• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Türkiye’nin Sudan sınavı: Sudan krizinde Ankara etkisi!

Yeniakit Publisher
Haber Merkezi Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
Türkiye’nin Sudan sınavı: Sudan krizinde Ankara etkisi!

Türkiye, Sudan’da çatışmaların derinleştiği bir dönemde insani diplomasi, arabuluculuk girişimleri ve denge politikasıyla öne çıkarken; TUDPAM Analizi Türkiye’nin yol haritasını anlatıyor.

Türkiye, Sudan’da çatışmaların derinleştiği bir dönemde insani diplomasi, arabuluculuk girişimleri ve denge politikasıyla öne çıkarken; TUDPAM Araştırma Asistanı Anıl Uğur’un analizine göre Ankara’nın bu kriz sürecindeki en büyük sınavı, küresel rekabetin ortasında tarafsızlığını korumak ve uzun vadeli sürdürülebilir bir strateji inşa etmek olacak.

SEBAHATTİN AYAN/İSTANBUL

Türkiye, Sudan’daki krizin derinleştiği dönemde bölgeye yönelik diplomatik ve insani desteğini artırarak ilişkilerindeki stratejik çizgiyi koruyor. Ankara hem tarihî bağların hem de Afrika Boynuzu’nda yükselen jeopolitik öneminin etkisiyle Sudan’daki gelişmeleri yakından takip ederken; çatışmaların başladığı Nisan 2023’ten bu yana tahliye operasyonları, insani yardımlar ve arabuluculuk girişimleriyle sahada aktif bir politika yürütüyor. Türkiye, taraflar arasında dengeyi gözeten bir yaklaşım benimseyerek çatışmanın tırmanmasını engelleyecek uluslararası çabalara katkı sunmayı hedeflerken, Sudan’ın istikrarının hem bölgesel düzen hem de Ankara’nın Afrika açılımı açısından kritik önemde olduğuna dikkat çekiyor. Türkiye ile Sudan ilişkileri olumlu yönde seyrederken Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi (TUDPAM) Araştırma Asistanı Anıl Uğur, “Türkiye’nin Sudan Sınavı: Rekabet Arenasında Sürdürülebilirlik” başlıklı kapsamlı analiz yazısında, Ankara’nın Sudan krizindeki konumunu, karşılaştığı zorlukları ve bölgesel rekabette izlediği stratejik hattı mercek altına aldı.


 

SUDAN TOPRAKLARI REKABET ALANINA DÖNÜŞTÜ

Nisan 2023’te Sudan’da patlak veren askeri çatışmaların ardından Türkiye’nin Afrika Boynuzu’ndaki angajmanı ciddi bir sınavdan geçtiğini belirten Uğur, Sudan’daki krizin yalnızca iki general arasındaki bir güç mücadelesi olmadığını, ülkenin jeostratejik konumu nedeniyle küresel ve bölgesel aktörlerin rekabet alanına dönüştüğünü vurguluyor. Kızıldeniz’e 800 kilometrelik kıyı şeridi ve zengin yeraltı kaynaklarıyla Sudan; ABD, Rusya, Çin, BAE ve Mısır gibi güçlerin yoğun ilgisinin merkezinde yer alıyor.

KÖRFEZ ÜLKELERİNİN SUDAN POLİTİKALARI KRİZİ DERİNLEŞTİRİYOR

Çok aktörlü rekabetin Türkiye’nin dengeli ve tarafsız politika yürütmesini zorlaştırdığını kaydeden Uğur, özellikle bazı bölgesel aktörlerin Sudan’daki çatışma taraflarından birine destek verdiği iddialarının Ankara’nın diplomatik manevra alanını daralttığını ifade ediyor. Körfez ülkelerinin Sudan politikasının krizi derinleştirdiğine dikkat çeken analiz, yabancı devletlerin silah ve mühimmat desteğinin insani felaketi uzattığını belirtiyor. Türkiye’nin ise bölgede sömürge geçmişi olmayan, eşitlikçi ve “kazan-kazan” yaklaşımına dayalı bir çerçeve sunduğu aktarılıyor. Ankara’nın hem insani diplomasi hem de tahliye operasyonlarıyla sahada etkin olduğunu hatırlatan Uğur, Türkiye’nin TİKA ve AFAD üzerinden yürüttüğü yardımların bu yaklaşımın somut yansımaları olduğuna işaret ediyor.


 

TÜRKİYE’NİN SUDAN POLİTİKASINDA İKİ ANA ZORLUK

Anıl Uğur, Türkiye’nin Sudan’daki konumunu şekillendiren iki temel zorluk bulunduğunu vurguluyor. İlk olarak, Türkiye’nin arabuluculuk kapasitesi küresel rakipleriyle kıyaslandığında sınırlı kalmaktadır. Rusya ve Çin gibi büyük güçlerin sahip olduğu ekonomik ve askeri baskı araçlarına kıyasla Ankara’nın etkinliği daha çok yumuşak gücüne, insani diplomasiye ve tarafsızlık algısına dayanmaktadır. Bu durum, Türkiye’nin çatışan taraflar üzerinde doğrudan baskı kurma imkânını daraltmaktadır. İkinci zorluk ise Türkiye’nin Sudan’daki askeri ve ekonomik anlaşmalarını koruma zorunluluğu ile arabuluculukta tarafsız kalma ihtiyacı arasındaki hassas dengedir. Ankara’nın sahadaki varlığı bazı bölgesel aktörlerce etki alanını genişletme girişimi olarak yorumlanmakta, bu da Türkiye’nin diplomatik manevra alanını zaman zaman sınırlamaktadır.

“UZUN SOLUKLU DİPLOMATİK İŞÇİLİK ŞART”

Analizin sonuç bölümünde ise Türkiye’nin Sudan’da sürdürülebilir bir varlık gösterebilmesi için kısa vadeli kazançların ötesine geçen, insani yardım – siyasi geçiş – kalkınma iş birliği üçgenine dayalı bir strateji yürütmesi gerektiği belirtiliyor. Uğur’a göre Türkiye, çatışmada tek tarafın yanında konumlanma riskinden kaçınmalı; Afrika Birliği ve Cidde görüşmeleri gibi platformlarda lojistik, insani ve teknik kolaylaştırıcı rolünü güçlendirmelidir. Türkiye’nin Sudan politikasının yalnızca bu ülkeyle ilişkilerini değil, tüm Afrika kıtasındaki algısını doğrudan etkileyeceğine dikkat çeken Uğur, Ankara’nın çok kutuplu rekabet ortamında “güvenilir ve istikrarlı aktör” imajını korumasının önemine vurgu yapıyor.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23