Müstehcenliği, teşhiri sanat adı altında pazarlayan sözde sanatçıların rezilliği bitmiyor. Antalya’da konser veren Hande Yener’in, sahneye ‘whore’ (fahişe) yazan bir tişörtle çıkması, büyük tepki çekti.
HABER MERKEZİ
Müstehcenliği sanat adı altında pazarlayan sözde sanatçılar, toplumsal ahlakı bozmak için her türlü rezilliği sergiliyor. İmam hatiplere sapık diyen, konserlerinde LGBT sapkınlığına destek veren ve uygunsuz kıyafetlerle bedenini sergileyen Gülşen, sözde dans adı altında müstehcen hareketler yapan ve son olarak yemek masası üzerine çırılçıplak çıkacak kadar ileri giden Hadise, ‘özgürlük’ adı altında sahnede bacaklarını açıp, orta parmak işareti yapan sanatçı müsveddesi Melek Mosso’nun ardından şimdi de konser sırasında CHP’nin başlattığı boykot çağrısına uyarak, “zıplamayan Tayyipçi” sloganı atanlara destek veren Hande Yener, Antalya Açık Hava Konseri’nde sahneye üzerinde “Whore” (fahişe) yazan tişörtle çıktı. Yarı çıplak sahne kıyafetleri ile dikkat çekmeye çalışan şarkıcı Hande Yener’e kamuoyundan tepki yükselirken konuyla ilgili gazetemize konuşan uzmanlar, bu tarz akımların “sanat” adı altında normalleştirilmeye çalışıldığını ve ahlaki yozlaşmayı teşvik ettiğini vurguladı. Sanat kisvesi altında yapılan bu tür teşhirci ve uygunsuz hareketlerin artık bir ifade özgürlüğü değil, ahlaki bir tehdit haline geldiği dile getirdiler.
SAPKINLARLA SAHNEDE DANS ETMİŞTİ
Öte yandan, sözde şarkıcı Hande Yener, daha önce de birçok toplum ahlak ve kurallarına mugayir tavır ve davranışlar sergilemiş ve son olarak Fenerbahçe Basketbol takımının şampiyonluk kupa törenine travesti dansçılarla çıkmış ve büyük tepkilere sebep olmuştu.
SAHNEDE SERGİLENEN TEŞHİR SOKAKTA KARŞILIK BULUR
Konuyla ilgili gazetemize konuşan Psikolog Hüseyin Kaçın, “Yıllardır Türk toplumuna rol model olarak pazarlanan sözde sanatçıların son dönemde eserleriyle değil, teşhir ettikleri bedenleriyle gündeme geldikleri görülüyor. Yurt dışında tutunamadığı için Türkiye’de kariyerine devam eden Hadise’nin şarkı söylemek yerine bedenini teşhir etmesi, yemek masasında ve çırılçıplak pozlar vermesi; Hande Yener’in “fahişe” yazılı tişörtle sahneye çıkması ve diğer sanatçıların da sanat icra etmek yerine bedenlerini sergilemeleri, sanatla bağdaştırılamaz. Burada Türk toplumuna yönelik bilinçli ve sistematik bir kampanya yürütülmekte, toplumun manevi değerleri hedef alınmaktadır. Kamuoyu ise bu teşhir videoları ve görüntüleriyle adeta uyutulmaktadır. Sanatçılar ise çoğu zaman “özgürlük” adı altında LGBT’yi savunmakta, böylelikle LGBT mafyasının sesi hâline gelmektedir. Bugün LGBT hareketi bilimi, sanatı ve eğitimi etkisi altına almış durumdadır. Bu tür görüntüler insanların özgürlük alanlarını ihlal etmekte ve toplumsal değerleri zedelemektedir. Dolayısıyla görevli mercilerin bu yaşananlara daha fazla sessiz kalmaması, caydırıcı tedbirler alması gerekmektedir. Aksi halde sahnede sergilenen teşhirin sokakta da karşılık bulacak ve toplumsal huzuru bozacaktır. Nitekim son olarak Bahçelievler’de yaşanan olayda, açık giyinen bir genç kızın başka bir vatandaş tarafından darp edilmesi, toplumsal gerilimi ve kutuplaşmayı gözler önüne sermiştir. Bu tür olayların büyümemesi ve ülkenin huzurunun hedef alınmaması için devletin teşhir ve çıplaklık furyasına ve LGBT kuşatmasına acilen son vermesi gerekiyor. Türkiye, adeta LGBT kuşatması altındadır. LGBT hareketinin en etkin araçlarından biri pornografidir. Pornografi üzerinden yeni nesillerin zihinleri ele geçirilmeye çalışılmakta; insanın fıtratını, doğallığını ve yapısını bozmaktadır. Kadın-erkek ilişkisindeki sevgi ve aşk boyutunu öldüren pornografi, şiddet içerikli bir kültür üretmekte ve toplumsal yapıyı çürütmektedir. Buna rağmen Türkiye’de çözüm odaklı adımlar atılmadığı görülmektedir. Aile Yılı ilan edilmiş olmasına rağmen yalnızca bürokratik toplantılar yapılmakta, somut çözümler üretilmemektedir. Çocuklarımız LGBT kuşatması altındayken, devletin bu duruma acilen el atması gerekir” şeklinde konuştu.
SANAT DEĞİL TEŞHİR
Hukukçu Ahmet Şanlı ise “Bu kadının yaptıklarının mevzuatta bir karşılığı var. Hayasızca hareketlerin mevzuatta bir karşılığı var. Ama farklı meseleler olduğu zaman o mevzuat eleştiriye işler hale geliyor. Açılmayacak işlere soruşturma açılıyor. Ancak böyle hususlar olduğu zaman alenen hem kanuna aykırılık hem de zaten ahlaki olarak durumun rezaleti ortada. Gereken yapılmıyor, normalleştiriliyor. Bunun toplumu götüreceği nokta belli. Birisinin üstünde İngilizce, Türkçe veya herhangi bir dilde ‘fahişe’ yazan bir kıyafetle çıkıp konser vermesi aslında mevzuyu özetlemesi açısından çok net. Yani insanlar sahneye ben fahişeyim dercesine üstünde fahişe yazan bir kıyafetle çıkıp konser verebiliyorsa bu artık başka bir şeydir. Yani o fahişe ifadesinden benim anladığım bir insan üstüne bunu yazıyorsa, şarkıcısı, sanatçısı artık ressam mı kim olduğunun hiçbir önemi yok. Yapmış oldukları iş de müsemma bir davranış göstermiş olurlar” ifadelerini kullandı.