İran Cumhurbaşkanı Pezekişyan, Tahran’daki su kıtlığı ve ekolojik kriz nedeniyle başkentin taşınması gerektiğini açıkladı. Uzmanlar, milyonlarca insanın ciddi şekilde etkilenebileceğini söylüyor. ABD medyası ise krizi iklim değil, yolsuzluğa bağlıyor.
İran’da derinleşen su sıkıntısı ve ekolojik kriz, Tahran’ın artık ülkenin başkenti olarak sürdürülebilirliğini tartışılır hâle getirdi. Cumhurbaşkanı Mesud Pezekişyan, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, durumun “iklim değişikliği ve yolsuzluğun mükemmel bir fırtınası” sonucu ortaya çıktığını söyledi.
Yetkililer, başkenti ülkenin güneydoğu kıyısındaki Makran bölgesine taşıma seçeneğini değerlendiriyor. Ancak uzmanlar, önerilen planın 10 milyon nüfuslu Tahran’daki su krizini çözmek için yetersiz kalacağını belirtiyor.
Su rezervleri alarm veriyor
2008’den bu yana bilim insanları, aşırı yeraltı suyu kullanımının Tahran ve çevresindeki akiferleri hızla tükettiğini uyarıyordu. Bu durum, sadece yeraltı rezervlerini tüketmekle kalmadı; toprak çökmeye ve kalıcı olarak sıkışmaya başladı. Yakın tarihli bir çalışmaya göre, ülkenin merkezi platosu yılda 35 santimetreden fazla çöküyor, akiferler yılda yaklaşık 1,7 milyar metreküp su kaybediyor. Zemin sıkıştığı için yeraltı suyu depolama kapasitesi geri kazanılamıyor.
Dünyadan benzer örnekler
Tahran’ın karşılaştığı kriz, Cape Town (Güney Afrika), Mexico City, Jakarta ve Kaliforniya’nın bazı bölgelerinde yaşanan “sıfır gün” senaryolarını akıllara getiriyor.
Başkent tarih boyunca değişti
İran tarihinde başkent birçok kez değişti; Tahran öncesinde Tabriz, İsfahan ve Şiraz başkentlik yapmıştı. Ancak Pezekişyan’ın kararı, ekolojik bir felaket gerekçesiyle başkent taşımayı öngören ilk resmi uygulama olarak kayıtlara geçiyor.
Maliyet ve zorluklar
Başkent Makran kıyısına taşınırsa maliyetin 100 milyar doları aşabileceği tahmin ediliyor. Bölge, sert iklimi ve zorlu coğrafyasıyla biliniyor; bazı uzmanlar, burasının ulusal merkez olarak uygulanabilirliğine şüpheyle bakıyor.
Cornell Üniversitesi’nden kentsel planlamacı Linda Shi, başkent taşımalarının genellikle çevresel değil siyasi sebeplerle yapıldığını vurgulayarak, “İklim değişikliği, kötü siyasi kararların sorumluluğunu üstlenmemek için uygun bir bahane olarak kullanılabilir” dedi.
Yolsuzluk krizi derinleştiriyor
Uzmanlar, İran’daki su sıkıntısının sadece iklim krizine bağlı olmadığını, devletle bağlantılı çıkar çevreleri ve yolsuzluğun da etkili olduğunu belirtiyor.
Foreign Policy’ye göre bazı baraj ve su transfer projeleri ekolojik denetimden kaçırılıyor ve bu projelerden çıkar sağlayan aktörler bulunuyor.
Free Iran Scholars Network ise Devrim Muhafızları’nın (IRGC) derin kuyuların ruhsatsız açılması ve su altyapı projelerine kaynak aktarılmasında kilit rol oynadığını rapor ediyor.
Ulusal Diriliş İran Konseyi (NCRI) de, yer altı su rezervlerinin aşırı çekilmesinde IRGC’ye bağlı inşaat şirketlerinin ayrıcalıklı konumda olduğunu ve yolsuzluk nedeniyle suyun eşit dağıtılmadığını vurguluyor.