• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Gülerce’den Selvi’ye çok sert tepki: Kalem namusu ile bağdaşmayan kalemşörlüğe soyunmuş

Yeniakit Publisher
2019-12-30 18:58:00 -
Gülerce’den Selvi’ye çok sert tepki: Kalem namusu ile bağdaşmayan kalemşörlüğe soyunmuş

Gazeteci - Yazar Hüseyin Gülerce, “Adam FETÖ’nün tam göbeğinden geliyor” diyen Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi’ye çok sert tepki gösterdi. Yeniakit.com.tr’ye konuşan Gülerce, “Mahkeme tarafından Sözcü’ye verilen ceza, “FETÖ/PDY’ye hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım” etmekten dolayıdır. Bu karar, ‘Sözcü’yü destekleme’ adı altında Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Cumhur İttifakı’na düşmanlık yapanları ayağa kaldırdı. Bilinçli olarak algı operasyonu yürütüyorlar. Mahkeme ‘FETÖ’cü’ demediği halde, ‘Sözcü’den FETÖ’cü olmaz, Çölaşan’dan FETÖ’cü olmaz’ diye meseleyi saptırıyorlar. Abdülkadir Selvi, bu korodan bana saldırma görevi almış gibi kalem namusu ile bağdaşmayan bir kalemşörlüğe soyunmuş. Ben alçakça saldırılara bugüne kadar pabuç bırakmadım.” dedi.

 

Mehmet Özmen  yeniakit.com.tr

Hüseyin Gülerce, Sözcü gazetesinin yönetici ve yazarlarına verilen cezalara ilişkin yeniakit.com.tr’ye dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

“Cumhur İttifakı’na düşmanlık yapanları çok rahatsız etti”

Sözcü gazetesinin yönetici ve yazarlarına verilen cezaların yerinde ve doğru bir karar olduğuna dikkat çeken Hüseyin Gülerce, “Mahkeme tarafından Sözcü’ye verilen ceza, ‘Sözcü’yü destekleme’ adı altında Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Cumhur İttifakı’na düşmanlık yapanları çok rahatsız etti. Dolayısıyla ‘Sözcü’den, Emin Çölaşan’dan FETÖ’cü olmaz’ diyerek meseleyi saptırmaya çalışıyorlar.” şeklinde konuştu.

“Bilinçli olarak algı operasyonu yürütüyorlar”

İstanbul 37’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin oy birliğiyle aldığı kararda Sözcü’nün yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru ‘FETÖ’ye bilerek ve isteyerek yardım etme’ suçundan 3 yıl 6 ay 15’er gün hapis cezasına çarptırıldığını hatırlatan Hüseyin Gülerce, şöyle konuştu:
ÖNE ÇIKAN VİDEO

“Yani mahkeme Sözcü’ye veya Emin Çölaşan’a ‘FETÖ’cü’ demiyor, ‘bilerek ve isteyerek yardım etme’ diyor. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ve Cumhur İttifakı’ndan rahatsız olanlar bilinçli olarak algı operasyonu yürütüyorlar.”

“Bana ‘FETÖ’cü’ diyenlerin hepsinin cemaziyelevvelini biliyoruz.”

Milli Güvenlik Kurulunun 30 Ekim 2014 tarihli kararında FETÖ/PDY'nin, "milli güvenliği tehdit eden, kamu düzenini bozan, iç ve dış legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten paralel yapılanma" olduğu kanaatine varıldığı, 29 Nisan 2015 tarihli kararında, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne tehdit olarak işlendiği, 26 Mayıs 2016 tarihli kararında ise "milli güvenliği tehdit eden bir terör örgütü" olarak kabul edildiğini hatırlatan Hüseyin Gülerce, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şimdi bana ‘FETÖ’cü’ veya ‘eski FETÖ’cü’ diyenlerin hepsi ahlaksızlık yapıyor, şerefsizlik yapıyorlar. Neden? Ben 27 Aralık 2013 tarihinden itibaren bu yapıyla daha ‘FETÖ’ denilmeden mücadeleye başladım. FETÖ diye bir ifade yoktu ki o dönemde. “Cemaat”, “Hizmet Hareketi” deniyordu. Sözcü gazetesi, onu savunanlar ve Emin Çölaşan ise FETÖ denildikten sonra “iktidar, dandik bir FETÖ terör örgütü icat etti” dediler. ‘Asıl FETÖ’cü Erdoğan ve AK Parti’dir’ demek suretiyle kafa karışıklığına yönelik algı operasyonu yürütüyorlar.”

“Abdulkadir Selvi’nin yaptığı alçakça bir davranıştır”

Kendisini Sözcü yazarları aleyhine tanıklık yapmakla suçlayan Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi’ye tepki gösteren Hüseyin Gülerce, “Abdulkadir Selvi’nin yaptığı doğrudan kalem namusuyla bağdaşmayan bir davranıştır. Abdulkadir Selvi’nin kime hizmet ettiğini merak ediyorum. 27 Aralık 2013 ten itibaren mücadele ettiğim, devlete isyana kalkışmış, darbe teşebbüsünde bulunmuş, 251 millet evladını şehit etmiş hain bir örgütün nasıl oluyor da ortasından geliyorum… Daha ortada ‘FETÖ’ yokken ben bu örgütle mücadele ediyordum. Abdulkadir Selvi’ye ‘eleştiriye evet, kalleşliğe hayır’ diyorum.” eleştirisinde bulundu.

“Kılıçdaroğlu ve Selvi’ye sesleniyorum: Çölaşan’ın yazısını neden eleştirmediniz?”

Sözcü’yü savunan çıkışlarıyla bilinen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi’ye seslenen Hüseyin Gülerce, tepkisini şu şekilde sürdürdü:

“Emin Çölaşan’ın 29 Ekim 2015 tarihinde, “Şimdi cemaati savunma vakti” başlıklı Sözcü’de yayınlanan yazısını Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile Abdulkadir Selvi neden görmezlikten geliyor. Bu yazıyı okumadılar mı? Bu yazı nedeniyle Emin Çölaşan’ı neden eleştirmediler bugüne kadar? Emin Çölaşan’ın sadece bu yazısı bile mahkemenin doğru bir karar verdiğini göstermiyor mu? Sayın Kılıçdaroğlu ile Selvi, Emin Çölaşan’ın 29 Ekim 2015 tarihli yazısını tasvip ediyor mu? Ben o yazıyı 10 defa gündeme getirdim fakat Emin Çölaşan’a sahip çıkan Atatürkçüler, CHP ve diğer laik kesim sürekli görmezliklten, duymazlıktan geldiler. Sayın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Selvi, Emin Çölaşan’ın ‘Şimdi cemaati savunma vakti’ başlıklı yazısı nedeniyle tek bir kınama ya da eleştiride neden bulunmadılar?”

“Sözcü, sürekli FETÖ’nün sözcülüğünü yaptı”

Gazeteci-Yazar Hüseyin Gülerce, sözlerini şöyle tamamladı:

“ ‘Çölaşan’dan FETÖ’cü olmaz’ diyorlar. ‘Emin Çölaşan FETÖ’cüdür’ demiyorlar ki… Mahkeme kararı gayet açık ve nettir… Evet, Sözcü’den ve Emin Çölaşan’dan FETÖ’cü olmaz! Sözcü gazetesi, MİT krizi, Gezi olayları, MİT tırlarının durdurulması, 17/25 Aralık süreci olmak üzere tüm bu dönemlerde FETÖ’yü destekleyen, FETÖ’cü savcıları savunan yazılar yayınlandı, haberlere yer verildi. Bunların hepsinin belgeleri mahkemede var. Sözcü, sürekli FETÖ’nün sözcülüğünü yaptı. FETÖ’yü örgüt yapısı içinde destekleyenler var. Bir de FETÖ’cü olmadıkları halde kasetlerle, dinlemelerle şantajlara boyun eğen bilerek ve isteyerek yardım edenler var…”

Emin Çölaşan’ın işte o skandal yazısı!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılçdaroğlu ile Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi’nin görmemezlikten geldiği Emin Çölaşan’ın 29 Ekim 2015 tarihli işte o yazısı:

Şimdi cemaati savunma zamanı

Cumhuriyet Bayramı hepimize, Mustafa Kemal Atatürk'ün laik ve uygar Cumhuriyet rejiminin düşmanlarına, ülkemizi soyan eşkıya güruhuna, Cumhuriyet'in vatandaşlığını çok görüp Osmanlı'nın kulluğu hayaliyle yaşayan din tüccarı onursuzlara bile kutlu olsun.

* * *

Sevgili okuyucularım, “Demokrasi (!)” ile yönetildiği iddia edilen bir ülkede muhalifgazeteler ve televizyon kanalları polis zoruyla, baskınlarla ele geçirilip kapatılıyorsa, bunun hesabı günün birinde mutlaka sorulur.

Dünkü baskınlarda bir kez daha izledik. Medya kuruluşlarına TOMA'larla saldıran, ahalinin üzerine biber gazı sıkıp coplayan, gazetecilere kelepçe takan polis gücü en sonunda başarılı bir operasyonla (!) hedefleri ele geçirdi ve AKPhükümetine sağ salim teslim etti.

Bu gibi olaylar bir süre sonra bizim de başımıza gelecek.

Sözcü ve Doğan grubu benzer baskınlara uğrayacak, hepimiz yaka paça götürüleceğiz.

Diktatörlük düzeninin sonu budur.

* * *

Burada açıkça söylüyorum… Bugüne kadar hakkında nice yazılar yazıp mahkemelik olduğumFethullah ekibinin, başka bir deyişle cemaatin, terörle ilgisi olduğuna hiçbir zaman inanmadım.

Şimdi piyasaya adına FETÖ dedikleri en son terör örgütünü sürdüler (Fethullahçı terör örgütü).

Cemaati yok etmek amacıyla, durduk yerde, aslı astarı olmayan yeni bir dandik örgüt yarattılar.

Hiç kimse bu sözde terör örgütünün hangi silahlı eylemi gerçekleştirdiğini bilmiyor! Devlet belgelerinde, savcılık iddianamelerinde ve mahkeme kararlarında böyle bir bilgi ve belge yer almıyor.

Taktik çok ilginç!

Hükümete karşı olanları terör örgütü ilan edeceksin!

* * *

Bugün Fethullah'ı terör örgütünün başı ilan eden faşist iktidarın yakın geçmişte çevirdiği dümene çok kısaca göz atalım.

“Ergenekon terör örgütü(!)” ve “Balyoz darbecileri(!)” diye masallar uydurmuşlardı. Böyle terör ve darbe örgütleri yoktu. Ama kendilerine karşı olan yüzlerce aydını ve subayı tutuklayıp içeri tıktılar, yıllarca hapis yatırdılar.

Amaç toplumu bu yolla korkutup sindirmekti.

* * *

İşin acı tarafı neydi, anımsayın!..

Bunlar olurken, şimdi benzeri kendi başına gelince haklı olarak ağlaşan cemaat hep alkış tuttu ve AKP'ye destek verdi… Çünkü o zaman aralarında henüz çıkar kavgası patlamamıştı. Cemaat AKP'nin taşeronluğunu ve tetikçiliğini yapıyordu.

Şimdi aynı haksızlık ve hukuksuzlukla kendileri boğuşuyor.

Atalarımız “Etme bulma dünyası” demiş, doğru söylemiş.

* * *

Biz gerek Ergenekon ve gerekse Balyozdavalarında elimizden geleni korkmadan yaptık, haksızlığa uğrayan o insanlara hep destek verdik.

Her iki dava da fos çıktı.

Bugün de aynı desteği cemaate karşı sergilenen haksızlık ve hukuksuzluğa karşı veriyoruz.

* * *

Tayyipgiller'i yakın bir gelecekte “Hesap verme”korkusu sardı.

1 Kasım seçiminde Meclis'te kelle çoğunluğunu sağlayamadıkları takdirde iş kendileri açısından daha da zorlaşacak.

Sağladıkları takdirde -ki hiç mümkün görünmüyor- daha beter şımarıp terazinin dengesini iyice yitirecekler, baskı ve zulümortamı giderek güç kazanacak.

Seçimi kazansalar bir türlü, kazanmasalar bir türlü!..

Olan Türkiye'ye olacak.

Ülkemize artık barışın gelmesi, anayasanın uygulanması, hukuk devleti falan asla söz konusu değil.

Her şey bir tek şahsın, Tayyip'in ağzına ve keyfine bakacak.

Büyük lokma ye…
Sevgili okuyucularım, belki bazen düşünüyor olabilirsiniz, seçimde AKP'nin en çok korktuğu, bu yüzden düşman belleyip hedef gösterdiği, başarısız olsun diye çaba harcadığı parti hangisidir diye!..

Acaba CHP mi, MHP mi!..

İkisi de değil. O halde hangisi?

HDP!

HDP 7 Haziran seçiminde yüzde 10 barajını aşıp Meclis'e 80 milletvekili soktu. Bu 80 milletvekilinin neredeyse tamamı Güneydoğu'daAKP'den alındı ve iktidar partisi Meclis'te azınlığa düşmüş oldu.

Ülkede acayip bir rüzgar esiyordu…

https://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/emin-colasan/simdi-cemaati-savunma-zamani-971875/

“HDP'ye oy verin… Barajı aşsın ki AKP tek başına iktidar olamasın.”

İnce hesaplar yapıldı, büyük bir kumar oynandı ve tuttu…

* * *

Ülkemizin bölünmez bütünlüğünün, laik ve demokratik Cumhuriyet'in, Atatürk ilke ve devrimlerinin en büyük savunucusu olan, bazılarını benim de bire bir tanıdığım nice insanlar sandık başına bu hesapla gidip oylarınıHDP'ye verdiler.

Peki şimdi, bu seçimde ne olacak?

Eğer aynı süreç 1 Kasım günü de gerçekleşir, Doğu ve Güneydoğu'yu, ama özellikle de Güneydoğu'yu HDP silmece kazanırsa, gökten ilahlar bile inse AKP'yi kurtarmak mümkün olmaz.

Dolayısıyla, bu seçimde de AKP'nin en büyük rakibi (istesek de istemezsek de) HDP'dir.

* * *

Burada bir cümlelik bir parantez açıyorum:

(HDP yüzde 10'u geçemezse, korkarım ki başta Güneydoğu olmak üzere ülkenin pek çok yerinde kanlı olaylar çıkar ve terör çok canlar alır.)

* * *

Bazen kendi kendime düşünürken, ya da arkadaşlarla konuşurken konu hep aynı yere geliyor!..

“Ne günlere kaldık!.. Eskiden iktidarın tetikçisi ve taşeronu olan cemaatle kavgalı idik. Şimdi bunca haksızlığa uğrayınca onların yanında yer almak, onları savunmak durumunda kalıyoruz.

Apo'nun uzantısı olan HDP'den nefret ederdik. Şimdi AKP'nin elinden iktidarı söküp alma görevi adeta onlara verildi ve biz HDP'nin yüzde 10 barajını aşmasını dilemeye başladık!

Yine bir atasözü ile bitireyim…

Atalarımız “Büyük lokma ye büyük konuşma”demiş, doğru söylemiş!

Kaynak: https://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/emin-colasan/simdi-cemaati-savunma-zamani-971875/

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Diploma

Nediyo bu 

ali

Dünya biliyor ne olduğunu
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23