Halil Halid kimdir? Payitaht Abdülhamid dizisindeki Halil Halid Paşa'nın mezarı nerede?
Payitaht Abdülhamit yeni sezona bomba gibi başladı. Bir önceki sezonda Cuma günlerinin reyting şampiyonu dizi, yeni sezonda da reytingleri alt üst etmeye aday. Yeni sezona 55. Bölümle başlayan Payitaht Abdülhamit’e Gürkan Uyugun’un canlandırdığı Halil Halid Bey katıldı. Kuzey Afrika ve İngitere'de Osmanlı adına önemli işlere imza atan Çerkes Şeyhizâde Halil Halid Bey, bir zaman Abdülhamid Han'a muhalefet etmiş, ama Jöntürklerin ihanetini görünce Sultan Abdülhamid'in yanında yer almıştı. Peki tarihte Halil Halid kimdir? Halil Halid nerede doğdu ve kaç yılında vefat etti. Halil Halid'in mezarı nerede?
Payitaht Abdülhamit yeni sezona bomba gibi başladı. Bir önceki sezonda Cuma günlerinin reyting şampiyonu dizi, yeni sezonda da reytingleri alt üst etmeye aday. Yeni sezona 55. Bölümle başlayan Payitaht Abdülhamit’e Gürkan Uyugun’un canlandırdığı Halil Halid Bey katıldı. Kuzey Afrika ve İngitere'de Osmanlı adına önemli işlere imza atan Çerkes Şeyhizâde Halil Halid Bey, bir zaman Abdülhamid Han'a muhalefet etmiş, ama Jöntürklerin ihanetini görünce Sultan Abdülhamid'in yanında yer almıştı. Peki tarihte Halil Halid kimdir? Halil Halid nerede doğdu ve kaç yılında vefat etti.
Halil Halid Bey Kimdir? Halil Halid Bey (1869-1931) Son devir ilim ve fikir adamlarından. Ankara’da doğdu. Babası Çerkeşşeyhi-zâde Ahmed Refî Efendi, annesi Refika Sıdıka Hanım’dır. Dedesi Osman Vehbi Efendi, II. Mahmud devrinin İstanbul ru-ûsu pâyeli önde gelen ulemâsındandır.
Osman Vehbi’nin babası Çerkeşî Mustafa Efendi, Halvetiyye’den Şâbâniyye’ye bağiı Çerkeşiyye kolunu kuran bir şeyh idi. Halil Hâlid, henüz dokuz yaşında iken babasının vefat etmesi üzerine amcası Mehmed Tevfık Efendi tarafından büyütüldü. Ankara’da rüşdiyeden mezun olunca İstanbul’a gitti, önce amcasının teşvikiyle Beyazıt Medresesi’nde üç yıl okudu, ardından girdiği Mekteb-i Hukuk’u bitirdikten sonra (1893) Ebüzziyâ Mehmed Tevfık’in yardımıyla yazı hayatına atıldı ve onun matbaasında çalışmaya başladı. Burada çalışırken İstanbul’a gelip giden birçok yabancı ile tanışma fırsatı buldu.
Toprakları ellerinden alındı
Ailesi, II. Mahmud tarafından dedesine tahsis edilen toprakların idaresinin Abdülhamid döneminde ellerinden alınması ile oldukça güç bir duruma düşmüştü. Halil Hâlid, bir yandan mahkemelerde on beş yıl süren bu toprakların gelirini geri alma mücadelesinden bir sonuç elde edememenin verdiği maddî ve manevî sıkıntı, öte yandan medresede ve Mekteb-i Hukuk’ta okuduğu halde askerlikten muaf tutulma hususunda karşılaştığı zorluklar sebebiyle bunalmıştı. Bunların da tesiriyle dönemin bir kısım aydınlan gibi Il. Abdülhamid yönetimine karşı tavır alan ve bu yüzden takip altında bulunan Halil Hâlid, her an tutuklanabileceği endişesi yanında tahsilini ilerletmek amacıyla İngiltere’ye gitmeye karar verdi.
The Times gazetesi muhabiri bir İngiliz’in yardımı ile 1894 yılı Mayıs ayı başında gemiyle İngiltere’ye kaçtı. Ebüz-ziyâ Tevfik’in yazdığı tavsiye mektubu ile o sırada Londra’da bulunan Abdülhak Hâmid’e yakınlık sağladı. Ailesine tahsis edilmiş olan toprakların geri verilmesi için Abdülhamid’e bir mektup yazdıktan on beş gün sonra Londra’daki Osmanlı büyükelçisi Rüstem Paşa, mabeyinden gelen emir üzerine Halil Hâlid ile görüşerek Türkiye’ye geri döndüğü ve Abdülhamid aleyhine herhangi bir teşebbüste bulunmadığını ispat ettiği takdirde kendisine hiçbir zarar gelmeyeceği, ellerinden alınan toprakların da İade edileceği konusunda onu ikna etti. Bunun üzerine Abdülhak Hâmid’in teşviki ve yabancı bir ülkede maddî sıkıntı içinde yaşamaktan kaynaklanan zorlukların da tesiriyle Ağustos 1894’te İstanbul’a döndü. Ancak umduğunu bulamayınca Kasım 1894′te tekrar İngiltere’ye gitti. Halil Hâlid, İngilizce’yi öğrendikten sonra İngiliz gazetelerinde yazılar yazarak uzun yıllar sürecek olan, Osmanlı Devleti’yle ilgili gerçeklerin Batı kamuoyuna aktarılması hizmetine başladı. Ayrıca Selim Fâris’in (Ci-vanpîr Efendi) Londra’da çıkardığı Hürriyet gazetesinde yayımlanmak üzere İngiliz gazetelerinden tercüme edilen yazıları Türkçe bakımından düzeltme görevini üstlendi (Kuran, s. 220).
ÖNE ÇIKAN VİDEO
Konsolos olarak tayin edildi
Abdülhamid rejimine karşı olmasına rağmen Londra’daki Osmanlı büyükelçiliğine ikinci konsolos tayin edildi (1897}. Londra şehbender vekili sıfatıyla II. Abdülhamid’e Basra körfezi hakkında 23 Şubat 1313 (7 Mart 1898) tarihinde bir rapor sundu. Siyasî meselelere vukufunu gösteren, ayrıca İngiltere’nin bölge hakkındaki emellerini çok iyi tesbit etmesi bakımından önemli olan (İpşirli, s. 1-5) bu raporu hazırladıktan bir süre sonra Londra’daki Osmanlı sefir ve konsolosu aleyhine Türkçe bir risale neşretmesi sebebiyle görevinden alındığı bilinmektedir {Abdülhak Hâmid’in Hâttralan, s. 292-293). Bir ara Hürriyet adıyla yeni bir gazete çıkarma girişiminde bulunduysa da başarılı olamadı (Hanioğlu, s. 101). Bu yıllarda Abdülhak Hâmid vasıtasıyla A History of Ottoman Poetry’nin müellifi Elias John VVilkinson Gibb ile tanıştı ve eserini hazırlarken kendisine büyük yardımda bulundu. Gibb’in ölümünden sonra bu eserin neşri sırasında kitap ve müellifi hakkında Türkçe bir mukaddime kaleme aldı {HOP, VI, s C-Yed; bu mukaddime Sırât-t Müstakim’de de yayımlanmıştır, nr. 41, s. 226-230). Gibb vasıtasıyla tanıştığı E. G. Brovvne’ın yardımıyla Cambridge Üniversitesi Spe-cial Board of Indian Civil Service’te Türkçe hocalığına başladı (1902). Cambridge Üniversitesi’nde ders veren ilk Türk hoca olan Halil Hâlid, bu görevini daha sonra Foreign Service Students Committe ve Board of Oriental Studies’te sürdürdü. Ayrıca Royal Asiatic Society of Great Britain and İreland’a üye seçildi. 1902 yılında Cambridge Pembroke College’de yüksek lisans yaptı, bir yandan da siyasî hukuk tahsili gördü.
Bu yıllarda Londra’da bir cami yapılması için teşebbüse geçen Halil Hâlid İstanbul gazetelerinde kampanya başlatarak para toplamaya çalıştı (bu konudaki faaliyetleri hakkında Sebîlürreşâdda çıkan yazıları için bk. Ceyhan, s. 114-115; ayrıca bk. Koloğlu, IV/21, s. 146-147). 1904′-te on üç ay kadar devam eden Mısır ve Sudan seyahatine çıktı. Bu seyahati esnasında Londra’da yapılacak cami için yardım kampanyasını sürdürdü. 1905′-te XIV. Şarkiyatçılar Kongresi’ne katılmak üzere Cezayir’e gitti. Bosna- Hersek’in Avusturya tarafından ilhakı sırasında (7 Ekim 1908( halkı Avusturya’ya karşı boykota teşvik etti ve bu girişiminde başarı sağladı (Halil Hâlid boykot kelimesini Türkçe’de ilk kullanan kişidir, bk- Ahmed İhsan. s. 275; Toros, il/11, s. 311). 30 Eylül 1911’de Türkiye’ye dönmek için Cambridge Üniversitesi’ndeki görevinden ayrıldı.
Meclis'i Mebusan'a girdi
Nisan 1912’de İttihat ve Terakki Fırkası Ankara mebusu olarak Meclis-i Meb’û-san’a giren Halil Hâlid Encümen-i Maârif reisliği yaptı ve Tedrîsât-ı İbtidâiyye Ka-nunu’nun çıkarılmasında önemli rol oynadı. Meclisin 4 Ağustos 1912’de feshi üzerine siyasî hayattan ayrıldı. Bombay başşehbenderliği görevini kabul ederek Haziran 1913’te Hindistan’a gitti. Burada, İngiltere’de iken Hindistan müslüman-ları ile temaslarda bulunmuş olmasının da avantajıyla verimli çalışmalar yaptı (SR, XI/288, s. 316-317; Xll/299, s. 242-243). Mayıs 1914’te istifa edip İstanbul’a dön-düğünde Hint müslümanlan yüzlerce mektup göndererek Halil Hâlid Bey’in vazifesinde kalmasını istemişlerdir (Öz-can, s. 244-245). 1922’de İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi’ne tayin edilen Halil Hâlid, daha sonra İlahiyat Fa-kültesi’nde akvâm-ı İslâmiyye etnografya muallimi olarak görevine devam etti.
Kabri Merkezefendi Kabristanlığı'ndadır
Halil Halid, burada müslüman milletlerin etnografyası, İslâm felsefesi, antropolojiye giriş gibi dersler okuttu. Ayrıca Mekteb-i Harbiye’de İngilizce dersleri verdi. Halil Hâlid, rahatsızlığı sebebiyle Ölümünden birkaç ay önce Kahire’ye gittiyse de hastalığının artması üzerine İstanbul’a döndü. İki gün sonra 29 Mart 1931’de vefat etti ve Merkezefendi Kabristanı’na defnedildi.
Manavi değerlerine bağlıydı
Halil Hâlid millî ve manevî değerlerine bağlı, geniş kültüre ve tarih bilgisine sahip bir Osmanlı aydınıdır. Arapça, Fransızca ve İngilizce’yi iyi derecede bilmesinin yanı sıra Almanca, Farsça ve Urduca’ya da vâkıftı. Çeşitli seyahatleri ve gözlemleri sonucu Osmanlı Devleti’nin eninde sonunda Avrupalılarla bir savaşa girmek zorunda kalacağını önceden farketmişti. Bundan dolayı çalışmalarını Avrupalı-lar’ın emperyalist emellerinin anlaşılması konusunda yoğunlaştırmış ve işgal altındaki müslüman milletlerin haklarını korumaya çalışmıştır. Özellikle İngiliz gazetelerinde yayımlanan makalelerinin önemi Abdülhak Hâmid’in mektuplarından açıkça anlaşılmaktadır {Mihrab, nr. 8, s. 231-237; nr. 1 !, s. 331-333}- İngiliz ve Fransız yayılmacılığına şiddetle karşı çıkan Halil Hâlid yazılarında, Afrika ve Asya’daki kolonilerin bağımsızlık mücadeleleri sırasında uğradıkları zulümleri anlatmıştır.