Dursun Ali Erzincanlı’dan duygulandıran 'Ömer Halisdemir' klibi!
Şair Dursun Ali Erzincanlı, Fetullahçı vatan hainlerinin 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda darbeci general Semih Terzi'yi alnından vurduktan sonra 30 kurşunla şehit edilen Niğdeli Ömer Halisdemir için yazdığı duygu yüklü şiire klip çekti.
15 Temmuz gecesi Özel Kuvvetler Komutanlığı'na girmeye çalışan darbeci general Semih Terzi'yi vurduktan sonra darbeci hainler tarafından şehit edilen Astsubay Ömer Halisdemir’in kahramanlığı, şiire döküldü. Ünlü sanatçı ve şair Dursun Ali Erzincanlı, şehit Ömer Halisdemir için yazdığı duygu yüklü “30 Kuş” adlı şiire, Kocaeli’nin Başiskele ilçesinde klip çekti.
Yapımcılığını Nazif Tunç'un, Yönetmenliğini Ekrem Aydın'ın yaptığı klip, Başiskele Belediyesi'nin Fatih mahallesinde bulunan Hizmet Binası alanında gerçekleşti. Başiskele’de Deprem Şehitleri anma programında bulunan Ömer Döngeloğlu’nun da katıldığı klip çekiminde, Başiskele’de bulunan Acil Müdahale Mangası Tiyatro grubu oyuncuları oynadı. Çekimler Ömer Döngeloğlu’nun duasıyla başladı.
Basında yer alan haberlerden, şehit Halisdemir'in 30 kurşunla şehit olduğunu öğrendiğini ifade eden Erzincanlı şiirini “30 Kuş” ismiyle yorumladı.
“Ömer Başçavuşumuz’a ve milletimize atfettim”
Çekimler sırasında konuşan Dursun Ali Erzincanlı, “15 Temmuz şehitlerimize atfettiğimiz, özelde de şehit Başçavuşumuz Ömer Halisdemir atfettiğimiz ’30 Kuş’ isimli şiirin klibini, 6 dakikalık filminin çekimleri başlayacak. Allah-ü Teala hayırlı kılsın inşallah. Milletimiz ve devletimize hayırlı kılsın. Bir kahramanımız var, 240 kahramanımız var ama Ömer Başçavuşumuz o geceki şehitlerimizin komutanıydı adeta. Bu yüzden de Allah-ü Teala milletimize, büyün şehitlerimize vermiş olduğu sevgiyi ayrıca Ömer Başçavuşumuza da verdi. Bizde de bir heyecan var. İnşallah güzel bir çalışma olur” dedi.
“Onlar destan yazdı biz okumaya çalışıyoruz”
Şiiri yazma hikayesinden bahseden Erzincanlı, “Ben daha önce bana ilham konusunu soranlara hep söylüyordum. Ben çalışırken ister istemez insanın aklına bir şeyler geliyor. O da inşallah rahmanidir diyordum. Fakat ben bu şiirde şunu gördüm, 15 Temmuz’da bütün milletimizin adeta beyni durdu, durduruldu. Ben özellikle kendim için söylüyorum. Ben bu beyinle, bu kalple, bu şiiri yazabilecek ne durumdaydım psikolojikmen ne de buna hazırdım. Fakat 15 Temmuz’dan sonra 15-16 gün geçti, içimde adeta şiirin yazıldığını hissettim. Ben sadece kalemi elime alıp kağıda dökerken, yazılmış bir şiiri kağıda döküyordum. İçimdeki ile kağıda dökülenin örtüşeli bayağı bir süre geçti. Sonunda 30 Kuş şiiri ortaya çıktı. O gece 240 insana şehadeti nasip eden kudret, bunların destanının da millet tarafından bilinmesini murad etti. Herhalde biz de bu konuda biraz istekliydik. Biz de memur edildik adeta. Kim olsaydı, kimin kalbine düşseydi o yazacaktı yani bunu. Onlar destan yazdı biz okumaya çalışıyoruz” diye konuştu.
'OTUZ KUŞ' ŞİİR SÖZLERİ
Ben, babamın en hüzünlü yanıyım.
Ben, babamın aslan kahramanıyım
Öyle değil mi baba!
Gözlerin kıpkırmızı.
Çok mu ağladın?
Baba, o geceyi birde benden dinle.
Ama her zamanki gibi dinle,
Tebessümle.
Rüyamda kanat sesleri duydum, mevsim yazdı.
Kanat seslerinin ardından,
Muhteşem bir koku yayıldı etrafa.
Sanki biraz gül biraz leylaktı.
Sonra otuz kuş gördüm, hepsi beyazdı.
Otuz kuş, gökyüzüne şehadet diye yazdı.
Bir ses duydum, sala sesiydi.
“Hayırdır” dedim.
“Hayırdır” dediler.
Çukur Kuyu’daki gökyüzü gibiydi uçtukları yer.
Ve beni tutup gökyüzüne yükselttiler.
Kanatlarında kan vardı.
“Hayırdır” dedim.
Hadi sende uç,
Bizden hızlı uçabilirsin dediler.
Otuz kuş, beni boşluğa bıraktı Baba.
Birden uyandım.
“Hayrolur” dedim.
Meğer, gecesi vatanım için kâbus olacak bir güne uyanmışım.
Gökyüzünün yıldızlarını çalıp omuzlarına takan hain yüzler gördüm o gece.
Ruhları yoktu.
Korkar mı senin oğlun, korkmaz..
Korkmadım!
Zekai paşamı aradım.
“O makam senin namusundur Ömer.
Ben gelene kadar namusunu koru.
Gerekirse o vatan hainini vur.
Vazifenin sonunda şehadette var Ömer.
Hakkını bana helal et..”
Paşam, şehadet der demez,
Yine kulağıma kanat sesleri geldi.
Rüya değil bu kez.
Uyanıktım.
Muhteşem bir koku yayıldı odaya.
Bir şey oldu o an..
Sanki Ellerim, omuzlarım çeliktendi.
Sanki tek başıma tüm dünyayla savaşabilirdim.
Vatan hainine döndüm,
Arkasında karanlık yüzlü adamları vardı.
“Giremezsiniz!” Dedim.
Bir aslanın karşısında duran çakallar gibiydiler.
Ve saldırdılar.
Silahımı çekip baş haini alnından vurdum.
Yine kuşları gördüm baba.
Bana doğru uçuyordu.
Otuz kuş, kanat sesleri, vücuduma dokunan..
Ve kanatlarında kan.
Sala sesi, gökleri yırtan.
Muhteşem bir koku.
Gül mü? leylak mı? içime yayılan
Ve Çukur Kuyu’nun gökyüzü,
Masmavi, Bulutsuz ve sessiz.
Ve sessizlik…
İçimde huzur, Gökyüzündeyim.
Ama artık kuşlar beni tutmuyor baba.
Uçuyorum.
Ve onlardan hızlıyım.
Meğer ben, şehit olmuşum baba.
Bil ki yalnız değilim burada.
Yine ordudayım,
Şehitler ordusunda.
Baba, ne oldu biliyor musun?
Peygamber alınlarımızdan öptü.
Şehitlere dedi ki;
“Kardeşlerinizi tebrik edin,
Bunlar benim garip şehitlerimdir.
Çünkü sizler düşmanla savaşırken şehit oldunuz,
Onlar kardeş bildikleri hainlerle savaştı.
Sizlerin silahları vardı,
Ama bunlar silahsızdı.
Sizler tanklarla savaştınız,
Bunlarsa kendi tanklarının altında ezildi.
Sizler uçaklarla düşmanı bombalarken şehit oldunuz,
Ama bunlar kendi uçaklarından atılan bombalara göğüslerini siper etti.
Bunlar benim gariplerimdir.
Tebrik edin kardeşlerinizi.”
Baba, milletime söyle;
Al bayrağın dalgalandığı her yerde biz varız.
Paşama söyle;
Namusumu çiğnetmedim.
Anama, çocuklarıma, eşime, kardeşlerime söyle;
Deki Ömer size bir vatan bıraktı.
Çekinmeden, bu vatan bizim diyebilirsiniz.
Çünkü bedelini ödedim.
Baba, ben oğluma, Ertuğrul’a bu vatan için ölmeyi öğrettim.
Sende bana öğrettiğin gibi,
Vatan için yaşamayı öğret.
Bu vatan sizin baba!
Otuz kurşun yedim,
Bedelini ödedim.
Babacığım;
Hürmetle ellerinden öperim.
Ben, babamın en hüzünlü yanıyım,
Ben, babamın aslan kahramanıyım
Ben, vatanımın asil kahramanıyım…