ABD-İran gerginliği devam ederken, Suriye’de Rusya-İran gerginliği de baş gösterdi. Suriye’deki Rusya-İran gerginliğini değerlendiren ANKASAM Ortadoğu Uzmanı Cenk Tamer, Esad yönetimi ile İran’ın Türk-Rus ilişkilerini baltalamaya çalıştığını belirtti.
Hakan Öztürk Ankara
“Suriye’deki Rusya-İran Gerginliğinde Son Nokta: İdlib Krizi” başlıklı bir analiz yazısı kaleme alan ANKASAM Ortadoğu Uzmanı Cenk Tamer, Suriye merkezli yaşanan krize ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
“Esed güçleri İdlib saldırılarına destek vermeye başladı”
Rusya’nın geçtiğimiz aylarda İran destekli milislerin Suriye Ordusu’nun İdlib’e yönelik saldırılarına dahil olmaması için çaba sarf ettiğini fakat milis güçler olmadan Suriye Ordusu’nun sahada ilerleyemediğini gördüğünü söyleyen Cenk Tamer, “Kısacası, İdlib konusunda Rusya’nın halen daha İran’a ihtiyacı vardır. Buna karşılık 7 Eylül 2018 tarihli Tahran Zirvesi’nden yaklaşık 10 gün sonra Türkiye ve Rusya’nın varmış olduğu İdlib Mutabakatı sebebiyle sahada kendisinin yalnız bırakıldığını düşünen İran, bu ittifakı bozmak için Esed güçlerinin İdlib saldırılarına açık bir şekilde destek vermeye başlamıştır.” dedi.
“Rusya, İdlib konusunda Türkiye’nin yanında konumlanmakta”
2017 yılının Mayıs ayındaki Astana Müzakereleri çerçevesinde kararlaştırılan gerginliği azaltma veya çatışmasızlık bölgelerinden geriye yalnızca İdlib kaldığını söyleyen Cenk Tamer, şöyle konuştu:
“Zira, Rusya ve İran’ın desteğiyle Suriye Ordusu diğer çatışmasızlık bölgeleri olan Humus, Doğu Guta ve Dera-Kuneytra bölgelerinde tam kontrolü sağlamıştır. Fakat Rusya’nın Türkiye’nin insani hassasiyetlerini dikkate alarak İdlib Mutabakatı’na imza atması İran ve Esed yönetimi tarafından büyük tepkiyle karşılanmış ve İran’ın İdlib’deki garantörlüğü de facto anlamda sona etmiştir. Türkiye’nin İdlib’de Suriye rejiminin garantörü olarak Rusya’yı dikkate almasının esas sebebi de budur. Benzer şekilde Rusya da İran’ın Suriye’deki ekonomik ve askeri etkinliğinden rahatsızlık duymakta ve İdlib konusunda Türkiye’nin yanında konumlanmaktadır.”
“Lazkiye Limanı’nın kiralanmasını Rusya endişe kaynağı olarak görüyor”
Cenk Tamer, “Özellikle Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed’in Şubat 2019 tarihli Tahran ziyaretinden sonra İran’ın Akdeniz kıyısındaki Lazkiye Limanı’nı kiralaması, Hmeymim askeri üssüne yakınlığı sebebiyle Rusya tarafından ciddi bir endişe kaynağı olarak görülmüştür. Ayrıca Rusya, İran’ın Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) aracılığıyla Suriye’nin Nubl ve el Zehra, Deyri Zor, Ebu Kemal, Dera ve Şam kırsalında etkinlik kurmasından büyük rahatsızlık duymaktadır.” açıklamasında bulundu.
“Milisler ikiye bölündü”
İran destekli milislerin geçtiğimiz nisan ayından bu yana Halep ve Deyri Zor havalimanlarının kontrolü için Rus askeri polisiyle çatışmaya girmesini hatırlatan Cenk Tamer, “Benzer gerginlik ve çatışmaların yukarıda sayılan Suriye kentlerinde de meydana geldiği söylenebilir. Bunun haricinde hem Suriye Ordusu’ndaki tugaylar hem de ülkedeki milis güçler Rusya veya İran destekli olmak üzere ikiye bölünmüştür. Rejim güçleri arasında anlaşmazlık veya çatışmanın yaşandığı durumlarda ise çoğunlukla İran destekli milisler Suriye Ordusu’na dahil ederek sorun aşılmaya çalışılmaktadır. Bu sayede Suriye’de doğrudan bir Rus-İran çatışmasının çıkmasına engel olunmaktadır.” dedi.
“Türk-Rus işbirliğini bozmaya yönelik hamleler yapılıyor”
Türk-Rus işbirliğini bozmaya yönelik hamleler yapıldığını belirten ANKASAM Ortadoğu Uzmanı şunları söyledi:
“Kısacası Rusya’nın son yıllarda Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alarak Afrin Operasyonu dahil olmak üzere Suriye’nin kuzeyinde etkinlik kurmasına yeşil ışık yakmasının sebeplerinden biri de İran’ın bölgedeki artan nüfuzudur. İdlib Mutabakatı da Türk-Rus işbirliğinin en net örneğidir. Dolayısıyla İdlib’teki son saldırı da İran’ın Suriye’deki Türk-Rus işbirliğini bozmaya yönelik bir hamlesi olarak yorumlanabilir.”
“Esed, İran çizgisinde hareket ediyor”
Rusya, Türkiye’nin İdlib konusunda elinden geleni yaptığını ve sorumluluklarını yerine getirme konusunda samimi olduğunu düşünmekte olduğunu ifade eden Cenk Tamer, “Bu sebeple, İdlib’deki son saldırıları Rusya’nın Türkiye’ye sorumluluklarını yerine getirmesi konusunda verdiği bir mesaj olarak yorumlamak pek mümkün değildir. Zira Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed, Eylül 2018 tarihli İdlib Mutabakatından ve Şubat 2019 tarihli Tahran ziyaretinden bu yana daha çok İran çizgisinde hareket etmekte veya Rusya’dan daha bağımsız politikalar izleyebilmektedir. Dolayısıyla Rusya’nın Esed üzerinde tam söz sahibi olamadığı ve İdlib meselesindeki garantörlüğünü tam anlamıyla yerine getiremediği söylenebilir.” diye konuştu.
“İran, Esed rejiminin saldırılarına destek veriyor”
ANKASAM Ortadoğu Uzmanı Cenk Tamer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İran’ın ise yukarıda belirtildiği gibi garantör olmaktan ziyade Esed rejiminin saldırılarına destek olan bir aktör olarak konumlanmaktadır. Bunun yanı sıra Rusya’nın Esed rejimini Türk askeri gözlem noktalarına saldırmaya teşvik etmesi için her şeyden önce Ankara-Moskova hattında bir anlaşmazlığın ortaya çıkması gerekirdi. Fakat son dönemde iki ülke arasında İdlib meselesi dahil olmak üzere ciddi bir anlaşmazlık yaşanmamıştır. Bunun aksine Türk-Rus işbirliği sayesinde 13 Haziran 2019 tarihinde İdlib’te ateşkes sağlanmıştır.”
“Esed yönetimi ile İran’ın Türk-Rus işbirliğinden rahatsızlık duyuyor”
Bu meseleyi küresel düzeyde okuyarak G20 Zirvesi kapsamındaki Erdoğan-Trump görüşmesi öncesi Türkiye’yi S-400 almaya ikna etmek için Rusya’nın yapmış olduğu bir hamle olarak görmenin pek doğru olmadığnı belirten Cenk Tamer, “Bunun haricinde Rusya’nın Fırat’ın doğusu meselesinde Türkiye-ABD işbirliğine dair ciddi bir izlenim almadığını, bu ihtimali görse bile mesajını İdlib üzerinden ve şimdiden vermesinin mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Bu sebeple İdlib’de yaşanan son kriz, büyük oranda Esed yönetimi ile İran’ın Türk-Rus işbirliğinden duymuş oldukları rahatsızlığın bir sonucudur, denilebilir.” dedi.
“Türkiye’nin Suriye’deki etkinliğinden rahatsız olan aktörler provokatif eylemlerde bulunuyor”
ANKASAM Ortadoğu Uzmanı Cenk Tamer, sözlerini şöyle tamamladı:
Ayrıca İran, Rusya’nın son dönemde Suriye konusunda İsrail ve ABD ile geliştirdiği yakın işbirliğinden de rahatsızlık duymaktadır. En son 25 Haziran 2019 tarihinde Batı Kudüs’te İsrailli ve ABD’li ulusal güvenlik yetkilileriyle bir araya gelen Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patrushev, İsrail’in güvenliğinin sağlanmasına özel önem verdiklerini açıklamıştır. Üç ülke arasındaki işbirliği süreci, Temmuz 2018 tarihli Helsinki Zirvesi’ne ve İran destekli milislerin İsrail’in işgalindeki Golan Tepeleri yakınlarından uzaklaştırılmasına kadar götürülebilir. Sonuç olarak İdlib’deki son saldırı, Suriye’deki Rusya-İran rekabetine bağlanabileceği gibi daha geniş anlamda Türkiye’nin Suriye’deki etkinliğinden rahatsız olan aktörlerin provokatif eylemleri olarak da görülebilir.”