• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Nutrigenomik nedir? Gen koleji beslenme: Besin ihtiyacımızı DNA yapımız belirliyor

Yeniakit Publisher
2022-05-30 16:12:00 - 2022-05-30 16:16:03
Nutrigenomik nedir? Gen koleji beslenme: Besin ihtiyacımızı DNA yapımız belirliyor

Genetik analizler, diyet listelerinin ve insanların ihtiyaç duydukları ekstra vitamin ve takviyelerin belirlenmesi için de yaygınlıkla kullanılıyor. Nutrigenomik disiplini olarak adlandırılan bu yeni çalışma alanı genler, beslenme ve sağlık arasındaki ilişkiyi inceliyor. Nesiller Genetik Hastalıklar...

NUTRİGENOMİK NEDİR ?

Genlerin diyet içerisindeki kimyasal bileşenler ile etkileşime girerek ortaya çıkardıkları gen ürünlerinin fenotipik özellikler üzerindeki farklılaşması araştırılmaya başlanmış ve Nutrigenomik bilimi ortaya çıkmıştır.Bu terim, ilk kez 1975 yılında kullanılmış olmakla birlikte son yıllarda genetik biliminde önemli yer tutmuştur. Nutrigenomik bilimi, bir bütün olarak beslenme metabolizmasında, genomdan fenotipe çok yönlü moleküler reaksiyonların araştırılmasına olanak sağlamaktadır. Besinlerin gen ifadelerindeki rolünü araştıran bir beslenme dalı olarak da tanımlanabilir. 

NUTRİGENETİK NEDİR ?

1975 yılında nutrigenetik terimini ilk kez Dr. R.O. Brennan Nutrigenetik adlı kitapta kullanmıştır. Nutrigenetik, bireylerin besin maddelerine karşı verdiği tepkiyi etkileyen genetik farklılıkların incelenmesidir. Bireylerin sahip oldukları genetik farklılıkların diyet-hastalık ilişkisi üzerindeki etkisini araştırır. Beslenme tedavisinin ilaç gibi bireye uygulandığı bilim dalıdır. Diğer bir deyişle, kişiye özel veya kişisel beslenme olarak da tanımlanır.
Her bireyin genotipinin farklı olduğu göz önüne alındığında aynı besin maddelerinin tüketiminden bireyler farklı şekillerde etkilenebilirler. Alınan besin miktarı bazı bireyler için risk oluştururken, bazıları için bu durum söz konusu değildir. Kimi bireye yarar sağlarken kiminde yararlı olmayabilmektedir. M.Ö 99-55 yılları arasında yaşayan Lukretius “Birisi için besin olan diğerleri için kuvvetli bir zehir olabilir” şeklinde diyerek besinlere tepkide bireysel farklılıklar olduğunu vurgulamıştır . 

NUTRİGENOMİK VE NUTRİGENETİK ARASINDAKİ FARKLAR

Nutrigenomik ve nutrigenetik terimleri birbirinin yerine kullanılsa da yaklaşım ve amaçlarında önemli kavramsal farklılıklar vardır. Nutrisyonel genomik, diyet ve yaşam tarzı, bireylerin işlevlerini; hücre, doku, moleküler düzey ve toplum düzeyinde nasıl etkilediğini inceler. Nutrisyonel genomik, nutrigenomik ve nutrigenetik dallarının ikisini de içerir. Nutrigenomik, besin maddelerinin genom ile etkileşimi, besinlerin metabolik yolları, gen ekspresyonunu nasıl etkilediğini ve beslenme ile ilişkili hastalıklarda bu süreçlerde nelerin yanlış gittiğini belirler. Nutrigenetik ise bireylerin besin maddelerine verdikleri yanıtı etkileyen bireysel genetik farklılıkların inceler .
Amaçları, insan genomu projesinden elde edilen yeni teknik gelişmeleri kullanarak yaşam kalitesini iyileştirmek, sağlıklı yaşlanmayı sağlamak ve hastalığı önlemeyi amaçlayan bireysel diyet yöntemleri elde etmektir . Bu iki disiplinin yaklaşımları farklı olsa da ulaşmak istedikleri hedefler sağlık durumunun iyileştirilmesi ve hastalıkların önlenmesi gibi çalışmalardır . Nutrigenetik, bireye en iyi diyet tavsiyesini bulmaya yardımcı olacaktır. Nutrigenomik, belli beslenme alternatifleri içerisinden en iyi diyet önerisini bulmak için beslenme araştırmaları dahilinde gelişecektir.

NUTRİGENOMİK- NUTRİGENETİK VE HASTALIKLAR

Günümüzde yapılan çalışmalar sonucu, diyet, genler ve hastalıklar arasında sıkı bir ilişki gözlendiği ortaya çıkmıştır.
Bireylere özgü beslenme önerilerinin yapılabilmesi için, genetik farklılığın araştırılmasında kullanılabilen alet-ekipman ve bilgiye ihtiyaç bulunmaktadır. Nutrigenomik teknolojisi ve nutrigenetik bu ihtiyaca cevap vermektedir. Ayrıca, genetik farklılık ve beslenmeye dayalı olan hastalıkların önlenmesi için de önemli bilgiler sağlamaktadır.
Şimdiye kadar yaklaşık 1000 genin hastalıkla olan ilişkisi ortaya konulmuştur. Aşağıda bazı hastalıklar ve genler üzerindeki etkileri verilmiştir. 

• Kolesterol metabolizması, diyetlerdeki alınan miktarın kardiyovasküler belirtecidir ve bu sayede diyet alımları da tanımlanmış olur. 

• Obezite, diyet ve yaşam tarzlarının birbiriyle bağlantılı olduğunu net bir şekilde gösterir bu ilişki nutrigenetikle yani beslenme alışkanlığındaki gen farklılığın bir sonucu olarak açıklanabilir.Obezite; kalp damar hastalıkları, kolorektal kanser, hipertansiyon ve diyabet hastalıklarının görülme sıklığının artmasıyla da ilişkilendirilmektedir. 

• Fenilketonuri ise fenilalanin hidroksilaz (PAH) enziminin eksikliğinden kaynaklanan bir hastalıktır ve kanda fenilalanin artışı görülür. Bu fazla artış nörolojik hasarlara sebebiyet verebilmektedir. 

• Kanser; Navarro ve ark. yaptığı çalışmalar sonucunda insanın hayatı boyunca aldığı kompleks gıdaların kanser riski ile diyet ve serum arasındaki ilişkiyi incelemiştir.Bazı spesifik besin alımlarının hastalık üzerine etkisi net bir şekilde gözlemlenmiştir. 

• Genetik alt yapıya sahip rahatsızlıklardan biri laktoz intoleransıdır. Dünya nüfusunun çoğunluğunda, laktaz enzimi biyosentezi yaşla birlikte azalmaya başlar. 

• Ülseratif kolit ve Crohn hastalığı dahil olmak üzere inflamatuar bağırsak kronik olarak görünen gastrointestinal sistemin bağırsak vasıtalı bozukluklarıdır.Bu durumda hasta kişiler etnik kökenlere göre ayrıldığı gözlemlenmiştir. Burada nutrigenetik etki söz konusu olduğu için diyet-gen arasındaki ilişki güçlenmiştir. 

SONUÇ
Tükettiğimiz besinlerin hayatımız üzerindeki etkisi çok büyüktür. Günlük hayatımızda sık sık başkalarıyla kendimizi kıyaslarken ‘’ x kişisi çok çabuk kilo veriyor, ben kilo veremiyorum, aynı kilodayız ama bana su içsem bile yarıyor ‘’ gibi cümleler duymaktayız. Unutulmamalıdır ki yediğimiz çoğu şeyde besin-gen ilişkisi vardır. Her bireyin genotipi farklı olduğundan besinlerden aldığımız etki de bu yüzden vücudumuzda farklı tepki vermektedir. Birçok rahatsızlıklar da genetik farklılardan oluşmaktadır. Aslında sağlıklı ve dengeli bir yaşam için her bireyin genetik yapısı göz önüne alınarak beslenme şekilleri düzenlenmelidir, Böylece genetik özelliklere göre kişiye özel beslenme planı oluşturulabilir. Burada da nutrigenom ve nutrigenetik bilimi karşımıza çıkmaktadır. 

 Besin ihtiyacımızı DNA yapımız belirliyor

Genetik analizler, diyet listelerinin ve insanların ihtiyaç duydukları ekstra vitamin ve takviyelerin belirlenmesi için de yaygınlıkla kullanılıyor. Nutrigenomik disiplini olarak adlandırılan bu yeni çalışma alanı genler, beslenme ve sağlık arasındaki ilişkiyi inceliyor. Nesiller Genetik Hastalıkları Değerlendirme Merkezi Kurucusu, Genetik ve Farmakoloji Uzmanı Dr. Gülay Özgön, Nutrigenomik ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı.

İnsanlığın temel ihtiyaçlarının başında gelen beslenme, dünyanın en önemli sorunlarından biri olarak görülüyor. Gerek yetersiz beslenen insan sayısındaki artış gerekse obezite oranlarındaki olağandışı yükseliş, bilim insanlarının bu alandaki çalışmalarına hız verdi. Birçok hastalığın teşhis ve tedavisinde başvurulan genetik analizler, beslenme alanındaki çalışmalarda da yerini aldı. Beslenme genomiği, insan genomu, insan beslenmesi ve sağlık arasındaki ilişkiyi inceleyen Nutrigenomik disiplini ile ilgili çalışmalar dünya çapında yaygınlaştı. Nesiller Genetik Hastalıkları Değerlendirme Merkezi Kurucusu, Genetik ve Farmakoloji Uzmanı Dr. Gülay Özgön, Nutrigenomik ile ilgili bilgi paylaşırken, hiçbir sağlıklı yaşam danışmanlığının, genetik kodlardan bağımsız verilemeyeceğine vurgu yaptı.

Genetik yapımız her adımda belirleyici

Dr. Gülay Özgön, wellness dediğimiz sağlıklı yaşam biliminin kendi genetik kodumuzu bilme esasına dayandığını belirterek “Genetik kodumuzu nasıl daha iyi bir hale getirebiliriz ve daha sağlıklı, uzun ömürlü nasıl yaşayabiliriz sorularının yanıtları genetik analizlerin sonuçlarıyla bağlantılı. Hiçbir sağlıklı yaşam danışmanlığı, kişilerin genetik kodları analiz edilmeden verilmemelidir. Bu noktada ‘kişiselleştirilmiş tıp’ ezberlerimizi bozmaya devam ediyor” dedi.

800 milyon kişi obezite ile mücadele ediyor

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya genelinde yaklaşık 800 milyon kişi obezite ile mücadele ediyor. 2025 yılına dek dünya çapında her beş kişiden birinin obeziteye yakalanacağı tahmin ediliyor. Daha da önemlisi, önümüzdeki 10 yıl içerisinde obezite ile mücadele eden çocuk sayısının yüzde 60 artarak 2030'a kadar 250 milyona ulaşması bekleniyor. Dr. Gülay Özgön, obezitenin sürdürülebilir yaşamın en büyük tehdidi olduğuna dikkat çekti. Özgön, “Obezite ile mücadelenin başarıyla sonuçlanması, disiplinler arası iş birliği ile mümkün. Kan değerleri, insanların beslenme ihtiyaçları ile ilgili belirli verileri verir, daha ötesi için ise gen yapılarının ayrıntılı analizi gerekir. Nutrigenomik temelli diyet planlarında, genetik yapı analizleri yapılarak, kişisel beslenme ve sağlık ihtiyaçları, kronik hastalıkları önlemeye yardımcı olan diyet önerileri oluşturulur” ifadelerini kullandı.

Aynı sepette şampuan ve vitamin ne kadar doğru?

Dr. Gülay Özgön, OTC (reçetesiz satılan ilaç) talebinin, insanların vitamin ve takviyeler konusundaki kulaktan dolma bilgilerle giderek arttığına dikkat çekti. Özgön, “Kozmetik ihtiyaçlarımızı karşıladığımız mağazalarda, aynı sepete, aseton, şampuan ve Omega 3 atar durumdayız. Oysa insanların ihtiyaç duyduğu vitamin ve takviyeler; var olan DNA yapısının üstüne konacak artılardır ve bu karar ezbere verilemez. Hem vitamin takviye pazarı genişliyor, hem de sağlık sorunları yeni bir pandemi ciddiyetinde artıyor. Her insanın farklı bir koda sahip olduğu ve beslenme planlarının herkes için aynı olamayacağı ortada” şeklinde konuştu.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23