Demirel’in 28 Şubat’taki rolünü Akit’e anlatan Meclis Darbe Komisyonu üyesi ve AK Parti Erzurum Milletvekili Cengiz Yavilioğlu, “Demirel, muhafazakar kesimin arasına karışmış bir ‘Truva Atı’dır” dedi
EROL METİN/ANKARA
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu üyesi sıfatıyla 28 Şubat’ın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i ve onu suçlayan çok sayıda kişiyi dinleyen, ellerine ulaşan belgeleri inceleyen AK Parti Erzurum Milletvekili Cengiz Yavilioğlu, Demirel’in 28 Şubat’taki rolü konusunda dikkat çekici ayrıntıları Akit’e açıkladı:
“Demirel’in varlığı 28 Şubat’ın sorunsuz işlemesine yardım etmiştir. O dönem gazete ve TV’lerdeki açıklamaları tesadüf değil. Diğer darbelerde demokrasi havarisi kesilen Demirel’in, 28 Şubat sürecindeki tutumu şaşılacak bir durumdur. Yakın dönemin tarihi süreci iyi analiz edilirse Demirel’in, muhafazakar kesimin arasına karışmış bir ‘Truva Atı’ olduğu gayet açık bir şekilde görülebilir. 28 Şubat’ın finansal maliyeti yaklaşık 290 milyar dolardır. Terörün maliyetine denk. Bunun devamı olarak 2001’de ekonomik krizler ortaya çıktı. 28 Şubat sürecine destek verenlerin kâr ve zararlarına bakın.”
Demirel, “28 Şubat’ta yanlış bir şey yoktur. Her şey anayasa uygun cereyan etti” dedi. Demirel’in bu son çıkışını nasıl okumalıyız?
Bir kere Demirel’in Anayasaya uygunluktan kastettiği şey, MGK’nın anayasadaki varlığıdır. MGK bilindiği gibi 27 Mayıs darbesiyle siyasi hayata yerleşmiş, “Demirel’in de mağdur olduğu!” 1982 Anayasasıyla da konumunu pekiştirmiştir. Demirel’in dayanağı bir açıdan 1971’de ve 1980’de sıkıntıya sokan kurumun tâ kendisidir. Demirel’e komisyon sürecinde yaptığımız görüşmede, askeri vesayetin sembolü MGK’yı niye kaldırmadıklarını sormuştuk. Kendisi “MGK’yı ihtilallere karşı alınmış bir tedbir olarak gördüklerini, askerin üst kademesinin, sivil idare bir şey yapmaya kalktığı zaman buna itiraz etmemelerini sağlayacak bir mekanizma olan MGK’yı düzeltmeyi hiç düşünmediklerini” söylemiştir.
Evet…
O zaman şunu sormak lazım: MGK hangi darbeyi engellemiştir? Madem MGK darbeleri engelleyen bir kurumdu niye 1971 muhtırası ve 1980 darbesi yaşandı? “Dün dündür, bugün bugündür” felsefesinin kurucusu olan Demirel’in, tarihi gerçekleri göz ardı edip, bunları söylemesi gayet tabiidir.
Bununla birlikte o dönemde yapılan fişlemeler, haksız yargılamalar, işten atmalar, takipler, tecritler, tehditler, hapisler… Hepsi göz önündedir. “İnşallah, maşallah” sözcüklerini çok kullandığı için takibata uğrayandan tutun; evinde “Allah” yazısı yazıldığı için şüpheli duruma düşüp hakkında soruşturma açılan kişilere kadar… Bunların hukuka, anayasaya uygun olduğunu düşünmek, akla yatkın görünmemektedir.
Meclis Darbe Komisyonu üyesi olarak, çok sayıda kişiyi dinlediniz, birçok belge incelediniz. Tüm bu delilleri bir araya getirdiğimizde Demirel’in 28 Şubat’taki rolü için neler söyleyebiliriz?
Demirel, 28 Şubat’ın tam merkezindedir. Demirel’in varlığı 28 Şubat’ın sorunsuz işlemesine yardım etmiştir. Fazla değil, 1997 Ocak ayından itibaren Demirel’in aldığı brifingler, katıldığı televizyon programları, gazete demeçleri, yazdığı uyarı mektupları, hükümete üstü kapalı tehditleri incelenirse bunun bir tesadüf olmadığı anlaşılır. Demirel’in siyasi gerginlikleri dindirmek yerine daha da körükleyen ifadeleri görülebilir. Zaten meşhur 28 Şubat tarihli MGK kararlarının iskeleti bu dönemde oluşturulmuştur.
Baktığınız belgelerde Demirel’le ilgili dikkatinizi çeken ayrıntılar var mı?
Bu konuyu iki açıdan ele almak lazım. Birincisi; bu dönemle ilgili elimizde mektuplar var. Türk darbe geleneğinde, darbe öncesi hükümete uyarı mektubu yazmak adettendir. 12 Eylül öncesi dönemde Demirel’in Korutürk’ten aldığı (aslında MGK’nın Demirel’e iletilmesi için verdikleri) mektuplar bilinmektedir. Benzer durum 28 Şubat’ta da yaşanmıştır. 3 Şubat 1997 tarihinde İsmail Hakkı Karadayı’nın ekibinin hazırlattığı mektuplar, Başbakan Necmettin Erbakan’a iletilmek üzere Demirel’e teslim edilmiştir. Demirel bu mektupları askerin vesayetçi tutumunu dönemin hükümetine bir baskı unsuru yansıttığı görülebilir. Madem 28 Şubat anayasaya uygundur, hükümeti işlemez hale getirecek bu tür direktifler anayasanın hangi maddesinde vardır?
İkincisi?
İkincisi, biz komisyon olarak sadece 28 Şubat sürecini değil, 1950’den itibaren tüm darbeleri ve darbe girişimlerini, dönemin siyasi olaylarını inceleme imkanı bulduk. Burada dikkat çeken nokta; Demirel’in 28 Şubat haricindeki darbelere gösterdiği tutumdur. Hepsinde demokrasi havarisi kesilen, mağdur edebiyatı yapan Demirel, 28 Şubat sürecinde niye aynı tutumu göstermemiştir, hakikaten şaşılacak bir durumdur. Yakın dönemin tarihi süreci iyi analiz edilirse Demirel’in, muhafazakar kesimin arasına karışmış bir “Truva Atı” olduğu gayet açık bir şekilde görülebilir. Çünkü Demirel’in şu anda bulunduğu siyasi çizgi, tavır ve tutumları, 1970’lerde seçim meydanlarında yerden yere vurduğu siyasi çizginin daha da ötesindedir.