Gazze ateşkesi, sahada siyonist terör rejiminin suikastları, askeri ilerleyişi ve sivilleri hedef alan saldırılarıyla sistematik biçimde ihlal edilirken; anlaşmanın garantörlüğünü üstlenen ülkelerin bu ihlaller karşısındaki sessizliği giderek daha fazla tartışma konusu oluyor. Bir siyonist askerin hedef alınması halinde hızlı açıklamalar yapan başkentler, Gazze’de her gün yaşanan sivil ölümler, yerinden edilmeler ve insani yardımın engellenmesi karşısında herhangi bir caydırıcı adım atmıyor.
Gazze ateşkesi, sahada siyonist terör rejiminin suikastları, askeri ilerleyişi ve sivilleri hedef alan saldırılarıyla sistematik biçimde ihlal edilirken; anlaşmanın garantörlüğünü üstlenen ülkelerin bu ihlaller karşısındaki sessizliği giderek daha fazla tartışma konusu oluyor. Bir siyonist askerin hedef alınması halinde hızlı açıklamalar yapan başkentler, Gazze’de her gün yaşanan sivil ölümler, yerinden edilmeler ve insani yardımın engellenmesi karşısında herhangi bir caydırıcı adım atmıyor.
Gazze’de 13 Ekim’de ilan edilen ateşkes, sahada fiilen işlemiyor. Siyonist terör rejiminin cumartesi günü Gazze şehrinin batı kesimlerinde bir aracı hedef aldığı saldırıda 4 kişinin şehit olduğu bildirildi. Siyonist terör rejimi ordusu (IDF) tarafından saldırıya dair görüntüler yayınlandı.
Saldırıda şehit olanlardan birinin HAMAS’ın silahlı kanadı Kassam Tugayları'nın üst düzey komutanlarından Raad Saad olduğu açıklandı. HAMAS hareketinin Gazze Şeridi’ndeki lideri Dr. Halil El Hayye, HAMAS hareketinin 38'inci kuruluş yıl dönümünde yaptığı açıklamada, mücahit komutan “Ebu Muaz” künyeli Raad Saad'ın beraberinde bulunan kardeşleriyle birlikte şehitlik mertebesine yükseldiğini duyurdu.
Saad'ın, dinine ve vatanına hayatını adadığını, ibadet ehli ve züht sahibi bu komutan olduğunu belirten El Hayye, onun Allah yolunda cihat ettiğini, onlarca yıl boyunca işgal tarafından aranan bir hayat yaşadığını söyledi.
El Hayye, "Saad'ın azmi hiç sarsılmadı, iradesi asla kırılmadı. O, gerçekten cihat eden bir mücahitti; ne güzel bir cihattı ve ne yüce bir şehadetti." dedi.
Bu olay, Tel Aviv'in 10 Ekim 2015'te HAMAS ile imzalanan ateşkes anlaşmasını ihlal etmesinde yeni bir tırmanış anlamına geliyor. Siyonist medya kaynakları, Başbakan Benjamin Netanyahu ve güvenlik bakanı Israel Katz'ın operasyonu Washington'ı önceden bilgilendirmeden onayladığını belirtti.
İşgal rejimi, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'ye yönelik savaşında Saad'a daha önce birkaç kez suikast girişiminde bulunmuştu; bunlardan ikisi son iki haftada son anda iptal edilmişti.
Ateşkes Sürecindeki İlk Suikast Değil
Raad suikasti siyonist terör rejiminin ateşkesi ihlal ederek gerçekleştirdiği ilk saldırı değil. Siyonist terör rejimi geçtiğimiz Kasım ayında da Gazze'de bir araca SİHA ile saldırmış araçta İzzettin el-Kassam Tugaylarının üst düzey komutanlarından Ebu Abdullah el Hadidi'nin bulunduğu 4 kişi şehit olmuştu.
HAMAS’tan Arabuluculara Çağrı
HAMAS Hareketi, yayımladığı açıklamada Gazze üzerinde her türlü vesayeti reddettiğini yineleyerek bölgenin zorla göç ettirilmesine ve yeniden dizayn edilmesine yönelik girişimlere karşı uyarıda bulundu. Açıklamada, Filistin halkının “kendisini kimin yöneteceğine yalnızca kendisinin karar vereceği, işlerini kendi başına yönetme kapasitesine sahip olduğu ve topraklarını savunma, özgürleştirme ve başkenti Kudüs olan, tam egemen bağımsız devletini kurma yönünde meşru hakka sahip olduğu” ifade edildi.
Hareket ayrıca arabuluculara ve ABD yönetimine, siyonist terör rejimine ateşkes anlaşmasının maddelerini uygulaması yönünde baskı yapma, anlaşmanın “sürekli ve sistematik ihlallerini” kınama, özellikle Refah Sınır Kapısı olmak üzere tüm geçişlerin iki yönlü olarak açılması ve insani yardımların girişinin artırılması çağrısında bulundu.
Hareket, Arap ülkelerini de acil şekilde harekete geçmeye, Siyonistlerin ihlallerini durdurması, geçişlerin açılması ve yardımların girişine izin verilmesi için tüm imkânlarıyla baskı yapmaya davet etti. Ayrıca, iki milyondan fazla Filistinli için insani yaşam koşullarının sağlanması amacıyla yardım, barınma ve yeniden imar planlarının derhal uygulanması çağrısında bulundu.
HAMAS açıklamasında, “Gazze Şeridi, Batı Şeria ve işgal altındaki Kudüs’te iki yıldır süren soykırım ve aç bırakma sürecinde işlenen israil suçlarının sistematik ve tanımlanmış suçlar” olduğunu belirterek, Uluslararası Adalet Divanı ile Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni israilli liderleri yargılamaya devam etmeye çağırdı. Açıklamada ayrıca, siyonist terör rejiminin Filistin davasını tasfiye etmeye yönelik planlarıyla mücadelede ulusal birliğin sağlanmasının tek yol olduğu vurgulandı.
Sarı Hat Hızla Genişliyor
Siyonist terör rejiminin Gazze ateşkesindeki ihlalleri suikastlarla sınırlı değil. Siyonist terör rejimi Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in bundan sonra sarı hat Gazze ile yeni sınırımız dediği sarı çizgi Gazze’nin mahallerini yutarak hızla genişliyor.
Hat, giderek yoğun nüfuslu bölgeleri içine alırken, binlerce Filistinli aileyi yeni bir yerinden edilme dalgasıyla karşı karşıya bırakıyor.
Filistinli gazeteci Ahmed Hamed, ateşkesin ardından Gazze kentindeki evine döndüğünde, konutunun Sarı Hat’tan yaklaşık 1,5 kilometre uzaklıkta olduğunu belirtiyor. Ancak iki ay içinde bu mesafenin 200 metreye kadar düştüğünü ifade ediyor.
ABD arabuluculuğunda Ekim ayında sağlanan ateşkesin ardından siyonist terör rejiminin tarafından Gazze içinde oluşturulan Sarı Hat, “girilmesi yasak bölge” olarak ilan edildi. Hat, Filistinlilerin kuzey, güney ve doğudaki geniş alanlara erişimini engelliyor.
Ateşkesin başlamasından bu yana Sarı Hat batıya doğru istikrarlı biçimde genişledi ve Gazze topraklarının yaklaşık yüzde 53’ünü kapsar hale geldi. Hattın her ilerleyişi, sivil mahallelerin içine yerleştirilen sarı beton bloklarla işaretleniyor.
Siyonist terör rejimi güçleri, Sarı Hat boyunca ilerlerken Gazze’nin doğusunda patlayıcı yüklü araçlar kullanarak çok sayıda konut binasını eş zamanlı olarak yıktı. Bu yıkımların, bölgeyi tamamen boşaltmayı ve geri dönüşleri engellemeyi amaçladığı belirtiliyor.
Dünya Ateşkes Var Sanıyor
Şucaiyye sakini 27 yaşındaki Reem Mortaja ise son bir ay içinde 11’inci kez evinden edildiğini belirtti. Ateşkes kapsamında evlerine dönmelerine izin verildiğini, ancak konutlarını ağır hasarlı halde bulduklarını söyleyen Mortaja, kısa süreli bir toparlanmanın ardından yeniden kaçmak zorunda kaldıklarını anlattı.
“Bir sabah uyandığımızda evimizin birkaç metre yakınına sarı beton blok yerleştirilmişti. Kaçtık. Birkaç gün sonra evlerimiz bombalandı ve mahalle tamamen enkaza döndü” dedi.
Mortaja, “Dünya ateşkesin yürürlükte olduğunu sanıyor. Oysa her gün ilerlemeler, hava saldırıları ve topçu ateşi var. Yerinden edilme hiç durmuyor ve tüm bunlar sessizlik içinde yaşanıyor” ifadelerini kullandı.
Gazze Halkının Dayanacak Gücü Kalmadı
Siyonist terör rejiminin saldırıları sürerken Gazze Şeridi son günlerde derin bir alçak basınç sisteminin etkisi altına girdi. Bu hava koşulları, siyonist terör rejiminin soykırım savaşı nedeniyle altyapı ve yerleşim dokusunda yaşanan ağır tahribatın boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Gazze’deki Hükümet Medya Ofisi Genel Müdürü İsmail es-Sevabite, daha önce bombalanmış ve yağmur ile şiddetli rüzgârlar nedeniyle hasarı artan binaların çökmesi sonrası “bileşik bir insani felaket” yaşandığı uyarısında bulundu. Söz konusu çöküntülerde 11 Filistinlinin şehit olduğu ve cenazelerinin enkaz altından çıkarıldığı, en az bir kişinin ise hâlâ kayıp olduğu bildirildi. Yüz binlerce Filistinli, güvenli barınakların yokluğu, altyapının çökmesi, bina yıkılma risklerinin artması ve yerel kurumların müdahale kapasitesinin giderek zayıflaması nedeniyle yaşamaya elverişsiz, son derece ağır koşullarda hayatını sürdürmeye çalışıyor.
Sağlık alanındaki veriler ise bir yılı aşkın süredir devam eden felaketin derinliğini ortaya koyuyor. Gazze Sağlık Bakanlığı, son 48 saat içinde siyonist terör rejiminin saldırıları sonucu en az üç Filistinlinin şehit olduğunu ve 16 yeni yaralının hastanelere ulaştığını açıkladı. Bakanlığın verilerine göre, ateşkesin başlamasından bu yana şehit sayısı 386’ya, yaralı sayısı ise 1018’e yükseldi
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus Gazze'de şiddetli yağmurlar nedeniyle son 24 saatte en az 10 kişinin şehit olduğunu bildirdi. DSÖ'nün, Gazze'ye bazı malzemelerin girişine izin verilmemesi nedeniyle tıbbi malzeme ulaştırmada zorlandığını belirten Ghebreyesus, hayati tıbbi malzemeleri Gazze'ye acilen ulaştırarak, hastalıklara yakalanan kişilerin zamanında tespit edilmesine ve bu kişilerin tedavi olmasına destek sağladıklarını vurguladı.
Bununla eş zamanlı olarak Dünya Sağlık Örgütü’nün işgal altındaki Filistin topraklarındaki temsilcisi Rik Peeperkorn, Temmuz 2024 ile 28 Kasım 2025 tarihleri arasında Gazze’de yaklaşık 1092 hastanın tıbbi tahliye beklerken hayatını kaybettiğini açıkladı. Bu rakam, sağlık sisteminin çöküşünü ve hastaların zamanında kurtarılamadığını çarpıcı biçimde gözler önüne seriyor.
Garantörler ortada Yok
13 Ekim’de ilan edilen ve uluslararası aktörlerin garantörlüğünde yürürlüğe giren Gazze ateşkesi, sahadaki gelişmelerle birlikte fiilen işlemez hale gelmiş durumda. Ateşkes sürecine rağmen siyonist terör rejiminin ordusunun Gazze’ye yönelik saldırıları, suikastları ve askeri ilerleyişi devam ederken; anlaşmanın garantörlüğünü üstlenen ülkelerin bu ihlaller karşısındaki sessizliği dikkat çekiyor.
Ateşkesin ilan edildiği tarihten bu yana Gazze’de hava saldırıları, hedefli infazlar, topçu atışları ve sivillerin bulunduğu alanlara yönelik operasyonlar sürüyor. Buna karşın, garantör ülkelerden siyonist terör rejiminin bu eylemlerine ilişkin bağlayıcı, caydırıcı ya da açık bir tutum ortaya konulmuş değil.
Uluslararası tepkilerdeki keskin çifte standart, ateşkes tartışmalarının merkezinde yer alıyor. Bir siyonist askerin vurulması halinde saatler içinde açıklama yapan, “ateşkesin tehlikeye girdiği” uyarısında bulunan ülkeler; siyonist terör rejiminin Gazze’de direniş hareketi mensuplarını sistematik biçimde hedef alması ve sivil halkın her gün bombardıman altında yaşaması karşısında sessiz kalıyor.
Gazze’de kadınlar, çocuklar ve yaşlılar hayatını kaybederken; evler, çadırlar, altyapı tesisleri hedef alınırken bu saldırılar çoğu zaman “güvenlik gerekçesi” başlığı altında görmezden geliniyor. Diplomatik tepki eksikliği, ihlallerin normalleştirildiği yönündeki eleştirileri güçlendiriyor.
Ateşkes anlaşmasının temel maddeleri arasında yer alan insani yardım akışı da sahada karşılık bulmuş değil. Uluslararası toplum tarafından taahhüt edilen yardımların büyük bölümü Gazze’ye ulaştırılamazken, sınır kapıları fiilen kapalı tutulmaya devam ediyor.
İnsani kuruluşlar, gıda, ilaç, barınma ve sağlık hizmetleri açısından krizin derinleştiğini, ateşkes sürecinin Gazze halkı için herhangi bir rahatlama sağlamadığını bildiriyor. Yardımların gecikmesi ya da engellenmesi, ateşkesin insani boyutunun da askıya alındığı yönünde değerlendiriliyor.
Ateşkes, Siyonistler için “Operasyonel Rahatlama” mı Sağlıyor?
Sahadaki gelişmeler, ateşkesin pratikte nasıl işlediğine dair daha sert soruları gündeme getiriyor. Ateşkes sürecinde siyonist terör rejimi ordusunun Gazze içinde yeni askeri konuşlanmalar gerçekleştirmesi, fiili sınırlar oluşturması ve hedefli saldırılarını sürdürmesi, anlaşmanın kimin lehine işlediği tartışmasını derinleştiriyor.
Gözlemciler, ateşkesin siyonist terör rejimi açısından herhangi bir güvenlik riski olmadan ilerleme, Gazze üzerindeki askeri ve siyasi tahakkümü artırma ve direniş unsurlarını “ateşsiz bir ortamda” hedef alma imkanı sunduğuna dikkat çekiyor.
Ateşkesin garantörlüğünü üstlenen ülkelerin, artan ihlaller karşısında etkili bir mekanizma işletmemesi de, “garantörlük” kavramının içinin boşaltıldığı yönünde eleştirilere yol açıyor.
DOĞRU HABER