İngiltere, İklim krizi, enerji ve kaynak kıtlığına karşı enerji yatırımcılarına talimat mesajı! Müthiş projeyi paylaştılar
Ülkemizde ve dünyada son 2 yıldır alışılmışın dışında fırtınalar, sıcaklar ve yağmur yağışlıları gözlemleniyor. Uzmanlar İklim krizi ve enerji kıtlığı gibi ekolojik krizler yaşadığımız dönemde en fazla bütçeyi Ar-Ge birimine ayırmak gerektiğini vurguluyor. Bu konuda İngiltere adımı attı: elektrik sistem işletmecisi (National Grid ESO), projelerini ilerletmemelerine rağmen şebeke bağlantısı için sıra işgal eden elektrik üretim yatırımcılarından acilen projelerinde ilerleme kaydetmelerini ya da sıradan çekilmelerini istedi.
İklim krizi, ormanların giderek azalması, artan tüketimin doğal kaynaklar üzerinde oluşturduğu baskı, hava ve su kaynaklarının kirlenmesi ve biyolojik çeşitliliğin olumsuz etkilendiği dünya, plastik atıkların da boğucu ektisi altında. Bu soruna dikkat çekmek isteyen BM, 2023 Dünya Çevre Günü’nde plastik atıklar temasıyla herkesi çevre kirliliğine karşı harekete geçmeye davet ediyor.
İngiltere'den enerji yatırımcılarına talimat
National Grid ESO, projelerin şebeke bağlantı süreçlerini hızlandırmak için adım attıklarını açıkladı. Buna göre, elektrik üretim projelerinin şebekeye bağlantısının 10 yıl içinde yapılması sağlanacak.
Bu kapsamda ESO, elektrik üretim yatırımcılarından projelerini acilen ilerletmelerini ya da şebeke bağlantı sırasını işgal etmemeleri için sıradan çekilmelerini istedi.
Böylece, yeni projelerin şebeke bağlantısı için sıraya girerek elektrik üretim kapasitesinin artırılması ve bağlantı bekleme sürelerinin 10 yıl kadar kısaltılması sağlanacak.
National Grid ESO, ilerleme kaydetmeyen projeleri belirleyebilmek için yatırımcılardan güncel proje takvimlerini istedi.
bloomberght' haberine göre :Kurumun bu adımı, ülkede projelerin devreye girme sürelerinin çok uzun olduğu ve şebeke bağlantısı için sıra bekleyen yatırımların her geçen gün çoğaldığına ilişkin eleştirilerin artmasının ardından geldi.
ESO verilerine göre, halihazırda 40 gigavat kapasiteyi bulan 220 proje 2026'dan önce şebekeye bağlanmak için sırada bekliyor. Ancak, bu projelerin sadece yarısı planlama aşamasına geçti ve bazıları da şebekeye bağlanma sürelerini 14 yılın üzerine varan sürelerde uzattı.
Küresel boyuttaki çevre sorunları, çok önemli uyarı işaretleri ile insanlığın geleceği için harekete geçilmesi gerektiğini gösteriyor. İklim değişikliği, doğal kaynakların tükenmesi, su kıtlığı ve biyolojik çeşitlilik kaybı gibi çevresel sorunlar nedeniyle insanlık son yıllarda, bu sorunlarla mücadele etmek için tarihinin en büyük meydan okumasıyla karşı karşıya… Fosil yakıtlardan kaynaklanan küresel ısınma ile atmosferdeki karbondioksit (CO2) miktarı arttı ve küresel sıcaklık endüstri öncesi dönem ile kıyaslandığında 1,15 oC yükseldi. Dünyada atmosferdeki CO2 miktarının günümüzdeki kadar yüksek olduğu en son dönem 4 milyon yıl öncesinde yaşanmıştı ve bu dönem yıkıcı etkiler göstermişti. Ek olarak sera gazları emisyonundaki artış küresel ısınmayı tetikliyor. Yakın geçmişte bu artışın yıkıcı sonuçları, orman yangınlarının olağan üstü boyutlara ulaşmasıyla görünür hale geldi. Diğer yandan küresel ısınma, kutuplarda ve Grönland’daki buzulların erimesi, Amazon yağmur ormanlarının giderek tahrip olması gibi sonuçlar doğuruyor.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından 2020 yılında yayımlanan Yaşayan Gezegen Raporu’na göre memelilerin, balıkların, kuşların, sürüngenlerin ve amfibilerin nüfusunda 1970 ile 2016 arasında ortalama yüzde 68'lik bir düşüş yaşandı. Raporda bu biyolojik çeşitlilik kaybı çeşitli nedenlere bağlanıyor olsa da temel olarak arazi kullanımı değişikliği, ormanlar, otlaklar, mangrovlar gibi doğal yaşam alanlarının tarım sistemi içine katılarak tahrip edilmesi gösteriliyor. Tüketim ve yoğun kaynak kullanımı, kirlilik ile birleştiğinde sorunların giderek büyüyeceği ön görülüyor.
Sürdürülebilir kalkınma sağlıklı çevre ile mümkün!
Çevre sorunlarının farkında olmak ve bu sorunlara karşı önlemler almak giderek önem kazanıyor. Atılacak küçük adımların dahi büyük dönüşümleri başlatacağı bilinciyle Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde ilan edilen Dünya Çevre Günü, 1973’ten günümüze her yıl düzenli olarak bir tema etrafında düzenleniyor. Çevre sorunları üzerine küresel boyutta farkındalık kazandırma gayesiyle BM; bütün kurum ve kuruluşları çevre sorunları karşısında harekete geçmekte cesaretlendirmekte bir araç olarak bu günü bir kaldıraç olarak kullanıyor. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın (SKA) Ocak 2016’da yürürlüğe girmesiyle bu gün aynı zamanda SKA’nın çevresel boyutlarının vurgulandığı bir platform olarak da anlam kazandı.
Plastik kirliliği en büyük çevre sorunları arasında
Bu yıl Fildişi Sahilleri’nin ev sahipliğini üstlendiği kutlamaların temasını “Plastik Kirliliğine Karşı Çözümler” oluşturuyor. Fildişi Sahilleri yeniden kullanılabilir paketleme ürünlerinin kullanımını desteklemek amacıyla 2014 yılında plastik poşet kullanımını yasaklamasıyla diğer ülkelere örnek oldu. Ülkenin en büyük şehri ve eski başkenti Abidjan, bu uygulama ile birlikte plastik kirliliğini önlemek isteyen start-up'lar için bir merkez haline geldi.
Dünya genelinde her bir dakikada bir milyon plastik şişe ve her yıl 5 trilyon adet plastik poşetin satıldığı tahmin ediliyor. Toplam plastik üretiminin yarısı tek kullanımlık plastiklerden oluşuyor ve bu ürünler kullanıldıktan hemen sonra atılıyor. Çapı 5 milimetreden küçük plastik parçalar olarak tanımlanan mikro plastikler de dahil olmak üzere plastikler, artık doğanın en ücra köşelerinde dahi karşımıza çıkıyor.
Yılda 400 milyon ton plastik atık
Plastik üretiminin sınırlı olduğu 1950 ve1970’li yıllar arasında plastik atık yönetimi günümüze göre daha yönetilebilir boyuttaydı. Ancak 1970 ve 1990’lı yıllar arasında plastik üretimindeki artışın yansımasıyla plastik atıkların oluşumu da üç kat arıtış gösterdi. dünya'comun aktardığı haberde: 2000’li yıllara gelindiğinde oluşan plastik atık miktarı önceki 40 yıllık dönemdeki miktarı aşmıştı. Bugün ise her yıl yaklaşık 400 milyon ton plastik atık ortaya çıkıyor. 1970’li yıllardan itibaren plastik üretimi çok hızlı büyüme gösterdi. Eğer tarihsel süreçteki artış eğilimi böyle devam ederse küresel plastik üretiminin 2050 yılına kadar 1 milyar 100 milyon tona ulaşacağı tahmin ediliyor.
Türkiye’de hedef yılda 40 poşet
Türkiye’de atılan adımlar arasında en bilineni plastik poşetlerin ücretlendirilmesi uygulaması oldu. Halkın tepkiyle karşılamasına rağmen 1 Ocak 2019'da başlayan uygulama sonrasında kişi başına yıllık plastik poşet kullanımının 440 adeti bulduğu ülkemizde tüketim önemli ölçüde azaldı. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre Avrupa ortalamasının hayli üstünde plastik poşet kullanımı olan Türkiye’de AB ile uyumlu olacak şekilde 31 Aralık 2025’e kadar kişi başına yılda kullanılan plastik poşet sayısının 40’a düşürülmesi hedefleniyor. Ağustos 2022 verilerine göre Türkiye'de plastik poşet kullanımı yaklaşık yüzde 65 azaldı ve plastik poşet kaynaklı 550 bin ton plastik atığın oluşması engellendi.
İlginizi çekebilir→ Singapur'un talebi! Zengin Çin’e uyarı: Amerikan ve Kanada savaş gemisi Körfez'den geçti! Bölgede hareketli saatler→ TIKLAYINIZ