• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Türk ordusunun altın çağı başladı! Teknolojiyle gelen güç tüm dünyayı titretiyor

Yeniakit Publisher
Rasim Bolbol Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
Türk ordusunun altın çağı başladı! Teknolojiyle gelen güç tüm dünyayı titretiyor

Yeni Şafak gazetesi yazarı Yahya Bostan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin modern savunma teknolojileriyle altın çağını yaşadığını kaydetti. Bostan, TSK’nın disiplin sorunlarına rağmen operasyonel kabiliyetlerini artırdığını belirtti.

Yeni Şafak gazetesi yazarı Yahya Bostan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin savunma teknolojileriyle altın çağını yaşadığını söyledi. Bostan, Kara Harp Okulu’ndaki disiplin olaylarının TSK’nın genel başarılarını gölgeleyemeyeceğini ifade etti. Son dönemdeki operasyonel kabiliyetlerin Türk ordusunu farklı bir seviyeye taşıdığını vurgulayan Bostan, TSK’nın iç disiplin sorunlarına rağmen sahadaki başarısıyla dikkat çektiğini kaydetti. Yahya Bostan, şunları dile getirdi:

"Bana kalırsa Türk Silahlı Kuvvetleri altın çağını yaşıyor. Bu cümleyi mübalağalı bulabilirsiniz. Ama önyargılarınızdan arınırsanız, geçmişle yapacağınız küçük bir kıyaslama sizi bana hak vermeye zorlayacak.
Ne diyordu emekli Orgeneral Ergin Saygun? Geçtiğimiz günlerde SAHA Expo 2024’te konuşmuştu. Tırnak içi ifadeyle aktaralım:
“Kıbrıs’ta roketlerinizi başka bir ülkeden almak mecburiyetinde kalmamışsanız, Roketsan’ın şimdi yaptığı balistik füzeleri takdir etmeyebilirsiniz. O Temmuz sıcağında, Kıbrıs’ta elinizde tek kanallı ABD telsiziyle, kan ter içinde irtibat kurmaya uğraşmadıysanız bugün Aselsan’ın yaptığı kırk kanallı kriptolu telsizlerin de sizin için önemi olmuyor. Bu her şeyde böyledir. Silahlı helikopterler, insansız hava araçları.. Hiç tahayyül edemeyeceğimiz yerlere geldik.”
Türk ordusunun tecrübesi engindir. İki bin yıllık bir gelenekten bahsediyoruz. Kurmay zekası bu gelenekten damıtılmıştır. İşte bu tecrübe ve birikime, yerli savunma sanayiinde artık rutine dönüşen yeniliklerle teknolojik zırh giydiriliyor. (Son gurur verici gelişme Bayraktar TB3’ün TCG Anadolu Gemisi’ne iniş yapabilmesidir. Dünyada ilktir.) Elhak, TSK bu zırhı ustaca kullanıyor.
***
Sahada bunun yansıması da görülüyor. Terör örgütü PKK, Türkiye’den temizlendi mi? TSK, 15 Temmuz’da ağır yara almasına rağmen, sadece bir kaç ay sonra, siyasi iradenin kararlılığıyla, Suriye’de hem DEAŞ hem de PKK’nın hakkından geldi mi? Şu an Irak’ın kuzeyinde, tarihinin en kapsamlı operasyonunu sessiz sedasız yapıyor mu? Libya, Dağlık Karabağ operasyonlarını, Somali, Katar görevlerini saymıyorum bile.
Son yıllarda TSK müthiş bir operasyonel kapasite/kabiliyet geliştirdi. Bunda yine son dönemde atılan yapısal adımların, oluşturulan komando tugaylarının payı büyük. İşte bu yüzden altın çağ diyorum. Elbette yakın geçmişle kıyaslayarak. Ve elbette ABD, Çin gibi büyük ekonomilerin yaptığı devasa savunma harcamalarını aklımın bir köşesinde tutarak.
Şimdi yeni bir konjonktür var. Trump ABD Başkanı oldu. Suriye’de ne yapacak? CENTCOM ne planlıyor? Sahada nasıl bir hareketlilik var? Buna ilişkin nasıl bir hazırlık yapıyoruz? Irak’ta son durum ne? Bunlar ana gündem maddeleridir. Bu soruların yanıtlarını bulmak için kulisleri dolaştım ama konu döndü dolaştı -böylesine hassas bir dönemeçte- bir iç meseleye kilitlendi. Kılıçlı tören ve teğmenler vakasına. O halde ben de birkaç kelime edeyim:
Bir. Konuyla ilgili ayrıntılar ortaya çıktı. Okudunuz. Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde yaşanan vaka o sırada, tören alanında, spontane gelişmiş bir durum değil. Öncesi var. Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilen teğmenler törenden önce, geçtiğimiz yıl yönergeden çıkarılan yemin metnini okumak için tam yedi kez sıralı amirlerinden izin istemiş. Her defasında “Olacak şey değil” yanıtı almış. Buna rağmen ısrar sürmüş. İzin çıkmayınca da tören sırasında, -adını koyalım- “korsan eylem” gerçekleşmiş.
İki. Hal böyleyse, konu içerik değildir. Yemin metninde ne yazarsa yazsın, bu açık bir disiplinsizliktir. Bu tavır TSK’yı politik tartışmaların öznesi haline getirmiştir. Zor duruma sokmuştur. En başta bu, Türk ordusuna verilmiş bir zarardır. Bırakın Türk Silahlı Kuvvetlerini, bu tutum, sivil hayatta, sıradan bir şirkette bile başınızı derde sokabilir.
Üç. İşin kötüsü bu sıradan bir disiplinsizlik değildir. Birden çok kişinin katılmış olması, törenden çok önce planlamış olması, organize bir şekilde hareket edilmesi nedeniyle, diyebiliriz ki; örgütlü disiplinsizliktir. Bunun askeri terminolojideki adı da bellidir.
***
Dört. Konuya mercek tutanların kafasında pek çok soru işareti var. Başarılı, okul birincisi olmuş, zeki bir teğmenin, kariyerini derinden etkileyecek böylesi bir yükün altına neden girdiği sorgulanmalıdır. Bu eylem biçimi kendi fikri midir yoksa etki altında mı kalmıştır? Etki altında kaldıysa kim motive etmiştir? Bu soruların bir cevabı var mı? Bildiğim kadarıyla henüz yok.
Beş. Ama şüpheler, olağan şüpheliler var. Türk Silahlı Kuvvetlerini siyasi tartışmaların öznesi haline getirmeye çalışanlar olduğu açık. Bazı emekli askerler, genç teğmenler üzerinde etkili olmuş mudur? Olabilir. En azından “Hayatın olağan akışına uymuyor” diyemeyiz. Bugün mezun gençler üzerinde “çalışanların” yarın yeni adresleri kim ya da neresi olacaktır? Bunların üzerinde düşünmeliyiz.
Altı. Bu, özünde bir disiplin vakasıdır ama politize olmuştur. Politize olan konularda gerçek, güçlü argüman ve tartışmalar arasında kaybolur. TSK’yı “Atatürk karşıtıymış gibi gösterme çabası” politik bir tutumdur. Ama gerçekçi değildir.
Yedi. Bu meseleler öylesine, tesadüfen gelişen olaylar değildir. Amaç TSK’yı -yukarıda bahsettiğim- ana gündem maddelerinden uzaklaştırmak, zihnini meşgul etmektir. İçeride huzursuzluk yaratmaktır. Zamanlamasına bakınız. Sizce dış gelişmelerden bağımsız mıdır? Bence değil."

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23