• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Hipertansiyon hastaları oruç tutabilir mi? Tansiyon hastaları oruç tutar mı?

Yeniakit Publisher
2020-04-28 16:08:00 -
Hipertansiyon hastaları oruç tutabilir mi? Tansiyon hastaları oruç tutar mı?

Ramazan ayında kronik hastalıkları bulunan vatandaşlar “Tansiyon hastaları oruç tutar mı?” , “İlaç kullananlar oruç tutabilir mi?” , “Sahurda ilaçlar içilse oruç tutulur mu?” sorularının cevaplarını araştırıyor. Peki, hipertansiyon hastaları oruç tutabilir mi?

Ramazan ayında en çok araştırılan konuların başında “Hasta olanlar oruç tutabilir mi?” , “İlaç sahurda içilse oruç tutulur mu?” konularını araştırıyor. İşte, detaylar.

Hipertansiyon hastaları oruç tutabilir mi?

Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği Üyesi Prof. Dr. Özkan, hipertansiyon hastalarının ramazan ayında ilaçlarını aksatmadan düzenli bir şekilde aldıkları takdirde, oruç tutabileceklerini bildirdi.

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (TNKÜ) Araştırma ve Uygulama Hastanesi Nefroloji Bölümü Öğretim Üyesi de olan Prof. Dr. Özkan, dünyanın yeni tip koronavirüs (Kovid-19) gibi kritik bir süreçten geçtiğini, bu süreçte kronik rahatsızlığı bulunanların daha dikkatli olması gerektiğini ifade etti.

Yüksek tansiyonun birçok hastalığın habercisi olduğunu, bu hastalığı bulunanların tuz tüketimini en aza indirmesi gerektiğini vurgulayan Özkan, "Ramazanda ise hipertansiyon hastalarımız tansiyon ilaçlarını iftar ve sahur şeklinde ayarlayıp oruç tutulabilir. Salgın sürecinde aktif çalışanlar, sosyal izolasyonunu yapamayacak kişilerin de oruçlarını daha sonra kaza etmelerinde fayda var diye düşünüyorum." dedi.

Birçok hastalık gibi böbrek hastalığının da sebebinin hipertansiyon olduğunu vurgulayan Özkan, şöyle devam etti:

"Mutlaka tuzsuz beslensinler. Böbrek hastaları için de en büyük korkumuz, bazı televizyonlarda ve haber sitelerinde bazı bitkilerin iyi geldiği yönünde haber çıkıyor. Bunu sakın uygulamasınlar. Bununla ilgili kesin bir bilgi yok. Biz o bitkileri kullanmalarını önermiyoruz. Böbrek hastalarında meyve ve bitkisel ürünler kan bozukluğuna neden olabilir. O yüzden hekimlerinin çizdiği beslenme şekline tabi kalmalarını öneriyoruz."

Prof. Dr. Özkan, zerdeçal ve zencefil gibi bitkisel ürünlerin potasyum içeriğinin yüksek olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Mesela 'C vitamini yüksek' deyip meyveye yüklenmelerini istemiyoruz. Rutin kontrollerde bunu sürekli vurguluyoruz zaten. Biraz virüs dolayısıyla diyetlerini aşmış olabilirler. 'Virüsten korunayım' derken kalp yetmezliğinden kaybetme riskimiz var. O yüzden kesinlikle bu ürünlerin tüketiminden sakınalım. Hekimleri tarafından verilen perhiz listelerine sadık kalmalarında fayda var."

Oruç tutmamayı mubah kılan mazeretler nelerdir?

İslam dini, ilke olarak kişileri güçleri nispetinde sorumlu tutmuş, güçlerini aşan veya sıkıntıya yol açan durumlarda kolaylaştırıcı hükümler getirmiştir. Bu genel ilke uyarınca farz olan Ramazan orucu ibadetini belli şartlara bağlı olarak erteleme konusunda bazı ruhsatlar getirilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:

“Ey inananlar! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız diye, size de sayılı günlerde farz kılındı. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde tutar. Oruca dayanamayanlar, bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir. Kim gönülden iyilik yaparsa, o iyilik kendisinedir. Eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha iyidir.” (Bakara, 2/183-184)

İslam âlimleri bu ayet-i kerime ve ilgili hadislere dayanarak Ramazan orucunu tutmamayı mubah kılan mazeretleri şöylece sıralamışlardır:

a) Yolculuk: Ramazan’da sefer mesafesi (en az doksan km.) bir yere gitmek için yola çıkacak olan kimse, geceden oruca niyet etmeyebilir. Fakat niyet ettikten sonra gündüzün yolculuğa çıksa bu yolculuk esnasında meşru başka bir mazereti bulunmazsa orucunu bozmamalıdır. Başlanan bir ibadetin mazeret yoksa tamamlanması gerekir. Sefer bir mazeret olduğu için, eğer orucunu seferîliği başladıktan sonra bozarsa kendisine keffâret gerekmez, sadece kaza gerekir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 402-405).

b) Hastalık: Oruç tuttuğu zaman, hastalığının artmasından veya uzamasından endişe edilen kimse ile hastalığı sebebiyle oruç tutmakta zorlanan kişiler için, iyileştikten sonra kaza etmek üzere Ramazan ayında oruç tutmamalarına ruhsat tanınmıştır. Oruç tutması hâlinde hasta olacağı doktor tarafından bildirilen kimse de hasta hükmündedir.

c) Yaşlılık: Oruç tutamayacak kadar yaşlı olan kimseler, oruç tutmayıp yerine fidye verebilirler. Bakara sûresinin 184. âyetinde, bu şekilde olup da oruca güç yetiremeyenlerin, oruç tutmayıp fidye vermeleri gerektiği hükme bağlanmıştır. İyileşme umudu olmayan hastalar da aynı hükme tabidir.

d) İleri derecede açlık, susuzluk: Açlık veya susuzluk sebebi ile beden ve ruh sağlığının ciddi derecede zarar görmesi söz konusu olan kimse orucunu bozabilir. Sağlık şartları düzelmesi hâlinde bozulan oruç Ramazan’dan sonra kaza edilir.

Böyle bir kimsenin orucuna devam etmesi ölümüne sebep olacak nitelikte ise, orucunu açmaması yani oruca devam etmesi haram olur.

e) Zor ve meşakkatli işlerde çalışmak: Esas itibarıyla bir insanın ibadetlerini normal bir şekilde yapmasını engelleyecek zor ve ağır işlerde çalışması veya çalıştırılması doğru değildir. Ancak kişisel veya toplumsal zorunluluklar, bazılarının böyle işlerde çalışmalarını gerektirebilmektedir. Böyle durumda bulunan bir kişi, oruç tuttuğu takdirde sağlığına bir zarar gelmesinden korkuyorsa, orucunu tutmayabilir. Bu durumda olanlar, izin günlerinde veya müsait zamanlarda tutamadıkları oruçlarını kaza etmelidirler.

f) Gebe ve emzikli olmak: Oruç tuttuğu takdirde kendisinin veya çocuğunun zarar görmesi muhtemel olan gebe veya emzikli kadınlar da, sağlık durumu oruç tutmak için elverişli olmayanlar arasında değerlendirilmiştir. Bu durumda olanlar da oruç tutmayabilirler. Hatta zarar görme ihtimali kuvvetli ise tutmamaları gerekir. Durumları normale döndüğünde tutamadıkları oruçları kazâ ederler (Sahnûn, el-Müdevvene, I, 278-279; Şîrâzî, el-Mühezzeb, I, 328; İbn Kudâme, el-Kâfî, I, 433-434; Kâsânî, Bedâî’, II, 97).

Fakihler oruç tutmama ruhsatını Kur’an ve Sünnet’te zikredilen sebeplerle sınırlı tutmayı tercih etmiş, bunların ortak özelliği meşakkat olsa bile, her meşakkatli durumda oruç tutulmayabileceğini söylemekte temkinli davranmışlardır (İbn Kudâme, el-Kâfî, I, 433-436).

Ruhsata gerekçe olan hâl ortadan kalkınca tutulamayan oruçlar kaza edilir. İyileşmesi mümkün olmayacak şekilde hasta olmak, ya da aşırı yaşlı bulunmak gibi oruç tutmaya sürekli bir engelin bulunması hâlinde tutulamayan her oruç için bir fidye verilir. Bir oruç fidyesi bir fıtır sadakası miktarıdır. Bir fıtır sadakası ise, bir kimseyi orta hâllisi ile bir gün doyurabilecek yiyecek miktarı veya bunun parasal karşılığıdır.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23