği takmıyorlar, siz öyle diyorsunuz. Çoğu da simge olarak takıyorlar, inandığından falan değil.

- Neyin simgesi?

Dincilik örgütü gibi çalışıyorlar. Din, inanç sömürüsü yapıyorlar. Hepsini demiyorum. Üniversitede ne gereği başörtüsünün? Çeşitli dinlerden öğrenciler yok mu? Herkes istediği gibi mi giyinsin? Olacak şey değil. Hukuk devletleri düzen devletleridir. Onların dinle yönetilmesi, dinle biçimlendirilmesi olanağı yoktur. Bunu iyice bilmek gerekiyor. Bunu bilmeyen de yoktur. Bilimsel yönden karşılanması, her yönden bir arada bulunması, her yönden ders verilmesi ve onlara hiçbir inancı gözetilmeden insanlığın ve bilimin gereklerinin anlatılması zorunludur.

- Bizi izleyenlerin bir kısmı ‘Yekta Güngör Özden Bey, hala bu yobaz düşüncesini sürdürüyor mu?’ diyor olabilir.

Ben yobaz değilim. Bana bunu yakıştıranların kendileri yobazdır.

"Burası at tarlası değil, üniversite"

- AK Parti iktidarı ile birlikte üniversitelerde ve kamu kuruluşlarında başörtüsü serbest hale geldi. Şimdi sizce ne zararı oldu?

Bu görüntü iktidarın inanç sömürüsüne dayanması, onunla beslenmesi, ondan medet ummasının sonucudur. Bu kadar açık söylüyorum. Bir hukuk devletinde, bir laik yönetimde insanları inançlarına göre değil, yaşamlarını o günün ortamına göre çağdaş bir biçimde sürdürmeleri gerekir. Bak dedim, sokağa karışmıyoruz. Delvet ayrı sokak ayrı, üniversite ayrı. Burası at tarlası değil, üniversite.

- Çok ilginç.. Gerçekten 2019 yılında da bu düşünceleri savunuyor olmanız çok ilginç….

Benim için de siz ilginçsiniz.

"Kur’an-ı Kerim’de tesettür ayeti yok"

- Kur’an’ı Kerim’deki başörtüsü / tesettür ayetleri hakkında birçok ayet var…

Yok yok, onlar da yalan. Kur’an-ı Kerim’de tesettür ve başörtüsü ile ilgili ayet yok.

- İlahiyatçı gibi konuşuyorsunuz...

Açıkça söylüyorum yok… ‘Göğsünüzü örtün’ dediği zaman ‘başınızı örtün, başınızı türbana sokun’ anlamı çıkmıyor.

- Diyanet İşleri Başkanı bile böyle demiyor!

Diyanet İşleri Başkanının söylediğine de katılmıyorum. Diyanet İşleri Başkanı siyasi etkilerle konuşuyor.

"Dinde yoktur’ demedi ama…"

- Sizin döneminizdeki Diyanet İşleri Başkanı ‘başörtüsü dinde yoktur’ dedi mi?

‘Dinde yoktur’ demedi ama ‘dinde vardır, mutlaka örteceksininiz’ de demedi. Aradaki farkı iyi düşünmemiz lazım. Başka var mı?

- Var… Son olarak Barış Pınarı Harekatı ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Siyasi askeri bir harekattır. Benim uzmanlık alanıma girmiyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi bağımsızlığını korumak , sınırlarını aydınlıklar içinde tutmak ve terörden arındırmak için yapacağı her girişimin ben de yanında olurum.

- Yaşınızı biraz önce söylemiştiniz, izleyenlerimizle paylaşmak ister misiniz?

Gelinlik kızlara sorulur bu… Bana soruyorsun. Ben 1932 doğumluyum. 88’in içindeyim.

-Peki, Allah hayırlı ömürler versin.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ömer

Yekta Kimin öleceğini Allah bilir ama . Sen sakın camiye gelme yahut getirmesinler hocaları Cemaat-ı boşuna uğraştırmasınlar öldüğünde atsınlar çöpe kuyuya sen de kurtar bizde . Son söz zalimler için yaşasın cehennem.

Ovalı

82 milyon Türk vatandaşına soruyorum? Yekta Güngör Özden in ataist= kominist olduğunu bilmeyen varmı? 
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23