Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ABD’deki temaslarında yatırımcılar Türkiye’ye büyük ilgi gösterdi.
BUĞRA KARDAN İSTANBUL
Ülkenin her alanda atılım yapması CHP yönetimini üzüyor. Ekonominin kuvvetlenmesi, büyümesi Genel Başkan Özgür Özel ile ekibini kahrediyor. Özel ile ekibinin, fonlu medyasının kara propagandalarını ise veriler boşa çıkarıyor. Öyle ki 12 aya ait ihracat 263 milyar doları aştı. 2025 büyüme tahminini IMF yüzde 2.6’dan yüzde 2.7’ye çıkardı, Dünya Bankası yüzde 3.2 olarak ilan etti. Bu durum memnuniyetle karşılanadursun ekonomi yönetimine Amerika’da ilgi yoğundu. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Barclays, Jefferies, JP Morgan ve Bank of America’yla yaptığı yatırımcı toplantılarında Türkiye odaktaydı. Yakın tarihte sabık İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun rüşvet ve irtikâptan tutuklanmasını bahane ederek ekonomiyi baltalamaya kalkan CHP’de de yeni yatırımları sinyallerinin alındığı bu toplantıların akabinde hüzün hakimdi. İktisatçılar, Özgür Özel ve ekibinin ekonomiyi çökertme planının bir darbe daha aldığını dile getirdiler. CHP medyasında çıkıp felâket tellallığı yapan manipülatör güruhun da Amerika’da yürütülen temasların, dev fonların ve firmaların açıklamalarıyla hüsrana uğradığını belirttiler. Güçlü makro temelleri olan Türkiye ekonomisine yabancı yatırımcıların güvenlerinin tam olduğunu kaydettiler.
MUHALEFET VE MEDYASI YİNE ÇAKTI
Akit’e konuşan İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Dinç, şunları söyledi: “Türkiye’nin yadsınamaz bir potansiyeli var. Bu potansiyeli görmemek mümkün değil. Türkiye, son dönemde doğrudan yatırım çekebilen ender ülkelerden biri konumunda. Ekonomi güçlü ki her türlü kırılganlık senaryosunda sağlam kalabildi. Potansiyelinin önünde bulunan finansal engellerin de ortadan kaldırılması hâlinde Türkiye, milli gelir sıralamasında daha da yukarılara çıkacaktır. Şu anda yabancı yatırımcılar, Türkiye’yle yakından ilgileniyorlar. Bu durum, ekonomiyi çökertmeyi çalışan muhaliflerin yaklaşımlarını boşa çıkarıyor. Türkiye’nin cari fazla ve ihracatla büyüme tercihine katkıda bulunmayan CHP, şu anda uygulanan programı da hedef alıyor. Ülkeye yön verme anlamında da katkıda bulunmuyor. Buna rağmen ülke, emin adımlarla yolunda ilerliyor. Tüm dünyada ekonominin kuralları yeniden tanımlanıyor, biçimlendiriliyor. Türkiye de buna adapte oluyor. Ki köklü kurumlardan, dev yatırımcılardan takdir alıyor. Bunu ekonomi yönetiminin yabancılarla yaptığı toplantılardan anlıyoruz.”
“CAZİP BİR YER, NOKTAYIZ”
İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin de şunları ifade etti: “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi dünya siyasetinde getirdiği konum ekonomiye de yansıyor. Bunu dünya devi fonların, firmaların tavırları ortaya koyuyor. Türkiye’yle el ele yürümeye talip olan ülkelere yenileri ekleniyor. Türkiye’yi yakından takip eden küresel aktörler ise Amerika, Birleşik Krallık, Avrupa, Rusya, Çin, Hindistan. Anılan aktörler, Türkiye’ye daha çok yatırım yapmaya adaylar. Yani enflasyonla mücadele programına rağmen sergilenen büyüme performansı ve siyasi istikrar, ülkemizi yatırım için cazip kılıyor. Türkiye, Amerika’da yatırımcılardan peş peşe övgüler aldı. Bu övgüler de içeride CHP ve şürekâsının ekonomiyle ilgili kara propagandalarının, kampanyalarının dikkate alınmadığını kanıtladı. Yine Türkiye’nin kamu borcu makul seviyede olduğundan tahvillere yabancı yatırımcıların teveccühleri arttı. Bu da muhalif cenahın ekonomiyi baltalama, karalama girişimlerini akim kıldığını katileştirdi.
Ayrıca Amerika’nın durduğu yere değinmekte yarar var. Donald Trump, ticaret savaşlarını hem ekonomik hem de siyasi saiklerle daha kararlı şekilde yürütüyor. Bunda Kanada, Birleşik Krallık, Avrupa Birliği ve Çin’in Trump’ın rakibi Kamala Harris’in yanında durması rol oynadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha akılcı ilerledi. Biden yerine Trump’la bir araya geleceğini bildirdi. Hâliyle Trump’ın koltuğa oturması Türkiye’nin Amerika’yla yeni bir dönemi başlatmasının yolunu açtı. Yatırımlarda momentumun artmasına kapı araladı. İşte Türkiye’ye Amerika’da gelen sitayişleri böyle okumak, yorumlamak gerek.”