Savaş sonrası hızla gelişen Yahya Kemal Beyatlı’nın doğduğu ve Vardar Nehri’nin yanında kurulan yaklaşık 750 bin nüfuslu Üsküp’te en çok dikkatimi çeken ise,
her yerde büyük bir heykel çılgınlığının yaşanmasıydı. Heykel hastalığı o kadar büyük ki her köşebaşında Makedonların tarihî kişiliklerine ait heykeller gelişi güzel kondurulmuş ve bir yerde şehrin silüetini, tarihî dokusunu, estetiğini bozuyordu. Dikilen heykellerin başında Makedonya Kralı Büyük İskender ve Birinci Bulgar İmparatorluğu’nun Makedonya doğumlu hükümdarı Çar Samuil’i geliyor. Sadece Osmanlı’nın yaptırdığı tarihî Taşköprü’nün (Fatih Sultan Mehmet Köprüsü) bulunduğu Üsküp Meydanı’nda 20’den fazla heykel vardı. Makedonya hükümetinin, Üsküp’ün merkez meydanına “Büyük İskender”, Meclis binası önüne “Nikola Karev”, Taşköprü üzerine “Gotze Delçev” ile “Pitu Guli”nin heykellerinin dikilmesi için aldığı karar, iktidar ile muhalefet arasında gerginliğe yol açmıştı. Muhalefet partileri, bütçeden heykellerin yapımı için harcanacak para ile evsiz ve işsizler için bir yardım fonu kurulmasını istemişti. Üsküp’te dikkatimizi çeken bir başka konu ise, Üsküp’ün en yüksek tepesine dikilen devasa ışıklı ‘haç’tı. Tepedeki haç bir yerde İslâm-cami karşıtlığının simgesiyidi. Yugoslavya’nın dağılmasından sonra 1991 yılında bağımsızlığına kavuşan Makedonya, 22 yıllık çok genç bir ülke. Hükümetin milli ögeleri vurgulayarak, her yere dikilen heykellerin yanında gördüğümüz Makedonya bayraklarını kullanarak Makedonyalılık bilincini artırmaya çalıştığı öne sürülüyor. Bazı Makedon yetkililer ise, heykellerin dikilmesinin tek sebebinin milli bilinç oluşturmak değil, hükümetin “Üsküp 2014” adında bir projesi var ve bu proje ile şehri daha turistik bir hale getirmek olduğunu söylüyor.