6. Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Sempozyumu’nda konuşan Başbakan eski Yardımcısı ve Türkiye Libya Özel Temsilcisi Emrullah İşler; “Batı dünyasının sadece çıkar endeksli politikaları sürecin krize dönüşmesine ve radikal grupların geniş hareket alanı bulmasına yaramıştır. Bir dünya sorunu haline gelen IŞİD, söz konusu bu politikaların bir sonucudur” dedi.
Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Araştırma Merkezi (UTSAM) ve Polis Akademisi işbirliği ile gerçekleşen 6. Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Sempozyumu dün birçok akademisyen, gazeteci ve sivil toplum kuruluşu temsilcisinin katılımıyla Antalya Aska Lara Resort Hotel’de başladı.
UTSAM Genel Direktörü Mehmet Özkan sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, “Son yıllarda güvenlik konsepti ciddi bir değişim ve dönüşüm geçiyor. 21’inci yüzyıl ile birlikte 90’ların başında oluşturulan ‘liberal barış havası’, artık sorgulanmaya başlanmış, kavramın geçerliği noktasında ciddi şüpheler ortaya çıkmıştır. Malum, 11 Eylül sürecinin oluşturduğu siyasal atmosferde, sert güç unsurlarının en az yumuşak güç unsurları kadar önem kazandığına şahit olmuştuk. Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesiyle, aslında Suriye meselesiyle başlamış olan ‘yeni süreç’in daha da öne çıktığını görüyoruz. Bu yeni sürecin özü, küresel siyasette klasik güç mücadelesi ve sert güç unsurlarının yeniden önem kazanmaya başlamasıdır. Bu noktada terörizm, silahlanma ve sınıraşan suçlar, bu değişim-dönüşüm sarmalının tam merkezinde yer almakta, kritik konulardan birini teşkil etmektedir” dedi.
İŞLER: ARAP BAHARI BİR BAŞKALDIRIDIR
Başbakan eski Yardımcısı ve Türkiye Libya Özel Temsilcisi Emrullah İşler ise, yaptığı konuşmada, Arap Baharı konusunda değerlendirmelerde bulundu. Arap Baharı’nın sosyal, siyasal ve ekonomik nedenleri bulunan bir süreç olduğunu ifade eden İşler, Arap Baharı’yla beraber bölgede bazı taşların yerinden oynadığını söyledi. İşler, “Yıllardır iktidarda bulunan bazı kişiler iktidardan uzaklaştırılmıştır. Libya, bu süreçte en büyük rejim değişikliği yaşayan önemli aktörlerinden biridir. Arap Baharı süreci, bölge halklarının inisiyatifi dışında çizilen sınırlara ve başta 1. Dünya Savaşı olmak üzere geçtiğimiz yüzyılın tüm projelerine bir başkaldırıyı temsil etmektedir” diye konuştu.
Batı dünyasının sadece çıkar endeksli politikaları sürecin krize dönüşmesine ve radikal grupların geniş hareket alanı bulmasına yaramıştır. Bir dünya sorunu haline gelen IŞİD, söz konusu bu politikaların bir sonucudur. Başta Türkiye olmak üzere bölgeyi iyi bilen tarafların tavsiyeleri dikkate alınmadığı sürece daha farklı radikal gruplar ortaya çıkması yüksek ihtimaldir. Ayrıca o bombaların yarın Batı ülkelerinin başkentlerinde patlamayacağını kim garanti edebilir?” diye sordu.