• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Mehmet Ali Şahin: AK Parti Fabrika ayarlarına geri dönecek

Yeniakit Publisher
2015-07-14 16:24:00 - 2015-07-14 16:49:23
Mehmet Ali Şahin: AK Parti Fabrika ayarlarına geri dönecek

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, seçimlerden çıkan sonucu iyi değerlendirdiklerini belirtirken, "Biz kuruluş gayemize, yola çıkarken söylediklerimize yeniden dönerek, fabrika ayarlarına yeniden dönerek inşallah ilk seçimlerde yeniden tek başımıza iktidarı yakalayacağız" dedi. Bilindiği gibi Gazetemiz yazarı Sabri Balaman da 14 Haziran tarihli ‘AK Parti 2001 fabrika ayarları’ başlıklı yazısında bu konuyu ele almıştı.

Şanlıurfa’da partisinin İl Başkanlığı ile Büyükşehir Belediyesi tarafından Rabia Meydanı’nda düzenlenen iftar yemeğine katılan Mehmet Ali Şahin, iftar öncesinde yaptığı konuşmada partisinin seçimlerde aldığı sonucu değerlendirdiklerini söyleyerek, seçmenin verdiği mesajı iyi aldıklarını belirtti. Şahin açıklamasının devamında "2011 seçimlerde bize oy verip 2015 seçimlerinde oy vermeyen milletimizin gönlünü alacağız. Biz yola çıkarken ’Devlet adına millet nezdinde siyaset yapmak için yola çıkan bir parti değiliz’ dedik. Bilakis millet adına devlet nezdinde siyasete talip olduğumuzu söyledik. Ama zaman içinde devletin politikalarını sezmiş olmalı ki millet bize 7 Haziran’da uyarıda bulundu. Biz kuruluş gayemize, yola çıkarken söylediklerimize yeniden dönerek, fabrika ayarlarına yeniden dönerek inşallah ilk seçimlerde yeniden tek başımıza iktidarı yakalayacağız" dedi.

Bilindiği gibi Gazetemiz yazarı Sabri Balaman da 14 Haziran tarihli ‘AK Parti 2001 fabrika ayarları’ başlıklı yazısında bu konuyu ele almış ve AK Parti’nin kuruluş vizyonuna geri dönmesi gerektiğini açıklamıştı.

İŞTE SABRİ BALAMAN'IN O YAZISI:

Başlık size tuhaf gelmiş olabilir sevgili okuyucular. 14 Ağustos 2001 tarihinde kurulan AK Parti’nin tüzüğünü gözden geçirelim: 

AK Parti; “Demokratikleşmeyi; terörün, etnik milliyetçiliğin, her türlü ve her türden ayrımcılığın panzehiri olarak görüyoruz. Hangi kökenden olursa olsun ve toprakların hangi köşesinde yaşarsa yaşasın herkesin kendini ülkemizin eşit ve özgür vatandaşları olarak hissetmeleri temel amacımızdır” demiştir. Devam edelim…

Siyasi partilerde eş genel başkanlık

Farklı dil ve lehçelerde propaganda

Nefret suçuna ağır ceza

Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik kurulu

Yaşam tarzına saygının TCK ile güvence altına alınması

Klavyelere özgürlük getirilmesi

Gösteri yürüyüşleri kanununda değişiklik

Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim hakkı

Köy isimlerindeki yasal engelin kaldırılması

Kişilerin özel bilgilerinin güvenceye alınması

Yardım toplamada kısıtlamanın kaldırılması

Kamuda başörtüsü serbestliği

İlkokullardaki andımızın kaldırılması

Roman Dil ve Kültür Enstitüsü kurulması

Evet bunlar yapıldı. Ancak çözüm sürecinde bölgede oluşturulan güvelik zafiyeti ve çözüm sürecinin zarar görmemesi düşünülürken bölgeye gönderilen paralel örgüte yakın kamu çalışanları veya paralel örgüte yakınlaşmaları bunun somut örneğidir. Ne acıdır ki, yıllarca bölgedeki paralel örgüt, BDP temsilcilerini ve bölge halkını işkence, ölüm, faili meçhul cinayetler, sindirme, zorluk çıkarma ve hatta insan yerine bile koymama ile aşağılamıştır. Bugün yeni adıyla paralel devlet veya Gülen örgütü ittifak yapacak kadar arsızlaşmıştır. Daha da önemlisi HDP’nin ittifak yaptığı paralel örgüt, bütün dizilerinde bölge insanını aşağılayan, dışlayan ve ötekileştiren örgüttür. PKK zulmü veya şantaj projelerinin buna ne kadar uyumlu olduğunu da görmek gerekir.  

Alın size bir örnek ittifak daha…

Siirt polis lojmanlarındaki sandıkta kullanılan oylardan 167’si HDP, 120’si AK Parti çıktı. Terör saldırılarına ve HDP sempatizanlarının eylemlerine karşı müdahalede bulunan polislerin oylarını yine HDP’ye vermesi şaşkınlık oluşturmamalı; çünkü bu kutsal ittifak… Bölgedeki siyasi temsilciler sizlere ne kadar sağlıklı bilgi aktardı bilmiyorum ama, sonuç bu iken bir de Doğu ve Güneydoğu’da aday faciası yaşadınız. 

Örnek vermek gerekirse Diyarbakır tam bir facia idi. Neden mi? Diyarbakırlı kendi ilini temsil edemez miydi? Dışardan beş vekil adayı, sizce normal mıydı? Kadim ve medeni bir kenttir Diyarbakır. 

Başka bir örnek daha. Bingöl kadın adayın birinci sırada gösterilmesi, Van’daki adayların halk tabanında karşılığı olmaması. 

Batı illerinin başında ise, İstanbul gelmekte.. Birinci bölge ikinci ve üçüncü bölge listeleri, Kürt seçmenini nerdeyse hiçe saymak olarak algılandı. Gösterilen birkaç aday ise Kürt seçmen açısından makul değerde değildi. Bence bu da; Kürtlerin Ak Parti’yi tercih etmemelerinin sebebleri arasındadır. 

Batıda veya İç Anadolu’da kimi siyasilerimiz kendi il ve ilçelerini adam yerine bile koyamadılar.

Nezaketen fikirlerini bile sormadılar. Ne hikmetse büyüklerimize sanki vahiy gelmiş gibi en iyi kararları onlar bilir, onlar görür. Sanki kalp gözleri açık! Tövbe haşa. Bunları kaleme alıyorum çünkü arkadaşlarımın üzerimde bir hakkı olduğuna inanıyorum.

 İvedi bir şekilde il, ilçe ve belde-mahalle teşkilatlarını gözden geçirmeniz gerekir ve siz parti teşkilatlarınızı küstürüp seçimden seçime hatırlayıp, gazını temayül yoklamasıyla alıp, meşguliyetle oyalayıp, sonuçlarını da sonra açıklarız derseniz sonucu bu olur. Demek ki bu yetmiyormuş gibi bir de siz siyaseti bilmiyorsunuz deyip, dokusu bu partiye uymayan, onun-bunun referansıyla dışarıdan adayları taşırsanız yine aynı sonuç olur.

Burada unutulmaması gereken önemli konuların başında Tayyip Erdoğan faktörü ve dünya mazlumlarının sesi olduğudur. Bu emanet kolay harcanacak bir siyasi parti olmamalı vebali çok ağırdır.

Bir diğer konu ise Ahmet Davutoğlu hocanın çok çalışması, devlete oluşacak risk faktörlerinin ortadan kaldırması yetmiyor. Aklıselim ve davayı benimsemiş, davaya kendilerini adamış birim başkanları parti içi ilgili kurumların kendilerini gözden geçirmesi kaçınılmazdır.

Bu dava Türkiye ile sınırlı değildir.  Orta Asya, Ortadoğu, Balkanlar, Afrika ve hata Avrupa Müslümanlarının davasıdır bu dava…

 AK Parti 2001’deki fabrika ayarlarını geri yüklemelidir. 

2002’deki seçimde AK Parti; belde, ilçe ve il teşkilatları ile, menfaat ilişkilerinden uzak duran bir yapı idi. Parti dokusu itibari ile bir bütündü. Ancak bu davaya gönül veren, emek harcayan ve bedel ödeyen altyapıdakiler dışarda kaldı. Bu vesileyle iştahları kabaran, partiye sonradan katılan, köşelerini tutan ensesi kalın siyasiler, bu oluşumu sanki onlar bu noktaya getirmişler edasıyla bütün bu davanın neferlerini bile beğenmemeye başladılar.. 

Bu seçimde demokrasiyi benimsemeyen taraflar tabiî ki oldu.  Bazı siyasi partiler de  birilerinin değirmenine su taşıdı. Ama en önemlisi, şunu bilmelidirler ki, siyasetteki tıkanma, kendilerini de mezarlığa götürür. 

13 yılık AK Parti iktidarı olan bu hükümet cumhuriyetin seksen yılda yapamadığını kısa bir zamanda başarmış ve dünya tarihinde kendine ait önemli projelere imza atmıştır. Çok çalışmış olmasının veya çok proje üretmesinin yeterli olmadığını ise bu seçim sonuçları göstermiştir.  

En önemlisi AK Parti, halkını benimsemiş, dünya mazlumlarının sesi olmuş bir siyası partidir. Buna vesile olan da  Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve kurucu dava arkadaşlarıdır. 

ŞİMDİ yeniden silkelenme zamanı. Ümmet sizlerden çok şey bekliyor.

Bu yazıyı kaleme alırken eminim ne kadar üzgün olduğumu tahmin ediyorsunuzdur. Saygılarımla. 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23